Ciddi bir sağlık sorunu yaratmayan ancak estetik kaygıya yol açan bu damarlar, ince iğneler yardımıyla damar içine verilen özel ilaçlarla tedavi ediliyor. Bu ilaçlar damarın karşılıklı iki duvarını birleşmiş iki el gibi yapıştırarak yok ediyor. Örümcek ağı damarlar “Skleroterapi” olarak bilinen bu yöntemle yüzde 80’e varan başarı oranıyla azaltılıyor.
Acıbadem Kadıköy Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cem Alhan, çok ince bir iğneyle damara sklerozan madde denilen özel bir ilaç formunu enjekte ettiklerini belirterek, “Bu ilaç bozulan damar yapısını ortadan kaldırıyor, vücut daha sonra ilaç verdiğimiz ve duvarları yapışan damarları emiyor. Bu yöntemi çok küçük kırmızı damarlara ve bacak derisinden kabarık kapak sorunu olan büyük damarlara uygulamak çok uygun değil” dedi.
Bazı insanlarda damar yapısının ince olması nedeniyle uygulama sırasında enjekte edilen ilacın damar dışına kaçmasının mümkün olduğuna değinen Dr. Alhan, “Damar geçirgen bir yapıdır, öyle olmasa kan geçişi sağlanamazdı. İlaç doku içine kaçarsa lekeye yol açar. Bu leke genellikle geçicidir. Ama daha ciddi bir damarın patlamasına yol açıp ilacı kaçırdığınızda nekroz (doku ölümü-kabuklanma) meydana gelir” diye konuştu. Genetik geçiş nedeniyle ortaya çıkan bu sorun için uygulanan skleroterapi sonrasında, külotsuz, beyaz, özel bir çorap 3 gün süreyle giyiliyor. Hasta arada bu çorabı çıkarıyor, banyo yaptıktan sonra yeniden giyiyor.
Kadınlar Örümcek Damar İstemiyor!
Bacakların baldır ve uyluk dış yüzeylerinde ortaya çıkan, bazen örümcek ağı, kedi tırmığına bazen de ağaç dalına benzeyen damarsal yapılar kadınların hoşuna gitmiyor. Kadınlar bu damarlar yüzünden huzursuzluk yaşıyor ve ağrı duyuyor. Bazı hastalar ise bu damarların çıkacağını önceden biliyor. Çünkü damarlanma oluşmadan önce bacaklarında karıncalanma ve acı duyuyorlar.
Skleroterapi, makro ve mikro olarak uygulanıyor. Makro skleroterapide, ana yüzeysel toplayıcı damarlara ilaç veriliyor. Mikro yöntemde ise daha küçük ve ince damarlara ilaç enjekte ediliyor. Örümcek damarlar yıllar içinde oluşuyor ve hastalar bu damarların sihirli bir değnek dokunmuşçasına bir anda silineceğini sanabiliyor. Doç. Dr. Cem Alhan bu beklentinin yanlış olacağını vurgulayarak şöyle konuştu: “Bazı hastalarda tamamen kayboluyor, bazılarında ise azalıyor. İyi uygulanmış bir tedavide ağrısız ve acısız süreci atlatmak mümkün. Ama ilaç damar dışına kaçılırsa hasta acı duyabilir.” Bu yöntemde büyük damarlara daha fazla, küçük damarlara daha az dozda ilaç veriliyor.
Örümcek Damar Tekrar Oluşabiliyor
Kadınlar en çok tedaviden sonra yeniden damar oluşup oluşmayacağını merak ediyor. Skleroterapinin seçilmiş hastalarda uygun yöntem kullanılarak yapılması önem taşıyor. Doç. Dr. Alhan, skleroterapinin uygulanması sırasında bir milimetreden ince damarlarda sorun yaşanabileceğini, 3-15 milimetre çapındaki varislerde ise etkin bir şekilde uygulanabileceğini söyledi.
Skleroterapi uygulansa da tedavi sonrasında örümcek damarlar yeniden oluşabiliyor.
Damarlara uygulanan ilaç tedavilerinin yanı sıra, lazer, cerrahi ve radyofrekans yöntemleri sonrasında da nüks oluşabiliyor. Bu nedenle hastalığı iyi tanımlamak amacıyla venöz doppler (doppler ile damar incelemesi) istediklerini belirten Doç. Alhan, “Ana toplardamarda bir yetersizlik olduğu halde, sadece görünen bölge üzerinde işlem yapılırsa tekrarlama ihtimali yüksek olacaktır. Bu nedenle her olguda olduğu gibi yüzde 5-10 nüks oranı vardır” diye konuştu.
Yöntemin şişman kişilerde uygulanmasında sakıncalar bulunduğuna da değinen Doç. Alhan, “Şişmanlarda yağ dokusu fazladır. Ayrıca damar çapı o kadar ince oluyor ki, damar patlıyor, uyguladığımız ilaç cildin dışına çıkabiliyor. Deri altında reaksiyon oluyor, şişmanlarda yara iyileşmesi daha zor oluyor. Bu yöntemi lenf ödemli hastalarda da uygulamaktan kaçınıyoruz” dedi.