Prof. Dr. Tüysüz, KKTC'de düzenlenen ve ''engelli çocuklar'' temalı 47. Türk Pediatri Kongresi'nde sunduğu bildiride, Türkiye genelinde yaklaşık 7,5 milyon engelli vatandaş bulunduğunu, bunların 3,5 milyonunun çocuk yaşta olduğunu belirtti.
Engelli çocuklarda en çok rastlanan sorunların arasında Down Sendromunun bulunduğunu ifade eden Tüysüz, Down Sendromunun, kişinin tüm yaşamını etkileyen kromozal bir rahatsızlık olduğunu söyledi.
Türkiye'de ortalama her canlı 700 doğumdan birinde Down Sendromu sorununa rastlandığını, bunun da her yıl 2000 çocuğun Down Sendromlu olarak doğması anlamına geldiğini anlatan Tüysüz, şu bilgileri verdi:
'Her insanda 23 çift olmak üzere toplam 46 kromozom vardır, Down Sendromlu hastalarda ise 21. kromozom çift değil, 3 adet olarak bulunur. Down Sendromlu çocuk sahibi olma olasılığı konusunda annenin yaşı da etkili oluyor. 35 yaş üstünde gebe kalanlara kromozom sayımı için amniyosentez öneriliyor. 30 yaşına kadar gebe kalanlarda Down Sendromlu bebek doğurma olasılığı binde bir iken, 35 yaş üzerinde bu oran 250'de bire yükseliyor. Zira yaş ilerledikçe Down Sendromlu çocuk sahibi olma olasılığı artıyor. Down Sendromu zihinsel bir sorun. İlaçla tedavisi mümkün değil ama eğitimle var olan kapasite en iyi seviyede tutulabiliyor.
Prof. Dr. Tüysüz, Down Sendromlu bir bebeğin, doğar doğmaz kendini ele verdiğini; çekik gözler, basık burun kökü, yuvarlak yüz ile tamamlanan bir ifadeye sahip olarak doğduklarını anlatarak, erken tanının Down Sendromunda da çok önemli olduğunu söyledi.
Down Sendromlu çocukların teşhis ve eğitiminin önemine dikkati çeken Tüysüz, ''Down Sendromlu çocuklarda doğuştan delik kalp sorunu diğer çocuklara göre 40 kat daha fazla görülüyor, tiroid bozukluklarına yine sağlıklı yaşıtlarına göre çok daha fazla rastlanıyor. Down Sendromlu çocuklarda erken başlayan tedavi, özel eğitim ve fizyoterapi çok önemli. Zira özel eğitimde geç kalınırsa çocuğun oturması ve yürümesi çok geç kalabiliyor. Hasta çocuğun kasları kuvvetlendirilmeli'' diye konuştu.