Tuzu Kesin Sağlığını Koruyun

Tuz, vücut fonksiyonları için mutlak gerekli olmasına rağmen fazlası zararlı. Fazla tuz kan basıncını yükseltir. Yüksek kan basıncı ise kalbi büyütür, kalp krizi, kalp yetmezliği ve felç riskini artırır, böbrek fonksiyonlarını bozar, görme kaybına neden olur. Bu zararlı etkiler kan basıncı arttıkça artar. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre felçlerin %62'sinden ve koroner kalp hastalıklarının %49'undan yüksek kan basıncı sorumludur.

Yüksek kan basıncı, en fazla ölüm nedenidir ve yüzyılın epidemisi olarak kabul edilmektedir. Fazla tuz, kan basıncı normal olanlarda da kalp damar sağlığına zararlı. Felç riskinde ve kalp büyümesinde artışa neden olur, böbrek hastalığını kötüleştirir, ölüm riskini artırır.

Ayrıca böbrek taşı ve osteoporoz riskini artırdığına, obeziteye yol açtığına, mide kanserinin majör nedeni olduğuna ve astım atağının şiddetini artırdığına  dair de giderek artan kanıtlar  mevcuttur.

Türkiye  dünyanın en çok tuz tüketen ülkesidir. Çoğu ülkede günlük tuz tüketimi günde  9-12 gram iken,  bizim tuz tüketimimiz günde ortalama 18 gram.. Türkiyede erişkin nüfusun yaklaşık her üçte birinde  hipertansiyon mevcut. Kan basıncı düzeyi ortalamamız da Japonya, Çin, İngiltere ve ABD den daha yüksek. Bu da acilen toplum genelinde tuz kısıtlamamız gereğini ortaya koymaktadır

Diyette tuzun azaltılması sadece  kan basıncını düşürmez, aynı zamanda yeni oluşabilecek koroner kalp hastalığı, myokard enfarktüsü ve felç riskini azaltır. Hipertansiyon, mide kanseri, böbrek hastalığı riski azalır, kemikler korunur. Sağlık harcamalarında milyonlarca dolar tasarruf sağlanır. Şu an tüm ülkeler, tuz tüketimini azaltmaya çalışıyor.

Diyette tuzu kısıtlarken, tüm kaynaklardan gelen tuzun azaltılması gerekir. Özellikle  gıdaların işlenmesi sırasında kullanılan tuzun azaltılması esastır. Çünkü  endüstrileşmiş  ülkelerde tüketilen tuzun %75-80’i işlem görmüş, ambalajlı, hazır olarak satılan gıdalardan alınıyor.

Pişirirken veya yerken  ilave edilen tuz sadece %10.  Kalanı gıdalarda doğal olarak bulunandır.Asya ve Afrika ülkesinde ise tuzun asıl kaynağı, pişirme sırasında ilave edilen veya soslar ve baharatlarda bulunan tuzdur. 

Dünya Sağlık Örgütü, kronik hastalıkları önlemek için erişkinlerin günde 5 gramdan az tuz (2 gram sodyum /gün ) kullanmalarını önermektedir. Bazı ülkeler,  diyetlerindeki tuz hedeflerini belirlemiş, bu yönde belli bir yolu katetmiş durumda. İngiltere yürüttüğü politika ile de hazır gıdalardaki tuz oranını %9.5 azaltmayı başardı.

Fransızlar da uzun zamandır  olan uğraşları sonucu çoğu üründeki tuz miktarını azalttılar, ve günlük  tuz tüketimlerini 8 gramın altına düşürmeye çalışıyorlar. ABD’de hedef tuz miktarı günde 6 gram. Ancak  hipertansiyonu olanlar, 40 yaş ve üstündekiler ve  de siyah ırk için  önerilen miktar günde 3 gram. 2009’da başlattıkları ulusal plan çerçevesinde hedefleri tuz tüketimini 5 yılda % 20 azaltmak. Avrupa Birliğindeki 11 ülke de, tuz tüketimini 4 yılda %16 azaltmaya karar verdi.

Bu arada Avrupa Kardiyoloji ve Hipertansiyon Derneği Ocak 2010’da Avrupa genelinde toplumların tuz tüketimini azaltmaya yönelik tedbirlere acilen ihtiyaç olduğunu, hazır gıdalardaki tuz miktarının azaltılması için kanun ve yönetmeliklerin çıkarılması gereğini ve tuz tüketimini  günde 5 gram ( 1 çay kaşığı) indirmenin uygun olacağını bildirdi. 

Ülkemizde başlıca tuz alım kaynakları beyaz peynir, turşu, zeytin, erişte, ayçiçeği çekirdeği, salça ve yemeğin tadına bakmadan tuz atmaktır. Ancak ekmeğin de tuz tüketimimizde rolü büyük ve sadece ekmekle günlük ihtiyaçtan fazlasını alıyoruz .

Bu nedenle Türk Kardiyoloji Derneği ile Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği, ekmekteki tuz oranının düşürülmesi için Sanayi ve Ticaret Bakanlığına başvurdu. Sağlık Bakanlığı da yeni eylem planında tuz kullanımını azaltmak için aşırı tuzlu yiyeceklerin üzerine uyarıcı kırmızı etiket konulacağını  açıkladı. 1-7 Şubat 2010 tarihlerindeki  “Dünya tuza dikkat haftası”nda bu  yıl , tuzun hipertansiyon dışında neden olabileceği osteoporoz, mide kanseri, obezite, inme, kalp hastalıkları ve böbrek hastalıklarına  dikkat çekilmeye çalışıldı. 

Toplum sağlığı için tuzu azaltma girişimi, uzun soluklu bir yolculuktur. Mutlaka ulusal eylem planı hazırlanmalı, kamuoyu tuz ve zararları konusunda bilgilendirilmeli, öncelikle hazır  gıdalardaki tuz oranının tedricen azaltılması için gıda sanayii ile işbirliği yapılmalı, hazır gıdaların etiketlerine günlük tuz ihtiyacının ne kadarını içerdiği mutlaka eklenmelidir. Tuz kısıtlamasına çocukluk döneminde , hatta bebeklikte başlanması ileriki yıllarda gelişecek hastalıkları önleyecektir.

Tuzu birdenbire kesmek çok zor. Tedricen azaltılırsa  birkaç hafta içinde tat duyusu  buna alışır. Herkesin diyetindeki tuzu mümkün olduğunca azaltması hem kendisine, hem ülkesine karşı olan sorumluluğudur. Bu nedenle de : 

Yemeğinizi pişirirken tuz eklemeyin.

  • Restoranda  yemeğinizin tuzsuz hazırlanmasını isteyin. Kahvenizi  nasıl sade isteyebiliyorsanız, yemeğinizi de tuzsuz isteyin.
  •  Masadan tuzluğu kaldırın. Lezzet için  nane, maydanoz, dereotu, çeşitli baharatlar, kırmızı toz biber kullanın
  •  Limon ve sirke genelde tuzu pek aratmaz.
  • Sucuk, pastırma, salamın tuz içeriği normal ete göre çok fazla , mümkün olduğunca yemeyin. 
  • Ketçap, mayonez, hardal, soya sosu gibi hazır sos ve bazı baharatların tuzlu olduğu bilin. Hazır sos almayın, kendi sosununu kendiniz yapın.
  • Market alışverişlerinizde alacağınız ürünün içeriğine bakmayı alışkanlık haline getirin. Çünkü tuz tadı olmayan pekçok gıda aslında  tuz deposu.
  • Etiketteki değerin tuz mu, sodyum mu olduğuna dikkat edin. Verilen sodyum değeri ise bunu 2.5 ile çarparak tuz değerini bulabilirsiniz.
  • Aynı üründe farklı markaların tuz içerikleri birbirinden çok farklı olabiliyor. Hepsini kontrol edip  aynı gıdanın  az tuzlu olan tercih edin.
  • Sebze ve meyvelerin tuz içeriği düşük olduğundan özellikle tercih edin.   
  • Atıştırma için cips, kuruyemiş yerine meyve yiyin


Hergün biraz daha az tuz almaya özen gösterin.
 

Referanslar

1.    World Health Organization. Reducing salt intake in populations: Report of a WHO forum and technical meeting. Geneva, Switzerland: World Health Organization; 2007 [cited 24 February 2009] http://www.who.int/dietphysicalactivity/publications/en
2.    Centers for Disease Control and Prevention. Application of lower sodium intake recommendations to adults—United States,1999–2006. MMWR. 2009;58(11):281–283
3.    FJ He and GA MacGregor; A comprehensive review on salt and health and current experience of worldwide salt reduction programmes. Journal of Human Hypertension (2008), 1–22. doi:10.1038/jhh.2008,144
4.    Strazzullo P, D’Elia L, Ngianga-Bakwin K; Cappuccio FP. Salt intake, stroke and cardiovascular disease: meta-analysis of prospective studies. BMJ 2009;339:b4567 doi:10.1136/bmj.b4567
5.    Wang XO, Terry PD, Yan Hong. Review of salt consumption and stomach cancer risk: Epidemiological and biological evidence. World J Gastroenterol 2009 May 14;15(18):2204-2213
6.    Bibbins-Domingo K, Chertow G M, Coxson P G, Moran A et al  Projected Effect of Dietary Salt Reductions on Future Cardiovascular Disease. N Eng J Med  20 Jan 2010. (10.1056/NEJMoa0907355)
7.    Smith-Spangler CM, Juusola JL , Enns EA, Owens DK, Garber AM. Population Strategies to Decrease Sodium Intake and the Burden of Cardiovascular Disease A Cost-Effectiveness Analysis. Ann Inter Med March 2010 http://www.annals.org/content/early/2010/02/25/0003-4819-152-8-201004200-00212.full
8.    Akpolat T, Kadı R, Utaş C. Hypertension, Salt and Bread. Am J Kidney Disease 2009;53(6):1103
                                                                                                                                                                             

Prof.Dr.Sunay Sandıkçı
Amerikan Hastanesi
İç Hastalıkları Bölümü






                              

 

İlgili Sağlık Konuları