Eyvah Çocuğum Çok Hasta!

Bebekler nezle ve grip gibi hastalıkları daha ağır geçirebilirler. Özellikle 2-3 aylığa kadar olan bebekleri hasta kişilerden olabildiğince korumak gerekir.

Nezle

Çoğunlukla virüslerin neden olduğu enfeksiyonlardır. Hava cereyanında kalmak, üşümek, ayakların ıslak kalması vb. durumlar enfeksiyona doğrudan neden olmasalar da vücut direncini kırarak enfeksiyonla mücadeleyi zorlaştırabilir. Belirtiler: Bebek iyi görünmüyorsa, beslenmekte zorlanıyor ya da tamamen reddediyorsa, hızlı ya da zorlanarak nefes alıp veriyorsa, mutlaka doktora götürülmelidir. Bu kadar küçük bebeklerde yüksek ateş olması çok beklenmez; bu nedenle hastalığın şiddetini ateşle ölçmek yanıltıcı olacaktır.

Burnu tıkalı olan bebek emmekte güçlük çekeceği için burnuna steril tuzlu su yani serum fizyolojik damlatılmalı ve doktora burun açıcı (dekonjestan) damla kullanılıp kullanılamayacağı danışılmalıdır. Hasta bebeğin içtiği süt/su miktarı dikkate alınmalı ve bebeğin susuz kalmamasına dikkat edilmelidir. Giderek güçsüzleşen, ağzı kuruyan, bezi 3-4 saat kuru kalan bebeğin acil olarak doktora götürülmesi şarttır.

Daha büyük çocuklarda soğuk algınlığı genellikle ateşli olur, birkaç kez kusabilirler. Ancak nezle tam başladığında ateşleri düşer ve nezleye bağlı burun akıntısı gibi rahatsızlıklar ön plana çıkar. Bazen virüslerin zayıflattığı vücutta bakteriler ikincil enfeksiyonlara yol açabilir.

Uzayan nezleye ateş, sarı-yeşil burun akıntısı, kulak ağrısı veya işitme kaybı, öksürük iştahsızlık eklenirse orta kulak enfeksiyonu, bronşit, zatürre gibi bir ikincil enfeksiyon düşünülmeli ve doktora görünülmelidir. Bu tür enfeksiyonların tedavisi doktor tavsiyesiyle antibiyotiklerle yapılır. Boğaz ağrısı, ateş ve halsizlik şikayetiyle gelen çocuğun sadece nezle mi yoksa grip mi geçirdiğini anlamak her zaman kolay değildir. Gribe neden olan genellikle influenza virüsü grubudur. Grip nezleye nazaran daha yüksek ateşe ve genel kırgınlığa yol açar. İştah azalır, yaygın kas ağrıları, titreme belirtileri görülebilir. Gripte de nezlede de tedavi belirtilere yöneliktir. Bol sıvı alarak vücudun kuru kalmasını önlemeli, ateş düşürücü ve dekonjestan ilaçlar doktorun önerisiyle kullanılmalı ve istirahat edilmelidir.

Bronşiyolit

Bronşiyolit de nezle gibi kış aylarında ve ilkbahar başlangıcında daha sık görülür. Akciğerlerdeki küçük solunum yollarının (bronşiyol) enfeksiyonla şişmesi ve salgılarla tıkanması durumudur. Nezleyle başlayan enfeksiyonun alt solunum yollarına inmesiyle solunumun hızlanması, göğüsün nefes alıp verirken içeri çökmesi gibi belirtilerin görülmesi, durumun ciddileştiğini gösterir.

Ateş olmayabilir ancak sıkıntılı solunum giderek hava açlığına ve çocuğun yorulmasına yol açar. Bebek ne kadar küçükse yorulması o denli kolay olur. Kısa süreli solunum duraklamaları bu hastalığın ilk belirtisi olabilir. 3-6 aylık bebeklerde görülme oranı daha sıktır ve buna neden olan etken bulaşıcıdır. Etkilediği kişinin yaşına göre belirtilerin şiddeti de değişir. Enfeksiyon, erişkin birinde sadece burun akıntısına sebep olabilir. Emme güçlüğüne yol açarsa bebeği susuz bırakacağından genel durum daha da bozulur. Böyle bir bebeğin doktor tarafından değerlendirilmesi, bazen hastaneye yatırılması gerekebilir. Buhar tedavisi salgıları incelterek tıkanıklık belirtilerini hafifletebilir. Bebek sıvı alamıyorsa, serumla sıvı alması sağlanabilir

Öksürük

Öksürük çocuklukta en sık rastlanan hastalık belirtisidir. Öksürük, aslında boğaz ve göğüsteki solunum yollarını temizlemeye yarayan bir reflekstir. Çoğunlukla basit bir üşütme belirtisidir ama bazen de doktora gitmeyi gerektirecek kadar ısrarlı ve ürkütücü olabilir. Burundan akmak yerine boğaz gerisine doğru akan salgı boğazı tahriş ederek öksürüğü başlatır.

Öksürük değişik hastalıklarda değişik özellikler gösterebilir. Nezleyle birlikte olan öksürük ıslak veya kuru özellik gösterebilir ve bir hafta kadar sürebilir. Öksürük nezlede genellikle en son kaybolan belirtidir. Ateş, burun akıntısı ve öksürük genellikle gribal bir enfeksiyon bulgusu olsada, 39 dereceyi aşan ateş ve sıkıntılı solunum görüldüğünde zatürre gibi daha ciddi solunum yolu hastalığı akla gelmelidir.

Öksürük öğürme refleksini uyararak kusmaya neden olabilir. Kusma devam etmedikçe bu korkulacak bir durum değildir. Özellikle yuvaya giden çocuklarda peş peşe gelen soğuk algınlığı öksürüğün haftalarca sürmesine yol açabilir. Çocuğunuzun öksürüğü 1 ayı geçiyorsa astım, alerji, sinüzit gibi solunum yollarının aşırı duyarlılığından kaynaklanan durumlar akla gelmeli ve doktora danışılmalıdır.

Öksürük başka hastalıkların da belirtisi olabilir. Örneğin havlama tarzında öksürük krupta, iç çeker gibi öksürük boğmacada, göğüste ötmeyle birlikte öksürük astımda görülür. 6 aydan küçük bebeklerde öksürük bebeği yorabilir. Özellikle sonbahar-kış mevsiminde yaygınlaşan 'rsv' (respiratory syncytial virüs) daha büyük çocuklarda nezleye neden olurken, bebeklerde alt solunum yollarını ve akciğerlerini etkileyerek ciddi solunum zorluğuna yol açabilir.

Genelde virüslerin yol açtığı nezle gibi enfeksiyonlarda antibiyotiklerin tedavide yeri yoktur. Öksürük gece uykuyu engellemiyorsa içinde birkaç farklı etken madde içeren öksürük şuruplarının kontrolsüzce kullanılması yanlıştır. Bazen öksürük refleksinin bu ilaçlarla baskılanması, solunum yollarının doğal temizlenme mekanizmasını engelleyerek durumu kötüleştirebilir bile. Bakterilerin neden olduğu zatürre gibi hastalıklarda antibiyotikler doktor denetiminde kullanılabilir. Zatürre, boğmaca, rsv gibi hastalıklar hastaneye yatmayı gerektirecek kadar ciddi seyredebilir.

Krup

Bir cins larenks yani nefes borusunun iltihabı olan bu durum, çocuklarda özellikle 3 ay ile 5 yaş arasında sık görülür. Çoğunlukla virüslerin neden olduğu soğuk algınlığı ses kutusuna ve nefes borusuna doğru inerse, büyüklerde ses kısıklığı, gıcık ve öksürüğe yol açarken, küçük çocukların nefes borularının daha dar olması sebebiyle ödem ve daralmaya neden olabilir.

Krup sıklıkla sonbahar-kış mevsiminde salgın olarak görülebilir. Önce üst solunum yolu enfeksiyonu gibi başlayan belirtiler giderek yerini ses kısıklığı, havlar gibi öksürük ve ileri durumlarda solunum sıkıntısına bırakabilir. Ateş sıklıkla olur.

Belirtiler geceleri ve ağlamakla artar. Bu durumda hemen doktor aranmalıdır. Bu arada çocuk sakin tutulmaya çalışılmalıdır. Hava ve oksijen açlığını önlemenin en iyi yolu sakin durarak oksijen tüketimini azaltmaktır. Havayı içine çekmesi için balkona ya da pencereye çıkarılmalı, 6-7 nefes aldıktan sonra banyoda sıcak su akıtarak buhar yapmalı ve 10 dakika burada durmalıdır. Nemli hava larinksteki ödemin azalmasını sağlar. Bu uygulamalarla rahatlamayan çocuk derhal acil servisi olan bir hastaneye götürülmelidir. Krup 5-6 gün, giderek azalan şiddette devam edebilir. Evde bulunduracağınız bir soğuk buhar makinesi diğer soğuk algınlıklarında bu durumun tekrarlamasını önleyebilir.

Farenjit

Boğazı ağrıyan ateşli çocuklar arasında, her 10 çocuktan biri streptokok bakterisinin neden olduğu farenjite yakalanmıştır. Farenjit kış aylarında, kapalı, kalabalık ortamlarda kolayca bulaşır. 5-15 yaş grubu çocuklar bu hastalığa en sık yakalanan gruptur. Hastalık, hasta kişinin tükürük ve burun salgısından bulaşabilir. Evde hasta biri olduğunda ortak hiçbir malzeme kullanılmamalı, eller sabunla sık sık yıkanmalıdır.

Farenjit boğaz enfeksiyonu demektir ve yutmayı güçleştirir. Ateş, titreme, kırıklık, iştahsızlık gibi belirtilerin yanında karın ağrısı, bulantı, kusma da görülebilir. Boyundaki lenf bezleri şişer, bademcikler irileşir ve üzerinde beyaz-sarı iltihap odakları belirir.

Boğaz kültürü ya da hızlı strep testiyle doğrulandığında antibiyotik tedavisine başlanır ve 10 gün devam edilir. Yetersiz tedavi bademcik absesi, romatizmal ateş ve nefrit gibi durumlara neden olabilir. Hasta çocuğa bol sıvı, yumuşak yiyecekler, çorba, dondurma verilebilir (soğuk ödemi ve yangıyı alacaktır). Daha büyük çocuklar tuzlu suyla gargara yapabilir.

Ortakulak İltihabı (Otit)

Sık görülen çocukluk çağı hastalığıdır. Genellikle üst solunum yolu enfeksiyonlarında burun içi ve östaki borusunun içini saran zarın şişmesi ve darlığa neden olmasıyla yakından ilişkilidir. Östaki borusunun çalışmaması kulakta sıvı birikmesine de neden olabilir. Bu sürede işitme azalabilir. Yuva gibi kalabalık ortamlar ve sigara dumanı otit sıklığını arttırır. Otit bulaşıcı değildir ancak ona neden olan üst solunum yolu hastalığı bulaşıcıdır.

Otitlerin çoğunluğunda bakterilerin rolü vardır, bu nedenle antibiyotik sıklıkla kullanılır. İlerleyen durumlarda kulak zarı arkasındaki basınç artışı zarın delinmesine ve cerahatin dışarı akmasına yol açabilir.

Bu durumda kulak içine antibiyotik damla uygulamak gerekebilir. Ağrı kesiciler de kulak ağrısının dinmesine yardımcı olur. Belirtiler çoğunlukla 48 saatte geriler. 2 aydan daha uzun süre enfeksiyona kronik otit denir. Bu durumda orta kulak ve kulak zarında kalıcı bazı değişiklikler meydana gelebilir. Emzirme otite karşı bağışıklık faktörlerinin bebeğe geçmesini sağladığı gibi, emzirme pozisyonu da östaki borusunun işlevi için idealdir. Bebeklere biberon verilecekse asla çocuk yatarken değil, otururken verilmelidir.

İlgili Sağlık Konuları