Obsesif kompulsif bozukluğun iki bileşenli bir hastalık olduğunu ifade eden Medicana Bursa Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Begüm Derici Ülker,"Takıntı, gayri iradi akla gelen tekrarlayıcı, ısrarcı düşünce, dürtü ve imajlardan oluşur. Bu takıntılar, kişide sıkıntı oluşturur ve kişi bu sıkıntıyı azaltmak için takıntıya başvurur. Bunlar ise beden veya zihin eylemleridir. Bunları gerçekleştirmek ise ciddi emek ve zaman ister. Gün içerisinde herkesin zihninde takıntı oluşabilir. Ancak bunu bir bozukluk yapan kişinin takıntıya verdiği anlamdır. Eğer kişinin 'ya düşüncem bana bir şey yaptırırsa' diye takıntıları artarsa, bütün bunları önlemek için çaba harcıyorsa o zaman OKB oluşmaya başlamış demektir" dedi. OKB çeşitli temalarla ilgili olabileceğini belirten Ülker, "En sık karşılaşılan temalar, bulaşma, temzilik, kuşku, kontrol, zarar verme ve düzen ile ilgilidir. Ellerini sürekli yıkayan biri, mikrobu eve taşıyacağına, çocuklarına bulaştıracağını ve onların hastalık kapacağına inanır. 15 dakika boyunca ellerini yıkarsa bu tehlikeyi önleyebileceğine inanır. Burada anahtar nokta kişinin bulaştırma sorumluluğu ve önleme gücüne sahip olduğuna inanmasıdır. Sürekli olarak takıntıyı yerine getirmek zorunda olmak ciddi bir bedeldir. Bu bedeli ödemeden de sıkıntının azalması mümkündür. Zihnimize gelen her düşünce gerçek değildir. Düşünce sadece bir düşüncedir ve kendi haline bıraktığımızda gelir ve gider" diye konuştu.