'Ara öğünde karbonhidrat yenilmez, meyve yerken yanında protein de alın' gibi hurafeleri bir kenara bırakın ve doğruları öğrenin.
Uzun yıllar boyunca zayıflama sürecinde klasik hale gelmiş birçok beslenme uygulaması bulunuyor. Oysa bugünkü kanıta dayalı bilimsel araştırmalar sonucunda bunların doğru olmayan hatalı beslenme uygulamaları olduğunu gözlemliyoruz. Bugünkü yazımda sizlere beş diyet uygulamasının neden hatalı olduğunu ve nasıl uygulama yapılması gerektiği ile ilgili önemli sonuçları açıklamak istiyorum.
Tüm duyduklarınız yanlış olabilir
1- Zayıflarken her zaman duyarsınız; 'Ara öğünlerde karbonhidrat içeren meyve yerken yanına mutlaka protein içeren süt veya ayran tüketin' gibi bilimsel gerçeklere uymayan önerilerle kilo vermeye çalışılır. Unutmayın; karbonhidrat içeren bir yiyecek ile beraber protein de içeren bir besin yediğinizde vücudunuzda bir miktar daha insülin üretimi uyarılarak kan şekerinde düşüş olur. Böylece daha fazla acıkma açığa çıkabilir. Reaktif hipoglisemisi olan kişilerde ise bu daha büyük bir risk yaratarak kan şekeri düşüşünü daha da hızlandırıp olumsuz etki gösterir. En doğru alışkanlık; karbonhidrat, protein ve yağı bir arada içeren yiyecekler tercih etmektir. Protein içeren yiyeceklerin genelinde doğal olarak yağ da bulunur. Bu şekilde midede besinin geçişi yavaşlar ve öğün sonrasında da kan şekeri daha az yükselir. Az yağlı süt, ayran, ceviz, badem ve fındık ara öğünlerde tüketilebilecek en doğru yiyeceklerdir.
Rakı karbonhidrat içermiyor
2 -Alkollü içeceklerden rakı, cin, votka ve rom gibi sadece saf alkol içeren içecekler karbonhidrat içermezler. Ve bu içecekleri maden suyu ve buz ile lezzetlendirmek kan şekerini yükseltmez ve yağlanmaya da neden olmaz. Fakat bu saf alkol içeren içeceklere taze veya konsantre meyve suyu ya da tonik eklemek karbonhidrat içermesine neden olur ve kan şekerini yükselterek daha fazla acıkma sağlayıp fazla atıştırmalık tüketmenize neden olur. Ancak şunu net söylemeliyim; aç karnına içilen ve karbonhidrat içeren alkol tüketildikten sonra kan şekeri hızla düşer ve bayılma bile görülebilir. Alkol kullanmıyorsanız hayatınıza sokmamanızı, eğer kullanıyorsanız az miktarda yiyecek ile beraber içki tüketimi yapmanız gerektiğinin uyarısını verebilirim.
3- Taze meyveler öğünle beraber ya da gece yatmadan önce belirli porsiyonlarda yenildiğinde; ne vücutta ne de karaciğerde yağlanma yapmaz. Sağlıklı kişilere gün içinde iki-dört porsiyon taze meyve tüketmeleri önerilmektedir. Meyveleri gün içinde öğünle ya da öğün arasında dağıtarak tüketmenin en doğru beslenme davranışı olduğu gerçeğinden yola çıkarak şunu söyleyebilirim; sizin bir ara öğünde yiyeceğiniz bir veya iki porsiyon meyve vücutta yağ depolarınızın artmasını da tetiklemeyecektir.
Doymuş yağlara dikkat edin
4- Kolesterolün yükselmesini sağlayan faktör, asla besinlerle aldığınız kolesterol miktarı değildir. Çünkü yiyeceklerin içinden aldığınız kolesterolün ancak yüzde 10 kadarı kana yansır. Örneğin yediğiniz günlük hayvansal yiyeceklerden gelen kolesterol miktarı 700 mg. ise bunun ancak 70 mg.'ı kana geçer ve bu da kan kolesterol düzeyini yükseltmek için değil, hücrelerimizin yapısında kullanılmak üzere beynimize gider. Kanda kolesterolü yükselten, doymuş yağ oranı yüksek olan besinlerdir. Kırmızı et, karides, kalamar, kuyruk yağı, tereyağı ve tavuk-hindi derisi doymuş yağı yüksek içerdiği için kandaki kolesterolü yükseltir. Bu nedenle zayıflama diyetlerinizde kolesterol içeriği yerine doymuş yağ içeriğine bakmalısınız.
5 -Zayıflarken kahve içimi konusunda sürekli bir kısıtlama vardır. 'Kahveyi çok içerseniz kafeinin etkisinden dolayı yağlanırsınız', 'Kahveye biraz süt eklerseniz; hem kilo veremez, hem de yağlanırsınız' fikri yaygındır. Ancak bu tamamen bilimsel olmayan hatalı bir bilgidir. Kahve özellikle uyarıcı olması açısından dikkatin toparlanmasına yardımcıdır. Araştırmalar iki ile dört fincan filtre edilmiş kahve içiminin zayıflarken diyabetten koruduğunu bildirmektedir.