Uzmanlar, halk arasında 'şeker hastalığı' diye tabir edilen diyabetin ağır bir hastalık olduğunu, kimlerin risk grubunda yer aldığını ve diyabetin nelere neden olabileceğini anlattı. Halk arasında 'şeker hastalığı' diye tabir edilen diyabet hakkında bilgi veren Ege Sante Tıp Merkezi İç Hastalıkları Uzmanı Uzman Dr. Hakan Demirel, gizli diyabet döneminin uzun yıllar sürebileceğini belirterek, "Diyabet, toplumda çok sık görülen ve uzun bir süre semptom göstermeyen daha sonrasında insülin eksikliğiyle karakterize olmakla beraber insülin direnciyle karşımıza çıkan, protein ve yağ mekanizmasını etkileyen bir metabolizma hastalığıdır. Diyabetin tedavi maliyetlerinin hem hasta açısından hem de devlet açısından büyük bir yük oluşturması diyabeti önemli sağlık sorunlarından bir tanesi olmasına yol açıyor" dedi. Hastaların gizli diyabet olarak bahsettikleri dönemin uzun sürebileceğini kaydeden Demirel, "Hasta 10-15 yıl bu semptomlardan şikayet etmesine rağmen hekime görünmeyebilir. Biz bu tür hastalarımızda gerek açlık kan şekerleri gerekse tokluk kan şekerleri ve yükleme testleriyle tanıyı kolaylaştıracak bazı tanı aşamalarından hastamızı geçirmemiz gerekiyor. Daha basit şekilde açıklayacak olursak; bozulmuş açlık glukozu olarak adlandırdığımız durumları artık diyabet öncesi durum olarak adlandırıyoruz. Hastalarımızın açlık kan şekerlerinde 100 ile 125 mg arası değerler görüldüğü zaman bozulmuş açlık glukozundan bahsedebiliyoruz.
Diğer aşamada ise hastanın mutlak 8 saatlik açlığı takiben alınan açlık kan şekerinde 125 mg ve üstü değer çıkıyorsa, oral glukoz tolerans testinde ise 200 mg üzerindeki değerlere aşikar diyabet tanısı koyabiliyoruz" diye konuştu. "Tedavide olmazsa olmaz; yaşam tarzı değişikliği" Tedavi sürecinde yaşam tarzı değişikliğinin önemli bir etken olduğunu belirten Uzman Dr. Hakan Demirel, "Hastalarımıza diyabet tanısı konduktan sonra tedavi aşamasında hastanın en çok dikkat etmesi gereken nokta yaşam tarzı değişikliğidir. Özellikle değinecek olursak bunlar; düzenli egzersiz programları, protein, yağ ve kalori alımının azaltılmasıdır. Hastalarımızın hala kan şekeri değerleri yüksek görünüyorsa ağızla alınan ilaçlara başlanılması gerekiyor" yorumunda bulundu. "Risk grubunda olan kişileri daha sık izlemekte fayda var" Diyabetin kimler için risk unsuru oluşturduğunun üzerinde duran Demirel, "Özellikle insülin direnci görülen hastalarımızı, obez hastalarımızı, gebelik diyabeti tanısı konulan hastalarımızı, 4 kilo üstü doğum ve ailede diyabet geçmişleri olan kişileri biz potansiyel diyabetik olarak görüyoruz bu yüzden bu kişileri daha sık izlemekte fayda var" ifadelerini kullandı. Diyabetin ilerleyen süreçlerde yol açabileceği sonuçlara da dikkat çeken Uzman Dr. Demirel, "Diyabet gerek maddi açıdan gerekse hasta açısından çok büyük yük getiren bir hastalıktır. İlerleyen dönemlerde böbrek yetmezliği sonucu bu hastalarımızın büyük bir çoğunluğunun hemodiyalize bağlanması gündeme gelebiliyor ancak bununda çok maliyetli bir tedavi olduğunu söylemekte yanlış olmaz. Risk grubunda bulunan hastalarımızın mutlaka bir iç hastalıkları uzmanına gitmelerinde son derece yarar var" dedi.