Her 10 Kişiden Birinde Kronik Uykusuzluk Var"

Türk Uyku Tıbbı Derneği (TUTD) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Fuat Özgen, toplumun yüzde 10'unda kronik, ileri derecede uykusuzluk bulunduğunu bildirdi.

Türk Uyku Tıbbı Derneği (TUTD) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Fuat Özgen, toplumun yüzde 10'unda kronik, ileri derecede uykusuzluk bulunduğunu bildirdi.

TUTD tarafından düzenlenen 17. Uyku Tıbbı Kongresi ile 4. Ulusal Uyku Tıbbı Teknisyenliği Kongresi ve 7. Uyku Tıbbı Teknisyenliği Sertifikasyon Kursu, Antalya'nın Belek Turizm Bölgesindeki bir otelde gerçekleştirildi.

Kongrede düzenlenen basın toplantısında konuşan TUTD Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Fuat Özgen, uykusuzluğun (insomnia) modern çağın büyük sağlık sıkıntılarından biri olduğunu, her iki insandan birinin hayatının bir döneminde uykusuzluk problemi çektiğini ve bu rahatsızlığın önümüzdeki yıllarda bir halk sağlığı sorunu haline döneceğini söyledi. Özgen, "Yapılan çalışmalar gösteriyor ki kronik, ileri derecede insan hayatını etkileyen uykusuzluğun oranı yüzde 10. Yani her 10 kişiden birinde kronik uykusuzluk var. Bu, çok büyük bir rakam." diye konuştu.

Uykusuzluğun temeline inildiğinde insanoğlunun, "Bu kısacık ömrümüzde neden uyuyoruz?" sorusunu sürekli yinelediğini dile getiren Özgen, "Dinlenmek, yenilenmek, tamir edilmek ve en önemlisi de ölmemek için uyuyoruz. Çünkü total uyku yoksunluğunun önüne geçilmezse ölümler ortaya çıkabiliyor." dedi.

Sağlıklı bir yaşam için iyi bir uykunun önemine vurgu yapan Özgen, "Biliyoruz ki az uyuyanlar az yaşıyorlar ve sağlık sorunlarına daha çok açıklar. Bu, gün geçtikçe de artıyor. Uyku sadece dinlenme değil, aynı zamanda bir yenilenme. Uykuda cildimiz de yenileniyor, beynimiz de yenileniyor, kalbimiz de yenileniyor, karaciğerimiz de yenileniyor. Uyku süresi kısaldıkça birçok hastalığa açık hale geliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Kadınlarda kaygı bozukluğu uykusuzluğu tetikliyor

Ders çalışmak, çocuk ve hasta bakımı gibi durumların uykusuzluğu kronik hale getirebildiğini anlatan Özgen, şöyle dedi:

"Uyku çağırdıkça kaçan bir şeydir. Ülkemizde yanlış bilinen bir şey vardır, 'Yataktan çıkma uykun kaçar' diye. Halbuki uyumadan yatakta dönüp dururken insanoğlu düşünür. Düşündüğün zaman da aklına hayırlı bir şey gelmez. Anksiyete gelir. Hanımlarda daha çoktur uykusuzluk. 50-60 yaşındaki kadınlara sorduğumuzda 'Neden uyuyamıyorsun?' diye, 'Düşünüyorum' diyor. 'Peki ne geliyor aklına?', 'Hocam işte kaynanam bana ters bakmıştı.', 'Peki kaynanan ne durumda?', 'Öldü.', 'Ne zaman öldü?', '20 yıl önce öldü.', 'Peki kaynananla neden uğraşıyorsun?', 'Hocam elimde değil'. Bu süreç hepimiz için geçerli. Kadınlar daha ayrıntılı düşünür. Bu nedenle kadınlarda daha fazla görülür uykusuzluk. Yatakta geçen süre anksiyeteyi artırdıkça, sıkıntı arttıkça uyku açılıyor, uyku açıldıkça sıkıntı artıyor. Bu bir kısır döngü. Sonra dikkat bozukluğundan depresyona bir sürü şey çıkıyor ortaya. Bu da iş verimliliğini, yaşam kalitesini etkiliyor."

Gündüz uykusunun hiçbir zaman gece uykusunun yerini tutmadığını da ifade eden Özgen, sağlıklı bir uykunun ancak gece olduğunu vurguladı. Özgen, uyku süresinin herkes için değiştiğini belirterek, "Uyunmadığı ve ertesi güne hazır olunmadığı hal, uykusuzluk demektir. Bunun için en önemli şey uyku hijyeni. Sabah vaktinde kalkılacak, uykunuz geldiğinde uyunacak. Eğer atalarımızın sözünü tutarsak, güneşi üstümüze doğdurtmamak lazım. Sanıldığının aksine aynı saatte yatmak değil, aynı saatte kalkmak önemlidir." ifadesini kullandı.

Stres ve alkolün uyku kalitesini bozduğunu vurgulayan Özgen, alkol kullanımının derin ve rem uyku bölümlerini baskılayarak daha yüzeysel bir uykuya neden olduğunu söyledi.

Yaşamın 3'te 1'i uykuda geçiyor

TUTD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Aksu da erişkin sağlıklı bir kişinin yaşamının 3'te 1'inin uykuyla geçtiğini bildirdi.

Uyku sırasında beynin, bedenin ve diğer organların farklı organize olduğunu ve tekrar yapılandığını, uyaranlara değişik yanıt verdiğini anlatan Aksu, uyanıklıkta yapılamayan bazı işlevlerin uyku sırasında yapıldığını, dolayısıyla uykunun sağlık için elzem bir yaşam dönemi olduğunu dile getirdi.

Endüstri toplumunda "Daha az uyuyun, onun yerine daha çok eğlenin, daha çok çalışın, daha çok tüketin" denildiğini belirten Aksu, az uykunun da bazı sağlık sorunları olarak geri döndüğünü söyledi.

Uykusuzluk sorununun mesleklerle yapılan işle sıkı bir bağının bulunduğunu ifade eden Aksu, madencilerin, sağlık sektöründe çalışanların ve vardiyalı diğer iş kollarında çalışanların irdelenmesi gerektiğini bildirdi. Aksu, "Bizim uyku uyanıklık ritmimizi belirleyen en önemli faktör güneş ışığıdır. Kendinizi güneş ışığından mahrum bırakırsanız uyku, uyanıklık düzeyiniz darmadağın olur. Madenciler gibi sürekli karanlık ortamlarda çalışması gereken kişilerde ciddi uyku sorunları ortaya çıkıyor." açıklamasında bulundu.

Uyku sorunları obeziteye bağlı bir eğilim oluşturuyor

Uykunun temel fonksiyonunun enerji dengesini sağlamak olduğunu belirten Prof. Dr. Murat Aksu, uyku sorunlarının obeziteye bir eğilim oluşturduğunu dile getirdi. Aksu, "Obezite aslında uyku sorunlarının bir nedeni değil, uyku sorunları aslında obezitenin önemli bir nedenidir. Siz uyku sorununuzu çözemezseniz obeziteyi de çözemezsiniz. Burada önemli bir kavram karmaşası yaşıyoruz. Kişi şişman olduğu için uyku sorunu var değil, aslında kişide uyku sorunu olduğu için kilo almaya eğilim oluyor. Ama kilo aldıkça uyku sorunu ağırlaşıyor, uyku sorunu ağırlaştıkça da kilo alma eğilimi artıyor. Bu döngüyü bir yerden kırmak gerekiyor." diye konuştu.

Dernek olarak önceki yıllarda Türkiye'nin uyku haritasının çıkarıldığını anımsatan Aksu, uyku süresi açısından yaş grupları arasında farklılıklar bulunduğunu, fakat bölgesel değişiklikler olmadığını söyledi.