Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Özden, saç boyalarının cilt yoluyla kana karışabileceğini belirterek, "Cilt de sonuçta geçirgen bir yapıdır ve kimyasal ürünler ciltten emilerek kana karışabilir, fetusa geçebilir. Bu nedenle hastalarımıza bu ürünlerden uzak kalmalarını öneriyoruz." dedi.
Özden, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gebelerin saç boyatma ve kozmetik ürün kullanma konusunda sıklıkla talepleri olduğunu söyledi.
Gebeliğin ilk 14 haftasının hassas bir dönem olduğunu, hangi kimyasal ürünün fetusa zarar verebileceği konusundaki bilgilerin netlik taşımadığını aktaran Özden, mevcut bilgilerin hayvanlar üzerindeki veya gözlemsel çalışmalara dayandığını belirtti.
Bu nedenle söz konusu ürünlerin kullanımını önermediklerini vurgulayan Özden, şunları söyledi:
"Özellikle gebeliğin ilk 14 haftası fetus gelişiminin çok hızlı olduğu ve zararlı etkilere çok hassas olduğu bir dönemdir. Saç boyaları cilt yoluyla geçiş yaparak kana karışabilir. Cilt de sonuçta geçirgen bir yapıdır ve kimyasal ürünler emilebilir, kana karışabilir, fetusa geçebilir. Bu nedenle hastalarımıza bu ürünlerden uzak kalmalarını öneriyoruz. Saçlı deriyi tahriş edebilen ürünlerin, cildi daha geçirgen hale getirebileceği konusunda gebe hanımları uyarmalıyız. Gebe hanımlar, bebek açısından riskler anlatıldığında sıklıkla bu ürünleri kullanmamayı tercih ediyorlar."
Özden, kozmetik ürünlerin kanıtlanmış zararı olmadığını ama her türlü kimyasal maddenin zarar oluşturma potansiyeli taşıdığını anlatarak, şu değerlendirmede bulundu:
"Çünkü başlangıçta iki hücrenin birleşmesiyle oluşan embriyo, milyonlarca kez oluşan hücre bölünmeleriyle hızla büyür ve 9 ay içerisinde 3 bin 500 gram ağırlığa ulaşan bir bebeği oluşturur. Bu aşamada fetusa ulaşan her türlü zararlı etken (kimyasal, fiziksel etkenler, ilaçlar vb.) bebeğe zarar verme potansiyeli taşır. Bu nedenle mümkün olduğunca gebelerimize bu ürünlerden uzak kalmalarını öneriyoruz."
Selçuk Özden, gebelik ve doğum sonrası dönemde hızlı kilo alıp veren kadınlarda cilt dokusunda yer alan bağ dokusundaki liflerin ayrılması sonucu karın ile meme cildinde birtakım cilt çatlaklarının oluşabileceğini söyledi.
Karnın gerilmesi ve hormonal faktörlerin de çatlakların oluşumunda etkili olabileceğini aktaran Özden, nedeni çok fazla bilinmediği için uygulanan tedavilerin kanıta dayalı olmadığını ancak karın cildinin gerginliğini azaltacak ve yumuşatacak ürünlerin önerilebileceğini aktardı.
"Çatlakları önlemek için badem yağı kullanılabilir"
Bu amaçla üretilen farklı kozmetik ürünlerin bulunduğunu ancak pahalı olmasından dolayı halkın rahatlıkla ulaşamadığını belirten Özden, "Benzer etkiyi sağlayan badem yağı gibi doğal ürünler de bu amaçla kullanılabilir. 'Birbirine üstünlüğü var mıdır?' derseniz çok üstünlüğü olduğunu düşünmüyorum. Önerilerimiz, kanıta dayalı bilimsel desteği olmadığından, kişisel görüşlerden öteye gitmemektedir." sözlerine yer verdi.
Özden, çatlakların oluşmasını engelleyecek bir uygulamanın olmadığını vurgulayarak, şöyle dedi:
"Bazı hanımlar 5 doğum yapıyor, bakıyorsunuz karnında bir tane bile çatlak olmuyor. Başka bir hanımda ise daha gebeliğin erken haftalarında karnında çatlaklar oluşuyor. Bunun mekanizmasını kesin olarak bilmediğimiz için önerilerimiz ampirik uygulamalardan öteye maalesef gidemiyor. Bu çatlaklar ilk oluştuğu zaman kırmızı, mor renkli görünümdedir. Karın duvarının yan taraflarında, memenin iç ve dış yüzeyinde oluşabilir. Doğumdan sonra çatlakların renkleri solarak sedefi beyaz renkli bir görünüm alır. Ama tam olarak maalesef kaybolmaz ve kozmetik açıdan kötü bir görünüme neden olur. Karın cildinin gerginliğini azaltan ve cildi yumuşatan badem yağı, susam yağı, zeytinyağı gibi doğal ürünler önerilebilir. Bu amaçla üretilmiş kozmetik ürünler de mevcuttur ancak bu uygulamaların faydası, ne ölçüde çatlakları engellediği veya gerilettiği konusu henüz netlik kazanmamıştır."