Kalp krizinde erken tanının önemine dikkat çeken Medical Park Bursa Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Vedat Koca: Kalp krizinde her geçen dakika kalp kasına zarar verir. Hasar gören kalp kasının fonksiyonlarının geri döndürülmesi çoğu zaman olanaksızdır. O nedenle kalp krizinde zaman eşittir kalp kası demektir!
Kalp krizi ya da miyokard enfarktüsü, kalbi besleyen koroner arterlerde oluşan tam veya kısmi tıkanma sonucunda olur. Böylece kalp kaslarında yeterli beslenme olmaz ve kalpte hasar oluşur. Hastalık damar sertliği nedeniyle hasar görmüş olan koroner arterlerin aniden tıkanmasıyla olur.
Damar sertliğinde kalbi veya beyni besleyen damarlar, kolesterol (kan yağları), diğer yağlar, kalsiyum ve kandaki bazı maddelerin birleşerek oluşturdukları tabakalar (plaklar) yüzünden oluşur. Kalp krizinde, kalbi besleyen arter duvarının içindeki aterosklerotik plak çatlar ve bu da pıhtı oluşumunu tetikler. Böylece damarlardaki önceleri nispeten daha az olan daralmalar kısa sürede artar ve çoğu zaman tam bir tıkanıklığa dönüşebilir.
Koroner arterlerdeki pıhtılar, kalp kasına kan ve oksijen akışını engeller, bu da o bölgedeki kalp hücrelerinin ölümüne sebep olur. Hasar gören kalp kası kasılma yeteneğini kaybeder ve kalbin geri kalan kısmı hasar gören bu bölümün işini de yapmak zorunda kalır.
Günümüzde tıbbi tedavinin ilerlemesine karşın yine de damar sertliğine bağlı damar tıkanıklığı sonucunda oluşan kalp ve damar hastalıkları en sık ölüm nedeni olmaya devam etmektedir.
Hastalık başladığında genellikle şiddetli göğüs ağrısı olur. Ağrının özelliğinin hastalar tarafından önceden bilinmesi hastalığın etkin tedavisi için gerekli olan erken hastaneye başvurulması için gereklidir.
Diğer belirtiler de şu şekildedir;
Ağrının şiddeti nedeniyle adrenalin deşarjı terleme ve ölüm hissi
Çeneye, boyuna, sol omuza, kola yayılan (tek ya da birkaç bölgede) göğüs ağrısı
Çarpıntı, hazımsızlık, yorgunluk
Baş dönmesi, baygınlık, bayılma, bulantı, soğuk terlemeyle oluşan göğüs kafesi şikâyetleri
Nefes daralması
Ağrı göğüs ortasındadır, 20 dakikadan fazla genellikle saatlerce sürer ve genelde dinlenme ya da nitrogliserinle (dilaltı, isordil vb) geçmez. Ağrı, şiddetli ve künt vasıftadır. Fakat keskin veya belirsiz olabilir. Sıkıştıran, ağırlık, baskı yapıcı tarzda olabilir.
Göğüste daralma veya göğüste fil oturuyormuş veya ağır bir taş varmış hissi uyandırabilir. Hazımsızlık hissedilebilir. Beraberinde sıklıkla soğuk terleme ve ölüm korkusu da vardır.