Kolesterol aslında vücudun fomksiyonlarını yerine getirmesinde gereklidir. İyi kolesterol, yüksek yoğunluklu proteinler (HDL) tarafından vücutta taşınırlar ve atardamar sisteminizde bir spatula gibi görev görür. Yoğun ve güçlü bir şekilde gelerek fazladan alçıları alıp götürmek için saldırır.
Düşük yoğunluklu lipoproteinler (LDL) tarafından taşınan kötü kolesterol büyük ve şişkindir, sabit değildir ve damarların duvarlarına çarptığında parçalanmaya ve kolesterol parçacıkları saçmaya eğilimlidirler.
LDL seviyeniz yüksekse (kalıtımsal olarak veya beslenme şeklinizden dolayı) ve damarlarınızın iç yüzeylerine zarar veriyorsanız vücudunuz alçılara kapılıp gider. İyileşme çabası içinde, hasarı kötü kolesterolle iyileştirmeye çalışır ve duvardaki bir deliğe atılan alçı gibi kötü kolesterolü fırlatır.
Ve bu daha sadece başlangıç çünkü vücudunuz bu sefer de akyuvarları bozulmuş kolesterolü düzeltmesini söylemek için bağışıklık sistemini harekete geçirir. Onlar da sırayla normalde düşman mikroplara saldırdıkları bazı zehirli içeriklerini saçarlar ve genel enflamasyona neden olurlar.
Enflamasyon, köpük hücreleri denilen duvarlarda küçük baloncuklar büyüklüğünde boşluklar oluşturur. Bu da trombositlerin veya plasterin büyüklüğünün artmasına neden olabilir. Bu da damar yüzeyini sertleştirir ve daha çok enflamasyonu tetikler. Böylece duvarda çukur ve tümseklerin oluşmasına neden olur.
Bu büyük köpük hücreleri o kadar açgözlü hale gelirler ki kanın sağladığı besinler yetmez ve böylece bazıları kan eksikliğinden ölür. Öldükleri sırada sinirli hale gelirler. Saçınızı taradığınzda saçınızın elektriklenmesi gibi onların da elektrik yükü vardır. Bu yük kalabalıkra yürümeye çalışır gibi sırayla yapışkan kan trombositlerine saldırır. Bu trombositler de damarlarınızda, kalp krizine yol açabilecek pıhtılara neden olabilir.
Dr. Mehmet Öz