Metropol de Bozulan Ruh Sağlığına Reçete

Kimi para kazanmak, kimi de yaşamını daha iyi koşullarda sürdürebilmek hayaliyle büyükşehirlere geliyor.

Trafiğine, yeşil yoksunu kirli sokaklarına ve her türlü gürültüsüne aldırış etmeyen binlercesi, stres ve zorlukların hüküm sürdüğü büyük şehirlerde yaşamayı yeğliyor. Durum ise ciddi. Araştırmalar dünya nüfusunun üçte birinin büyük şehirlerde yaşadığını, bu oranın 2050 yılında ise dünya nüfusunun yüzde 70'ine yükseleceğini ön görüyor. Bu istatistikle harekete geçen akademisyenler yeni oluşan 'Nöro şehircilik' kavramıyla şimdi büyükşehirlerin kişinin sağlığını nasıl etkilediğini araştırıyor. Ortaya çıkan tablo ruh sağlığı açısından oldukça düşündürücü.

Günümüz kentlerinde görülen fiziksel büyüme, çarpık kentleşme ile kentsel doku ve doğal çevre giderek bozuluyor. İnsan yaşamında büyük öneme sahip olan yeşil alanlar ise her geçen gün yok oluyor, görsel kirlilik artıyor. Kentler sağlıksız bir biçimde büyürken doğal kaynaklar da hızla tükeniyor. Sonuç ise insanların aleyhine gelişiyor. Kentlerde yaşayan insanlarda ciddi sağlık sorunları baş gösteriyor. Öyle ki sağlıklı bir kent ve çevre oluşturulmaması sorunu güncel bir halk sağlığı sorunu olarak tanımlanıyor.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özlem Mestçioğlu Gökmoğol, sıkışık, kalabalık, sağlıksız, altyapısı eksik, beton yığınına dönüşen kentlerin artık nefes alınamaz hale geldiğine dikkat çekiyor. Tarihi ve kültürel dokusundan uzaklaşmış, kimliksiz bir haldeki kentlerde yaşayan kişilerin de yaşam kalitesinin oldukça düşük düzeylere indiğine vurgu yapan Gökmoğol, bu tür çarpık kentleşmenin yaşandığı metropollerde, işsizlik, madde bağımlılığı gibi suç işlenme sorunlarının hızla arttığını belirtiyor.

Kentlerde yaşayan kişilerin giderek kendilerini daha yalnızlaşmış hissettiğini, aidiyet duygusunun azalmasına bağlı depresyon ve strese bağlı diğer psikolojik sorunlarda da ciddi artışlar görüldüğünü ifade eden Yrd. Doç. Dr. Gökmoğol, kişinin sadece ruh sağlığının değil beden sağlığının da ciddi hasarlar aldığını kaydediyor; "Kentlerde yaşayan bireylerde, astım, kalp hastalıkları, kolesterol, lipit yüksekliği, diyabet, hipertansiyon, romatizma, kanser gibi kronik hastalıklarda gözlenebilir artışlar olması dikkat çekicidir. Bağışıklık sisteminin çökmesine bağlı olarak da kişiler daha sık hastalanmakta ve hastalık daha geç iyileşebilmektedir."

Yapacak Şey Çok, Vakit Yok


Metropollerde zamanın çok hızlı aktığını, kişilerin kendilerini hiçbir şeye yetişemiyormuş gibi hissettiklerini belirten Gökmoğol, insanların yapacak şeyin çok olması ama vaktinin olmamasından yakındığını söylüyor.

"İşler yoğundur, işten arta kalan zamanda trafik nedeniyle eve geç gidilir, evde onları bekleyen ailelere zaman ayırmak gerekir, yapılması gereken pek çok sorumluluk vardır ve kişilerin kendilerine, hobilerine ayıracak zamanları pek kalmaz. Sosyal etkinlikler lüks sınıfında yer alır çoğunlukla. Gerek zamansızlıktan, gerek maddi yetersizlikten sosyal etkinlikler yapılacaklar listesinde hep en arkalara atılır. Ancak sosyal alanı geriye atmak ruhsal dinginliğin ve iyilik halinin de sağlanmasını ne yazık ki engellemiş olur. Giderek ilişkiler, sosyal bağlar zayıflar. Benzer şekilde eve yorgun argın ve gergin gelindiğinde aile ilişkilerinde de sorunlar yaşanır."

Yrd. Doç. Dr. Özlem Mestçioğlu Gökmoğol, metropol yaşantısında hırsın, rekabetin oldukça sert yaşandığının altını çiziyor. Yükselmek, başarılı olmak, performans göstermek, sürekli bir yaşam kavgası içinde bulunmanın mücadelesinde olan kişilerde bu performansın bir süre sonra kişilerde yorgunluk- bezginlik ve tükenmişlik duygularına neden olduğunu kaydediyor. Gökmoğol bireysel yaşama dikkat çekiyor.

"Metropol ortamında bireysel davranışlar çok daha yaygındır, oturduğunuz apartmandaki komşularınızı yolda görseniz tanımayabilirsiniz. Bazen hiç kimseyle konuşmadan evinize girip çıkabilirsiniz. Sosyal destek sistemlerinin giderek azalması sağlığın sosyal iyilik bacağının çökmesi sonucunu doğuracaktır."

Stres Ruh Hastalıklarının Tetikleyicisi

Üsküdar Üniversitesi Nöropsikiyatri Sağlık, Uygulama ve Araştırma Merkezi Klinik Uzman Psikoloğu Bihter İyidir, stresin ruh sağlığı hastalıklarını tetikleyen en önemli etkenlerin başında geldiğine vurgu yapıyor.

"Şehir yaşamı kırsal bölgelere kıyasla çok daha fazla strese sebep olan unsur içerir. Kalabalık, gürültü, gün ışığından yeterince faydalanmaya imkân vermeyen mekanlar, trafik yoğunluğu, zaman baskısı, sosyal ilişkilerin daha gevşek olması ve beraberinde yalnızlaşmayı getirmesi, yaşamın daha pahalı olması gibi özellikleri dolayısıyla şehir yaşamı stresi içinde barındırmaktadır."

Pek çok araştırmanın ruh sağlığı problemlerinin şehir yaşamıyla ilişkili olduğunu ortaya koyduğunu ifade eden Uzm. Psk. İyidir, anksiyete, öfke kontrol güçlükleri, duygu durum bozuklukları gibi psikolojik rahatsızlıkların şehirde yaşayan kişilerde çok daha fazla görüldüğünü belirtiyor.

İyidir, son zamanlarda yapılan spesifik beyin araştırmalarında, şehirde yaşayan kişilerin belirli beyin bölgelerinin aktivitelerinde kırsalda yaşayanlara göre farklılıklar ortaya koyduğunu ifade ediyor.

"Şehirde yaşayanlarda anksiyete ve korku gibi duyguları düzenleyen beyin bölgesi olan amigdalada yüksek aktivasyon görülmektedir. Amigdalanın aktivasyonu stres ve tehdit gibi durumlarda arttığı için bu veri şehirde yaşayanların strese daha duyarlı hale geldiğine, bir anlamda her an stres altındaymışçasına uyarılmış olduklarına işaret etmektedir."

Ruh sağlığı hastalıklarının maliyetinin tedavi maliyetleri ile sınırlı olmayıp işgücü kaybı açısından da büyük önem arz ettiğinin altını çizen İyidir, pek çok ülkenin bu etkileri en aza indirgemek için kent yaşamında düzenlemelere gittiğini hatırlatıyor.

Doğada Olmak Ruh Sağlığına İyi Geliyor


" Şehirlerin düzenlenmesinde park ve bahçelere yer verilmesi, ağaçlandırmanın artırılması, bisiklet ve yürüyüş yollarının yaygınlaştırılması gibi bireylerin ruh sağlığını da gözeten düzenlemelere gidilmektedir. Mimaride de ışıklandırma, tavan yüksekliği, renklerin kullanımı gibi alanlarda ruh sağlığı profesyonelleri ile birlikte yapılan çalışmalar kent yaşamının olumsuz etkilerini en aza indirgemeyi amaçlamaktadır. Doğayla iç içe olmanın ruh sağlığı üzerinde pek çok olumlu etkisi vardır. Yapılan araştırmalar doğada daha fazla vakit geçiren ve düzenli egzersiz yapan kişilerin benlik saygılarında artış ve anksiyete, gerilim ve depresyon düzeylerinde azalma olduğunu ortaya koymaktadır."

Klinik Uzman Psikolog Bihter İyidir son olarak şu önerilerde bulunuyor:

"Şehir yaşamının yoğunluğuna ve güçlüklerine rağmen zaman yönetimi konusunda kendini geliştirmek, kişisel ilgilerine zaman ayırmak, daha fazla doğada zaman geçirmek, ulaşım için yürüyüş ya da bisiklet kullanmak, düzenli spor yapmak ve gerektiğinde bir ruh sağlığı uzmanından destek almak yaşam kalitesini yükseltecek ve ruhsal iyilik halini artıracaktır."
 

İlgili Sağlık Konuları