Stres insanın ortaya çıktığı ilk zamandan beri var olmasına rağmen özellikle son otuz yıl içinde evrensel bir ilgi odağı haline geldi. Bu ilginin nedeni de stresin insan sağlığı ve iş yaşamındaki performansını olumsuz yönde etkilemesi.
Bugün çalışma hayatındaki bireyler, başarılı olmanın yarattığı baskı ve gerilimin altında. Bu baskı ve gerilimler en üst düzey çalışandan en alt düzey çalışana kadar herkes için geçerli ve iş hayatının ayrılmaz bir parçası.
Stres vücutta bazı değişikliklerin oluşmasına neden olur;
- Stres kan basıncını artırır ve beslenmeden bağımsız olarak kandaki kolesterol düzeyini yükseltir. HDL (iyi huylu kolesterol) seviyesini düşürür.
- Östrojen üretimi azalır, düzensiz âdetler başlar.
- Kan şekerinin yükselmesine neden olur.
- Omurga, mide, sinir ve kardiovasküler sistemi, iç salgı bezlerini ve bağışıklığı etkiler. Bu da kalp atışı ve tansiyonu etkiler.
- Asit ve toksin salgısına neden olur. Mide asit salgısı artar. Vücudumuz stresle karşı karşıya kaldığında bedendeki vitamin ve mineralleri daha hızlı tüketmeye başlar.
Doğru bir beslenme, stresli zamanların üstesinden gelmemizde bize yardımcı olacaktır.
Günlük beslenmede vücudun ihtiyacı olan et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, tahıllar, taze sebze ve meyveler gibi besin öğelerine muhakkak yer verilmelidir. Aniden besin alımının azaltıldığı veya kesildiği diyet programları gerginliğe, sinirlilik haline, ileri aşamalarda da davranış bozukluklarına yol açabilir.
Sabahları beynin akaryakıtı yoktur. Bu yüzden yataktan kalkınca biraz sinirli ve dikkatsiz oluruz. Güne kahvaltıyla başlamak günümüzün verimli geçmesini sağlar.
Strese karşı dengeli beslenmenin yanında su tüketimine de dikkat edilmelidir. Her gün 2.5-3 litre su tüketilmelidir.
Antioksidan özelliği olan A, C, E vitaminleri ve çinko ile selenyum gibi mineralleri içeren besinler tercih edilmeli.
Sarmısak seratonin salgısını artırır.
Kepekli ekmek, pirinç ve makarnada bulunan glusidlerin sinir sistemine sakinleştirici etkisi vardır.