Yaşlılık dönemindeki depresyonun nasıl yönetileceğine dair tavsiyelerde bulunan Gerontolog Öğr. Gör. F. Sıla Ayan, "Yaşlılık dönemi kesin ve kaçınılmaz olarak kayıpların olduğu bir süreç değildir. Bununla birlikte radikal değişimlerin olduğu bir dönem olarak da karşımıza çıkmaktadır" dedi.
Yaşlanma karşıtı önyargıların büyük çoğunluğunun ileri yaşam döneminde umutsuzluk ve mutsuzluğa değindiğini belirten uzmanlar, yaşam sürecinde gözlemlenen kimi değişimlerin yaşlılar arasında sıklıkla görülen bir problem olan depresyona neden olabildiğini belirtiyor. Mental hastalık tablosu geliştikten sonra ise yaşam kalitesi ve sağlığı etkileyen bazı önemli sonuçlar da gözlemlenebildiği de ifade ediliyor. İstanbul Gelişim Üniversitesi'nden Gerontolog Öğr. Gör. F. Sıla Ayan, yaşlılık dönemindeki depresyon tablosu, nasıl anlaşılacağı ve nasıl yönetileceğine dair bilgi paylaşımında bulundu.
YAŞLILARDA GÖRÜLEN MENTAL SAĞLIK SORUNLARI NEDEN ÖNEMLİDİR?
Gerontolog Öğr. Gör. F. Sıla Ayan, "Mental sağlık sorunları yaşlının işlevselliğini büyük oranda bozabilmektedir. Pek çok fiziksel sağlık sorunu mental sağlığı, pek çok mental sağlık sorunu da fiziksel sağlığı etkilemektedir" dedi ve ekledi: "Son on yılın verilerine bakıldığında 55 yaş ve üzerindeki kişilerin hemen hemen yüzde 20'si yaşlanmanın normal bir parçası olmayan mental sağlık sorunu yaşamışlardır. Mental hastalıkları olan yaşlılar genellikle sağlık bakımı arama eğiliminde olmadıkları için yetersiz tanı alırlar. Ayrıca yaşlılarda mental bozukluklara bağlı semptomlar gençlerden farklı olarak daha çok organik yakınmalardır ve yanlış tanı alabilirler."
MENTAL SAĞLIK SORUNU OLAN YAŞLILAR YARDIM ARAMAKTAN NEDEN KAÇINMAKTADIR?
Mental sağlık sorunları olan yaşlıların sağlık kurumlarına başvurma, tanı ve tedavi alma sürecinde yaşadığı aksaklıkları hatırlatan Ayan, bu duruma yol açan sebepleri şöyle sıraladı:
Stigma korkusu
Sorunun yadsınması
Sağlık bakımına erişimde zorluk
İşgücü yetersizliği
Hasta destek sistemlerinin yetersizliği
NEDEN GÖRÜLMEKTEDİR?
F. Sıla Ayan şunları söyledi: "Yaşlılık dönemi kesin ve kaçınılmaz olarak kayıpların olduğu bir süreç değildir. Bununla birlikte radikal değişimlerin olduğu bir dönem olarak da karşımıza çıkmaktadır. Yaşlıların stres düzeyinin artmasına sebep olan kimi durumlar sevilen birinin ölümü, önemli bir ilişkinin sonlanması, alışılmış çevrenin kaybı, alışılan sosyal çevreden uzun süreli uzaklaşma, sağlık sorunları, yoksulluk, çok sayıda kronik hastalık (BOH) bulunması, kimi ilaçların yan etkileri olarak karşımıza çıkmaktadır. Yine de değerlendirme yapılırken hastanın yaşam öyküsü ve bireysel özellikleri göz önüne alınmalıdır. Keza majör depresyon tanısı alan yaşlılarda dahi önemli yaşam olaylarının yıl dönümünde hastalık durumunda alevlenmeler görülmektedir"
Depresyondaki yaşlı bireyde ne gibi tutumların gözlemleneceğini ise Ayan şöyle sıraladı:
"Aşırı üzüntü
Duygu yokluğu ya da boşluk duygusu
Önceden severek yapılan etkinliklere ilgi kaybı ya da hoşlanmama
Evde ya da işte gündelik etkinlikleri yapamama
Uykuya dalmada bozukluk, uyanık kalmada bozukluk, erken uyanma
İştah kaybı, anoreksiya ya da aşırı yeme
Konsantrasyon ve bellekte zorlanma
Umutsuzluk, değersizlik ve suçluluk duyguları
Halsizlik, yorgunluk, tükenmişlik duygusu
Semptomlar genellikle sabah daha kötüdür.
Ölüm ve intihar düşünceleri (Ölme isteği ya da ölmüş olmayı dileme)
Gerçekle bağlantının kopması (ağır depresyonlu kişilerde)
Bipolar depresyon semptomları olan kişilerde aşırı sevinçlilik ve coşku olabilir
Başka kişilerin dikkatini çekecek kadar yavaş hareket etme ya da konuşma
Ölmenin ya da kendine zarar vermenin daha iyi olacağını düşünme
Yaşlı kişilerde bu semptomlar farklı sebep ve etkilerle karıştırılabilir, bu sebeple tanı koymak oldukça zorlayıcıdır"
NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Hasta ile görüşülmesi ve hastaya çeşitli nöropsikolojik testlerin uygulanmasının ardından yaşlılara uygun akılcı ilaç kullanımına uygun bir ilaç tedavisi planı, müzik ve ışık terapileri, yaşam tarzı değişiklikleri ve intervensiyon gerontolojisi müdahaleleri tavsiye edildiğini belirten Ayan: "Önemli olan hastanın uyum yeteneğinin geliştirilmesi ve yaşadığı değişim ve dönüşümleri soğukkanlılıkla karşılayabilme yetisinin kazandırılmasıdır. Bu sayede hem yaşam olayları kişiyi sarsıcı bir şekilde etkilemez hem de kendine güven ve özyeterlilik sağlanmış olur." dedi.
Erken evrede saptanamayan ve yönetilemeyen problemlerin sonraki süreçte daha ağır bir hal alarak intihar gibi üzücü tablolara dahi yol açabildiğini vurgulayan Ayan, "Saygıdeğer büyüklerimize gereken özeni ve ilgiliyi göstermek, duygu durumlarındaki değişimleri erken evrede saptamak ve onları yargılamadan destek olabilmek her yaş grubu için olduğu gibi yaşlılar için de çok önemli." şeklinde konuştu.