Normal Doğum mu? Sezeryan mı?

Anne ve baba adaylarını gebelik boyunca en çok düşündüren konuların başında doğum şeklinin nasıl olacağı gelmektedir.

Bu kararsızlık sürecini etkileyen en önemli faktörler aile çevresi, arkadaş çevresi, doktorun tutumu ve medyada çıkan haberlerdir.

Hemen her gebelikte başlangıçta yapılan kontrollerde bir özellik yoksa doğumun normal olarak yapılması planlanmalı, eğer gebelik sırasında veya son dakikalarda problem ortaya çıkarsa sezaryene dönülebilmelidir. Yani başlangıçta özel bir durum yoksa normal ya da sezaryen olacak diye şartlanılmamalıdır, çünkü doğum anında veya yaklaştıkça her şey değişebilir, oluşabilecek sıkıntılara göre kararlar da değişebilmektedir.

Normal doğumun en önemli avantajı normal ve fizyolojik olmasıdır. Doğum sonrasında anne birkaç saat içinde normal aktivitesine dönebilmekte, çok kısa sürede bebeğini emzirmeye başlayabilmektedir. Normal doğumu takiben hasta gebelik öncesi yaşantısına hemen dönebilmekte ve hastanede kalış süresi son derece kısa olmaktadır. Bebek açısından avantajı ise doğum esnasında sıkışan bebeğin akciğerlerinin soluk alıp vermeye daha hazırlıklı olmasıdır.

Normal doğumun anne açısından en önemli dezavantajı genital organların destek dokularında görülen gevşemeye bağlı olarak rahimde sarkma,idrar veya büyük abdestte  kaçırma olmasıdır .

İstatistiklere bakacak olursak tüm dünyada sezaryen oranlarında artış söz konusudur. Çünkü anne adaylarının önemli bir kısmı sezaryenle doğum yapmayı tercih ediyorlar.

Bu tercih de en önemli etken kişinin çevresindeki arkadaşlarının ya da yakınlarının yaşadığı olumlu ya da olumsuz tecrübelerdir. İsteğe bağlı sezaryen nedenleri arasında anne adayının doğumdan korkması, uzun süre sancı çekmek istememesi, normal doğum sırasında bebeğin risk altında kalacağı şüphesi, normal doğumun vücudunda kalıcı zararlar vereceği korkusu başta gelmektedir.

Sezaryenin en önemli avantajı bebek açsında riskleri en aza indirmesidir, fakat sezaryen bebeklerinde ciğerlerdeki suyun atılamamasına bağlı olarak geçici solunum sıkıntısı olabilmekte hatta yoğun bakıma girebilmektedir. Buna karşılık sezaryen normal doğuma göre daha problemlidir.

Genel anestezi riski çok düşük de olsa bulunmaktadır, bu risk epidural anestezi ile ortadan kaldırılabilir. Sezaryen sonrası 3–4 gün hastanede kalma, normal hayata dönmenin 5–6 günü bulması, ameliyat sonrası ağrıların daha fazla olması normal doğuma göre dezavantajdır. Ameliyat yerlerinin iltihaplanma olasılığı, geç yara iyileşmesi, uzun dönemde dikiş yerlerinde ve karın içinde ağrılar olabilmesi, karın içinde yapışıklıklar olabilmesi de sezaryenin risklerindendir.

 Sezaryen yapmayı gerektiren durumlar;

  •         Önceki doğumunu sezaryenle yapmış olmak
  •         Bebekte duruş bozukluğu olması ya da çok iri olması
  •         Annenin kalça yapısının doğum yapamayacak kadar dar olması
  •         Gebelik sırasında gelişen şiddetli tansiyon yükselmeleri
  •         Bebekte gelişme geriliğinin olması
  •         Anne adayında ıkınmayı engelleyecek göz bozuklukları, yüksek tansiyon, bel fıtığı, ortopedik problemlerin olması
  •         Anne adayının psikolojik ve zihinsel olarak normal doğumu tolere edemeyecek durumda olması
  •         Vajen daraltma ameliyatı geçirmiş olmak
  •         İkiz, üçüz gebelikler
  •         Plasentanın rahim ağzını kapattığı durumlar
  •         Vajinada bilinen bir mikrop veya hastalığın olması(herpes veya tümör gibi)
  •         İleri yaşlarda tüp bebek gibi büyük uğraşlar sonucu gebe kalınması

Sonuç olarak sezaryeni gerektiren bir problem yoksa normal doğum planlanmalıdır, ancak son anda bir problem çıkarsa sezaryene dönülebileceği önceden bilinmelidir. Hastaya her iki doğum şeklini avantaj ve dezavantajları anlatılarak karar hastaya bırakılmalıdır.

Op. Dr. Ayşe Gülçin Demirdöven

İlgili Sağlık Konuları