Kronik Hastalar Oruç Tutarken İlaç Planlamasını Hekimine Yaptırmalı

Dr. Akif Emre Eker kronik hastalığı bulunanların ramazanda dikkatli olması, sağlığın korunması için aile hekimine danışılması gerektiğini söyledi.

YEŞİM SERT KARAASLAN - Hipertansiyon, diyabet, obezite, astım, KOAH gibi hastalıklar ile kalp-damar rahatsızlıkları bulunanların tedavisinin sekteye uğramaması için, oruç döneminde ilaçların zamanlamasının aile hekimlerince yapılması tavsiye ediliyor.

Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) 2. Başkanı Dr. Akif Emre Eker, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kronik hastalığı bulunanların ramazanda dikkatli olması, sağlığın korunması için aile hekimine danışılması gerektiğini söyledi.

Eker, yaşlı nüfusun artmasıyla birlikte Türkiye'de de birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi hipertansiyon, diyabet, obezite, astım, KOAH gibi solunum yolu hastalıkları ile kalp-damar rahatsızlıkları gibi kronik hastalıkların görülme sıklığının arttığını anlattı. Ramazan ayı süresince sıcak havalarda uzun süre ısı artışına, açlığa ve susuzluğa maruz kalan kronik hastaların, ani sağlık sorunlarıyla karşılaşabileceğine dikkati çeken Eker, ilaç kullanımının planlanması için aile hekimlerinden danışmanlık alınmasını önerdiklerini ifade etti.

"Kronik hastalığı olanlarda beslenme çok önemlidir"

Düzenli ve sağlıklı beslenmenin kronik hastalığı bulunanlar için önemli olduğunun altını çizen Eker, şunları kaydetti:

"Diyabet hastaları için bu dönemde oruç tutmak konusunda karar verebilmek için öncelikle bu kişinin değerlendirilmesinin aile hekimlerince iyi yapılması gerekmektedir. Genel bir karar almak, bu tip hastalar için riskli olabilir. Kişiye özel kararlar kişinin durumuna, kullandığı ilaçlara, taşıdığı risk faktörlerine göre verilmelidir. Oruç tutan bir şeker hastasının gün içerisinde çok uzun süreli yaşadığı açlığın ardından iftar ve sahurda yediği yemeklerle vücuduna fazla miktarda şeker girer. Bunun da beraberinde kandaki şeker düzeyinin normalin çok üstüne çıkmasına neden olabilir.

Tokluk kan şekerinin bu kadar yüksek olması kalp hastalıkları riskini artırır. Şeker hastalarının kanında çok miktarda bulunan şekerin damar sertliğine neden olması kalbe giden kan miktarını azaltır. Bu da beraberinde göğüs ağrısı ve kalp krizine neden olabilir. Şeker hastalığı olanlar, bu tür sağlık problemleri yaşamamak için ilaçlarının programı, iftar ve sahurda alınacak şekilde aile hekimince düzenlemelidir. Bu hastalar, iftar ve sahur arasında az ama sık yeme ilkesine dikkat etmeliler.

Yiyecek seçiminde, kan şekerini yükseltme potansiyeli yüksek basit karbonhidratlardan kaçınılmalı, bunun yerine proteinden zengin besinler, sebze ve meyve çeşitlerinin bulunduğu kahvaltı tarzı beslenme tercih edilmeli. Zeytinyağlı yemekler tüketilmeli. Protein içeren besinler, midede daha uzun süre kaldığından, uzun süreli tokluk sağlama açısından yaralıdır. İftardan sonra 2-3 litre kadar su içilmeli. Ani ve hızlı yemek yemekten kaçınılmalı. Sütlü tatlılar veya meyve tatlıları tercih edilmeli."

"Kan basıncı kontrol altında olanların oruç tutmasında sakınca olmayabilir"

Eker, kan basıncı kontrol altında bulunan ve günde bir iki ilaçla bunu sağlayan kişilerin aile hekimine danışarak oruç tutmalarında bir sakınca olmadığını dile getirerek, "Ancak ilaçlarını düzenli kullanmasına rağmen ve kan basıncı yüksek olanların ve eşlik eden başka risk faktörleri taşıyanların da oruç tutması mevsim itibariyle sakıncalı olabilir" uyarısında bulundu.

Tansiyondaki ani yükselme ve düşmenin tehlikeli olduğunun altını çizen Eker, "Yüksek tansiyon hastaları, oruç tutmadan önce mevcut durumunu ortaya koymak amacıyla gerekli tetkikleri mutlaka yaptırmalı" diye konuştu.

Yüksek tansiyon hastalarının, besinlerini iftardan sahura kadar 3-4 bölümde tüketmesi gerektiğini anlatan Eker, şöyle devam etti: "İftarda çok fazla yiyeceği tüketmek sakıncalıdır. Öncelikle bir miktar diyetlerine uygun gıdayı tüketip 15-20 dakika sonra bir kısmını daha tüketmeleri önemli. Bir anda çok fazla miktarda sıvı tüketilmemeli, sofralarından tuz kaldırılmalı ve salamura gıdalardan, hazır ve dondurulmuş gıdalardan, kızartma ve ağır yağlı yiyeceklerden ve ağır hamur işlerinden kesinlikle uzak durulmalı."

"Böbrek hastaları iftarla sahur arasında su tüketimini ihmal etmemeli"

Eker, Ramazan ayında hava sıcaklığının fazla olması nedeniyle terleme ve uzun süre susuzluğun, böbrek hastalarında ve kalp damar hastalığı olanlarda istenmeyen durumların ortaya çıkmasına yol açabileceğini söyledi.

Böbrek hastalarının sık sık su içmesi gerektiğini hatırlatan Eker, "İftarla sahur arasındaki geçen sürede böbrek hastaları bu süreyi yeteri kadar iyi değerlendiremezler ve yeteri kadar sıvı alamazlar. Bu da ramazan sonrasında ciddi yetmezlik tablolarına sebep olabilmektedir. Bu nedenle oruç tutulduğunda mutlaka iftarla sahur arasında 2-3 litre sıvı aralıklı olarak tüketilmelidir." - Ankara

İlgili Sağlık Konuları