Kilo Vermek İçin Ne Yapmalı?

Kilo vermek için diyetin içeriği ne olursa olsun kalori azaltımı önemlidir.

Kilo vermek için her zaman farklı diyet önerileri ileri sürülüyor. Protein oranı yüksek veya yağ oranı çok düşük ya da karbonhidratı tamamen azaltılmış diyet önerileri var. Bir dönem tamamen protein ağırlıklı diyetler yaygınlaşmıştı. Atkins diyeti olarak bilinen bu diyet biçimi artık terk edildi. Fakat soru halen geçerli; acaba diyetteki protein, yağ ve karbonhidrat oranı ne kadar önemli? Bu konuda, Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’den Frank Sacks ve arkadaşlarının yaptığı çalışma, saygın tıp dergisi New England Journal of Medicine’da geçtiğimiz aylarda yayımlandı. (Comparison of Weight-Loss Diets with Different Compositions of Fat, Protein, and Carbohydrates, N Engl J Med 2009;360:859-73.)

Çalışmaya göre 811 aşırı kilolu erişkin insan, randomize olarak protein, yağ ve karbonhidrat oranlarına göre dört farklı diyet grubuna ayrılarak iki yıl boyunca izlendi. Birinci grupta protein, yağ ve karbonhidrat oranları sırasıyla yüzde 20, yüzde 15 ve yüzde 65, ikinci grupta yüzde 20, yüzde 25 ve yüzde 55; üçüncü grupta yüzde 40, yüzde15 ve yüzde 4; dördüncü grupta ise yüzde 40, yüzde 25 ve yüzde 35 şeklindeydi. Diyetlerin tümünün benzer besin kaynaklarından oluşması ve kardiyovasküler sağlık parametrelerine uyulması da gözetilerek, katılımcılara iki yıl boyunca bireysel ve grup danışmanlığı da sağlandı. Çalışmanın temel başarı ölçütü iki yıl sonunda değişen vücut ağırlığı olarak belirlendi.

Çalışmanın altıncı ayında, her bir diyetteki katılımcının ortalama 6 kilo kaybettiği görüldü. Bu kilo kayıplarının, kişilerin başlangıçtaki kilolarının yüzde 7’si kadar olduğu gözlendi. Ancak 12. aydan sonra yeniden kilo almaya başladılar. İki yıl sonunda tüm gruplardaki kilo kaybının yakın değerlerde olduğu saptandı. Aralarında istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık bulunamadı. Çalışmayı tamamlayanların yüzde 80’inde ortalama kilo kaybının 4, çalışmaya katılanların yüzde 15’inde kilo kaybının başlangıçtaki vücut ağırlıklarının yüzde 10’u kadar olduğu saptandı. Tüm gruplarda açlık ve doygunluk hissinin benzer düzeyde olduğu gözlendi. Araştırma sürecinde kilo verebilenler çalışmayı sürdürebildiler. Tüm diyetlerin lipid düzeylerine ve insülin düzeylerine olumlu etkilerinin olduğu saptandı. Sonuç: İki yıllık takip sonucunda diyetin içeriği ne olursa olsun kalori azaltımı önemlidir.

Araştırma sonuçlarını yorumlayan Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Önder Ergönül, bu tür araştırmalarda doğru sonuçlar elde edebilmek için dikkat edilmesi gereken önemli bazı püf noktalarının altını çiziyor. Doç. Dr. Ergönül, bunların içinde en önemlisinin, katılımcıların vücut hareketliliği ve egzersiz kontrolü olduğunu belirterek, yorumlarını şöyle aktarıyor: “Gruplar arasında dengeli bir dağılım olması gerekir. Bu çalışmada araştırmacılar, katılımcıların egzersiz ve spor durumlarını anket yoluyla takip etmişler ki bu; iki yıllık bir takip süresi için makul bir kontrol yöntemidir. Bir başka sorun, yeterli motivasyonu olmayanların çalışmadan çıkmalarıdır. Genellikle kilo veremeyenler çalışmadan ayrılırlar. Çünkü böyle bir durum, çalışma grupları arasında dengesizlik yaratır ve doğru olmayan sonuçlar elde edilmesine yol açar. Araştırmacılar bu sorunların farkındalar ve bu sorunları kontrol edebilmek için özen göstermişler. Sonuç olarak, ulaştıkları bilgi bizler için önemli. Çok ilginç ve yeni bir bulgu olmamakla birlikte, genel bir kanıyı destekler niteliktedir. İki yıllık süre içinde yapılan diyetin içeriği değil, alınan kalori miktarı önemlidir.”

Herkese Sağlık Dergisi

İlgili Sağlık Konuları