Gerek işlerimiz gerek ev hayatımız gerekse günlük hijyen ve kişisel bakımımız sırasında birçok kimyasal yada doğal maddeyle temasımız olur. Ellerimiz ve tırnaklarımız da bundan kaynaklanabilecek olumsuzluklara en açık bölgelerdir.
El derisinin devamlılığı ve sağlığı iki temel unsura bağlıdır; derimizin en üst ve kalın keratin tabakasının sağlamış olduğu bariyerin devamlılığı ve derinin su (nem) oranının korunması. Bariyer tabaka hem zararlı ve tahriş edici maddelerin içeri girmesini hem de alt tabakalardaki suyun (nemin) dışarı çıkmasını engeller.
Özellikle sık suya ve deterjana temas edilmesi (örneğin ev hanımları) eldeki bu bariyerin bozulmasına ve nem kaybına neden olur, takiben bu bozulmuş bariyer ve denge nedeniyle temas ettiğimiz her türlü deterjan, sabun, ve kimyasallar deri içine daha kolay nüfuz eder ve ortaya çeşitli belirtilerle kendini gösteren ekzemalar çıkar.
Özellikle kışın yaşadığımız kapalı ortamların kuru ve sıcak havası derideki sıvı (nemin) atmosfer havasına karışımını kolaylaştırır ve buda ellerimizin kışın daha çabuk kurumasına neden olur. Özellikle ayazlı- kuru soğuk havalarda da bu etkinin ortaya çıktığını unutmamak gerekir.
Elde meydana gelen tahrişin ilk belirtileri kuruluk yer yer ince çatlaklar ve hafif kepeksi soyulma olabilir. Zamanla bu kızartılar artıp kalın kabuklanmalar, derin çatlaklar ve yanma-kaşıntının eşlik ettiği kronik tahrişe bağlı el ekzemaları ortaya çıkabilir.
Bu belirtilerin ilk başlangıç yeri sanılanın aksine avuç değil el sırtı özellikle de parmak aralarının üst kısmı ve yüzük altlarıdır. Bunun sebebi avuç derisinin daha kalın olması ve tahriş edici maddelere ve su kaybına daha dirençli olmasıdır. Bu tip tahriş ekzemalarına sebeb olabilecek ve elin koruyucu dengesini bozabilecek maddelere bakıldığında ilk göze çarpanlar arasında; her türlü alkali deterjanı, sabunları , kauçuk eldivenleri ve ev hanımlarının yemek pişirirken temas ettiği bazı sebzeleri (sarımsak, havuç, soğan, yeşil salatalar ve kereviz) sayabiliriz.
Bu tip deri problemlerinin engellenmesi tedavisinden daha kolaydır. Ellerimizin deterjan ve diğer tahriş edici maddelerle temasını sınırlamak ilk yapılması gerekendir. İkinci önlem ise bariyerin bozulmasını engellemek ve su kaybını durdurmaktır. İlk önlem için yapılması gereken en basit işlem günlük işlerde kauçuk olmayan (tercihen vinilex) pamuk astarlı bir eldiveni el altında bulundurup iş yaparken bunu giymektir.
Eldivenler hiçbir zaman 15-20 dakikadan fazla giyilmemelidir. Daha uzun süreli bir iş yapılacaksa 3-5 dk.lık ara verip eli havalandırmak doğru olacaktır. Her yerde eldiven kullanılamayacağından sadece mutfak ve su-deterjanla yapılacak temizlik sırasında eldiven kullanmaya çalışmak başlangıç için yeterli olabilir. El yıkama için bir sınırlama getirmek söz konusu olamaz ama hijyen şartları gerektirdiği kadar az sabunla 20-30 sn yıkayıp yeterince iyi durulamak tüm deterjanın elden gittiğinden emin olmak gerekir. Şartlar uygunsa yıkama sonrası bir miktar nemlendirici sürmek çok iyi olacaktır.
Bariyerin bozulmasını engellemek yada bozulmuş dengeyi sağlamak için en sık başvurduğumuz ikinci yol kremlerdir. Bu ürünler tabaka oluşturup elin su-nem kaybını engelleyerek, atmosferdeki yada derinin derinlerindeki nemi-suyu derinin yüzeyine çekerek ve deriyi bir tabaka olarak kaplayıp dış etkilerden koruyarak iş görürüler. Bu ürünleri gün içinde ve gece yatarken gerektikçe ve mümkün olduğunca sık kullanmak gerekir. Ürünün içindekiler yada markasından daha önemli olan bir şey ne kadar sık sürüldüğüdür.r.
Bu ürünler losyon krem ve merhem şeklinde olabilir . Losyon ve krem sürmesi kolay ama etkisi kısmen zayıf ürünlerdir. Merhem-yağlı krem tarzı ürünleri kullanmak zordur ama etkileri çok daha fazladır. Merhem- yağlı krem tarzı ürünleri özellikle kış aylarında en azından günde birkaç kez uygulamak oldukça iyi sonuçlar verebilir.
Gündüz her fırsatta krem- losyon tarzı bir ürün kullanmak gece ise en az iki kez merhem-yağlı krem tarzı bir ürün kullanmak pratik bir çözüm olabilir. Peki hangi ürün? Bu gün satılan tüm kozmetik ürünlerin etiketinde içeriği yazmak zorundadır. Etikette aramamız gereken maddeler ise: vaseline, gliserin, lanolin ve az miktarda da olsa tıbbi silikon dur. Bu ürünlerin en az bir ikisi iyi bir el nemlendiricisinde bulunması gerekenlerdir. Son bir nokta da kışın çok soğuk ve ayazlı havalarda eldivensiz sokağa çıkmamaya çalışmak olabilir.
El bakımı ve sağlığından bahsederken tırnakları ihmal etmemek gerekir, özellikle hanımlar için tırnakların şekli ve görünümü en az el kadar önemlidir. Tırnaklarımızın yapısı için kabaca el derisinin daha sertleşmiş ve kalınlaşmış şeklidir diyebiliriz, dolayısıyla el derimizi olumlu-olumsuz etkileyen tüm fiziksel-kimyasal etkenler tırnaklarımız için de geçerlidir. Birkaç pratik bilgi; el tırnakları ayak tırnaklarından daha çabuk uzar. El tırnaklarımız yazın daha hızlı uzar.
Dominant el tırnağı diğerinden daha çabuk uzar. Erkek tırnağı kadınlarınkinden daha hızlı uzar. Tırnaklarımızın şekli- yapısı ve uzama hızı hastalıklardan çok çabuk etkilenir. Bazen tırnakta meydana gelen renk şekil ve yapı değişimleri bir deri yada iç hastalığının belirtisi olabilir.
Özellikle hanımların sıklıkla şikayetçi olduğu kırılgan, uçları kat-kat ayrılan tırnaklar sık su ve sabuna-deterjana maruz kalmanın bir sonucudur. Tırnaklarda sıkça meydana gelen bir diğer hastalıkta tırnak mantarıdır ve tıbbi tedavi olmadan iyileşmesi mümkün değildir. Tırnağın bir kenarı- ucu yada kökünden başlayıp ilerleyen kalınlaşma, boşalma veya sarı-yeşil-kahverengi renk değişimi ilk belirtileri olabilir. Siyah-mor- koyu mavi renk değişimi travmaya bağlı kanamadan kaynaklanacağı gibi başka bazı (benler vs.) tırnak/deri hastalıklarını da işaret ediyor olabilir. Dermatoloğa danışılmasında büyük fayda vardır.
Tırnak batması da tırnakların şeklinin ve el-ayak sağlığının bozulmasında önemli ve sık görülen bir hastalıktır. Ellerde neredeyse yüzde yüzü yanlış kesim yada tırnak yemeye bağlıyken ayak tırnağında oluştuğunda parmakların şekil bozukluğunun da buna sebeb olabileceğini unutmamak gerekir.
Tırnak bakımıyla ilgili nelere dikkat etmeliyiz?
• Tıpkı eller gibi tırnaklarımızın da sık ve fazla miktarda deterjan-su-sabunla temasını engellemeliyiz. Bunun en pratik yolu eller için söylediğimiz gibi iş yaparken eldiven giymeyi alışkanlık haline getirmektir.
• Tırnaklar uygun bir makasla tercihen nemli ve yumuşakken ve mümkün olduğunca parmağın ucuna yakın ve düz olarak kesilmelidir.
• Tırnak eti ile fazla oynamamak gerekir.
• Düzenli ve sık nemlendiriceler sürmek özellikle gece yatarken yogun-yağlı bir pomadla masaj yapmak (örneğin basit vazelin) oldukça faydalıdır.
• Manikür ve pedikür işlemlerini bu işte eğitimli ve sertifikalı kişilere yaptırmak, mümkünse kişinin kendi setini edinip işlemlerin onunla yapılmasını sağlamak bulaşıcı hastalıkları önleme açısından iyi bir önlem olabilir.
• Gerek kişiler gerekse manikür-pedikür işlemi yapan profosyoneller genellikle batan bir tırnağı kurtarmak için tırnağın yan tarafını daha derine doğru kesmeyi yeterli görürüler. Bu tırnağın daha derinde (geride) batmasına sebeb olur ve 1-2 hafta içinde (tırnak uzadıkça) sebeb olacağı ağrı ve şekil bozukluğu daha da fazla olacaktır.
• Ojeler genelde tırnak üzerinde pek olumsuz etki yaratmazlar, çok nadiren içerdikleri boyalar ve kimyasallar alerji yapabilir. Bir çok kişinin düşündüğü gibi ojelerin “tırnağın hava almasını” engellemesi söz konusu değildir.
• Oje çıkarıcı ürünler ise aksine içerdikleri solvent, alkol ve diğer kimyasallar nedeniyle tırnağı kurutup yıpratabilir o yüzden haftada 1-2 kezden fazla oje çıkarıcı kullanmamak gerekir. Bu maddeler kullanıldıktan sonra eller çok iyi silinip bol suyla yıkanmalı ve nemlendirici sürülmelidir.
• Yapısal olarak ince ve yumuşak tırnaklara sahip kişiler tırnak sertleştirici cilalar kullanabilir, bunlar içlerinde sertleştirici kimyasallar içeren saydam ojelerdir. Tırnağın sadece ön kısımlarına uygulanmalı ve tırnak etlerine temas ettirilmemelidir.
Amerikan Hastanesi
Dermatoloji Bölümü
Dr. Halil Bayazıt