Temizlenme doğal bir ihtiyaçtır, fakat fazlası yararlı gibi görünse de aslında hem fiziksel hem de ruhsal açıdan zararlıdır. Kişinin titiz mi yoksa temizlik hastası mı olduğunu anlamak için gözlemek ve rahatsızlığı daha kötü bir hal almadan müdahale etmek gerekmektedir.
İşte temizlik hastası mı, yoksa titiz mi olduğunuzu anlamanın ayırt edici yanları…
El yıkamanın çok önemli olduğu doğrudur. Tuvaletten önce ve sonra, yemekten önce ve sonra, kirli bir şeye dokunulduğunda mutlaka eller yıkanmalıdır. Bu durumların dışında sürekli el yıkamanın hastalık işareti olabileceğine dikkat etmek gerekir. Günlük hayatta eller sıvı ve ya normal sabunla temizlemedir. Dezenfektan içeren malzemeleri kullanıp çok fazla el yıkayanlar, bir de üzerine alkol döken kişiler vardır. Ellerini hiçbir yere dokundurmayan, her yere kâğıt mendillerle dokunan bu kişiler sosyal hayat içerisinde maalesef hem kendini hem de çevrelerini rahatsız ediyor.
Dezenfektanlar Hastalığa Davet Çıkarıyor
Elleri dezenfektanlarla yıkamak cilt üzerinde yer alan koruyucu tabakayı yok eder. Böylece cilt çıplak kalır ve bakteriler vücuda çok daha rahat girer. Fazla dezenfektan kullanan kişilerde cilt hastalıkları çok daha fazla görülebilir. Vücuda aşırı hijyen uygulamak bilindiğinin aksine zararlıdır. Doktorlarımızın bu konu ile ilgili aktardığı bilgiler doğrultusunda ağız floramız, vajen ve bağırsaklarımız bakterilerle doludur, fakat bunları yok etme çabamız pek de doğru değildir. Bu nedenle aşırı dezenfektan kullanımı yarardan çok zarar sağlar.
'Titizlik' Başka 'Temizlik Hastalığı' Başka
Titizlikle, temizlik hastalığı birbirine karıştırılmamalıdır. Çünkü temizlik hastalığı aslında başlı başına bir ruhsal bozukluktur. Tıpta "obsesif kompulsif kişilik bozukluğu" olarak adlandırılır. Temizlik hastası olan kişiler, kirli olduğunu düşündüğü nesnelere dokunamaz, ellerinin temiz olmadığını düşünerek defalarca yıkama eyleminde bulunurlar. Bulundukları ortamdaki eşyaları defalarca temizler, sebze ve meyveleri bile çamaşır suyu ile yıkayarak, evde geçirdikleri zamanın çoğunu temizlenme eylemine ayırırlar. Evlerine gelen biri herhangi bir eşyaya dokunduğunda eşyayı yada tüm evi temizliyorlarsa, bulaşığı saatlerce yıkıyor, temizlendiğinden emin olmadıkları eşyaları atıyorlarsa, bu kişiler, temizlik hastalığı yani obsesif kompulsif kişilik bozukluğuna yakalanmış demektir.
Sosyal Hayatı Felç Ediyor
Hastalığın ilerleyen durumlarında başkalarının dokunduğu eşyalara dokunamayan, dışarıdan eve geldiğinde kapının önünde soyunup hemen yıkanan, kirlenme endişesiyle evden çıkamayan kişilere dönüşebilirler. Bunların sonucunda sosyal ilişkilerde bozulma, sinirlerde yıpranma, mutsuz ve huzursuz bir yaşantı görülebilir.
Öncelikle kişinin sosyal ve iş yaşantısı bozulur. Aşırı temizlik tutkusundan ötürü çevresindeki arkadaşlarını kendinden uzaklaştırabilir. Zamanını temizliğe ayırdığı için diğer yapması gereken işlere konsantre olamaz duruma gelir ve iş performansı olumsuz etkilenir. Eşi ve çocuklarıyla iletişimi bozulur. Günün sonunda temizlik yapmaktan yorgun ve bitkin düşer. Bir dönem sonra kişi bedensel olarak da hastalıkları davet etmeye başlar. Bel, kas ve eklem ağrıları ortaya çıkabilir. Ayrıca buna bağlı olarak depresyon gibi başka psikolojik rahatsızlıklar da ortaya çıkabilir.
100 Kişiden 2'sinde Var
Yapılan araştırmalarda toplumun yüzde 2-3'ünde görülen temizlik hastalığının, kadın ve erkeklerde eşit sıklıkta rastlandığını ortaya koyuyor. Erkeklerin hastalıkla tanışma yaşı ortalama 18 iken, kadınların ise 22 oluyor.
Çocuklukta Başlıyor
Bu rahatsızlığa biyolojik, psikolojik, çevresel faktörler neden olabilir. Bunun altında yatan sebep anksiyete bozukluğu, şüphecilik ve emin olamama hissi ve saplantılı düşüncelerdir. Ailesi çok düzenli ve titiz ya da aşırı kuralcı olan bir çocukta bu tür saplantılı düşünceler ve buna bağlı olarak saplantılı davranış biçimleri gelişebilir. Aynı zamanda yakın bir dönemde yaşadığı vefat, tecavüz, iflas, boşanma gibi acı bir olay da takıntılara sebep olabilir.
Takıntı Hastalığı
Sürekli kontrol etme, "ütünün fişini çekmiş miydim, kapıyı kilitlemiş miydim, ocağı kapatmış mıydım?" şüpheleri, kişide emin olamama durumu, simetrik olarak nesnelerin düzenli durmasını isteme, ihtiyaç olur düşüncesi ile eşya ve giysileri biriktirme, günah işlemekten korkma gibi birçok takıntılı davranış bozukluğu sıralanabilir.
Obsesif kompulsif bozukluklar inatçı hastalıklardır. Hastalıkta sosyal olarak yenilemeler ve gerilemeler görülebilir. Terapi ve ilaç tedavisi birlikte uygulandığında daha iyi sonuçlar verebilir. Ailenin davranış şekli bu konuda çok önemlidir. Aile takıntılarından dolayı kişiyi suçlamamalı, bunun bir hastalık olduğunun bilincine vararak, kişiyi en kısa zamanda tedavi ettirmelidir.