Bayındır Sağlık Grubuna bağlı Bayek Cerrahi ve Tıp Merkezi hekimlerinden Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Murat Üstün, yaptığı açıklamada, mide asidinin, yemek borusu ve solunum yollarına geri kaçmasının ''reflü'' hastalığı olarak tanımlandığını hatırlattı.
Reflünün, prematüre bebeklerden erişkinlere kadar her yaş grubunda görülebildiğini ifade eden Üstün, ''Yemek borusunun alt ucunun geçici gevşemesinin neden olduğu reflü hastalığını, mide boşalmasında gecikme, beslenme alışkanlıkları, helicobacter pylori enfeksiyonu, genetik ve alkol, tütün, kafeinli içecekler, acılı gıdalar gibi beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite, solunum hastalıkları, uyku bozuklukları, aşırı kilo, karın içi basıncının artışı gibi nedenler etkilemektedir'' dedi.
Üstün, Türkiye'de yaklaşık 8-9 milyon kişinin reflü hastası olduğunu belirterek, hastalığın yemek borusu mukozasında hasar yaratarak bölgeyi kanserojen maddelere açık hale getirdiğini ve ilerleyen dönemlerde kanser riskini arttığını söyledi.
İlaç tedavisi alan hastalarda iyileşme görülmediğinde cerrahi girişimin yapılabileceğini dile getiren Üstün, reflünün artık ameliyatsız da tedavi edilebildiğini kaydetti.
Üstün, son yıllarda geliştirilen, endoskopik bir uygulama olan ve ''Esophyx'' diye adlandırılan teknikle reflü tedavisinde oldukça başarılı sonuçlar alındığını belirterek, ''Tedavi artık Türkiye'de de uygulanmaya başlandı. İstanbul'da ilk Bayek Cerrahi ve Tıp Merkezi'nde uygulandı. Ankara'da da birkaç merkezin uygulamalara başlama hazırlığı yaptığını biliyoruz. Türk Gastroenteroloji Derneği uygulamanın üniversitelerde başlatılması konusunda çalışma yürütmektedir. Esophyx, henüz devlet hastanelerinde uygulanmamaktadır'' diye konuştu.
Esophyx tekniğinin, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) onayına sahip olduğunu ve sık uygulandığını vurgulayan Üstün, ''Esophyx, reflü tedavisi cerrahi ve ilaç tedavi yaklaşımlarına bir alternatiftir. Cerrahi ile kıyaslandığında çok daha minimal girişim olması ve anatomik onarım sağlaması sayesinde reflü hastaların tedavisinde hızla yayılmaktadır'' diye konuştu.
Üstün, Esophyx yönteminin ağız yoluyla gerçekleştirildiği, kesi gerektirmediğini ve genel anestezi altında uygulandığını ifade ederek, yöntemi şöyle anlattı;
Hasta hiç ağrı duymuyor. 'Endoskop' adı verilen, ucunda kamera ve ışık kaynağı olan ince cihaz aracılığıyla Esophyx direk görüş altında mideye kadar indiriliyor. Sonra aletin ucu yukarıya döndürülerek, reflüye yol açan kapak yetmezliğinin olduğu bölge görüntüleniyor.
Gevşekliğin durumuna göre 12 ile 16 adet doku yaklaştırıcı dikişler konuluyor. Bu işlem tamamen otomatik hale getirilmiş Esophyx sayesinde hızlı ve kolay bir şekilde gerçekleştiriliyor. Çok düşük komplikasyon riskleri ile tedavi yaklaşık 45 dakikada tamamlanıyor.''
Üstün, Esophyx tekniğinin başarı oranının ameliyata yakın olduğunu, başarısızlık durumunda ise cerrahi şansının hala geçerli olduğunu vurgulayarak, ''Yöntemin en önemli üstünlüklerinden bir diğeri ise bozulmuş doğal anatomiyi, doğala en yakın şekilde düzelten uygulama olmasıdır'' dedi.