Katkı Maddesi Nedir?
Hazırlanan yiyeceklerin uzun süre dayanması için sağlık kuruluşları tarafından belirlenen miktarlar da kullanılan kimyasal maddelerdir. Katkı maddeleri besinsel ve kozmetik 2 ye ayrılır;
Besinsel Katkılar:
- Bunlar yiyeceklerin besin ve vitaminlerini değerlerini arttırmak için kullanılan kimyasallardır.
- Kozmetik Katkılar ise besinlerin görünüşünü, rengini ve tadını değiştirmek için kullanılmaktalar.
Tüm besinlerin üzerine tüketicilerin rahatlıkla okuyabilecek şekilde açıklayıcı bilgilerin yazılması zorunludur. Yapılan araştırmalara göre 1800-2000 belki de daha fazla katkı maddesin bulunduğu söyleniyor.
Hazır Gıdalarda Kullanılan Kimyasallar Nelerdir?
1. Xanthan Gum:
Soslarda, süt ürünlerinde, kremada, içeceklerde, dondurmada ve pek çok üründe stabilizatör, emülgatör ve kıvam arttırıcı kullanılan katkı maddesi, birçok yiyecekte hoş ve tatlı bir his oluşturur. Bu katkı maddesinin bilinen herhangi bir yan etkisi bulunmuyor.
2. Mono ve Digliseridler:
Bu maddeler emulsifiye olarak biliniyor. Mono ve digliseridler çok geniş yelpazedeki ürünlerde kullanılıyor. Pastacılık ürünleri, yerfıstığı yağı, margarin, krem şanti, puding ve dondurma gibi ürünler bunlardan bazılarıdır.
3. Soya Yağı:
Soya fasülyeleri, soya yağı çıkarmak için eziliyor ve solventlerle karıştırılıyor. Bol yağda kızartmak için kullanılan soya yağı, ayrıca kraker, kurabiye, margarin, hamur işleri ve çorbalarda anahtar malzemedir. Bazı içeriklerde soya yağı olarak etiketlenirken, bazıları ise bitkisel yağ olarak tanımlar.
Soya yağı, çeşitli doymamış yağ asitleri içerir. Maalesef, doymamış yağlar uzun raf ömrüne sahip değildir. Hidrojenasyon ya da yüksek basınç altında soyayağının içine hidrojen gazı sıkıştırılarak istenmeyen bu özellik ortadan kaldırılıyor.
4. Niasin:
Birçok gerekli vitamin, mineraller ile A, C ve K vitaminleri içeren brokoliyi fast-food menülerinde bulamazsınız. Taze sebze ve meyvelerin yerine işlenmiş gıdalar vardır. Buğday unu, fast-food yiyeceklerde kullanılan en yaygın işlenmiş gıdadır. Buğday unu, susamlı, susamsız, özel şekilli ekmek yapımında kullanılıyor. Ekmek ürünlerinde bulunan buğday unu, çeşitli vitaminler, mineraller, folik asit, demir ve riboflavin içeriyor. Fakat en yaygın kullanılan katkı maddesi niasin ya da B3 vitaminidir. Niasin, suda çözünebilen ve vücuttan idrar yoluyla atılır. Günlük niasin alımı için ekmek yemek zorunda değilsiniz. Süt ürünleri, balık, yağsız et, yer fıstığı ve yumurta da bol miktarda niasin bulunuyor.
5. Monosodyum Glutamat:
Namını Asya mutfağında kazanan monosodyum glutamat (MSG), birçok fast-food restoranı tarafından kullanılıyor. Monosodyum glutamat glutamik asidin bir tuzudur. Glutamik asit proteinleri oluşturan 20 amino asitten birisidir. Besinsel açıdan bakıldığında elzem olmayan bir amino asittir, yani vücudumuzda sentezlenebilir.
MSG’nin güvenirliliği yıllardır bir soru işaretidir. 1959 yılında, Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi, MSG’yi güvenilir madde olarak sınıflandırdı. Sonra, 1980′li yıllarda araştırmacılar, glutamat ailesindeki kimyasalların beyin dokularına hasar verip vermediğini merak etmeye başladılar. Bu konudaki çalışmalar, sinir sisteminin normal fonsiyonunda glutamatın rolünü ortaya çıkardı. Aç karnına fazla miktarda MSG yiyenlerde ve astımlı hastalarda kısa süreli yan etkiler görüldü.
6. Tuz:
Sodyum klorür ya da tuz, fast-food menülerinde her zaman bulunuyor. İlk sırada olmamasına rağmen tatlı yiyeceklerde bile tuz var. Fast-food zincirleri, yemeklerini daha lezzetli yapmak için tuz kullanıyor. Biberle beraber mevsim hamburgerlerinde eşleşen tuz, ekmekte, et ürünlerinde ve peynirde kullanılan başlıca katkı maddesidir. Bazı firmaların menülerinde 1,15 gram tuz bulunuyor.
Birçok sağlık uzmanı çok fazla tuz yenmemesi gerektiği konusunda halkı uyarıyor. Çünkü fazla tuzlu yiyecekler yemekle yüksek kan basıncı arasında bir ilişki olduğu açıklanıyor. Yetişkinler için günlük 6 gram, 7-10 yaş arası çocuklar için günlük 5 gram ve 4-6 yaş arası çocuklar için ise 3 gram tuz tüketimi öneriliyor.
7. Karamel Renk:
Renk katkı maddeleri, yiyeceğin öz rengini korumak, renk değereni artırmak ya da renk doğal olarak bulunmadığında ekleniyor. En yaygın renk katkı maddeleri; Yellow No. 5, Yellow No. 6 and Red No. 40. Bir kaynağa göre, jöle ve hamur işlerinde kullanılan Red No. 40, Amerika’da kullanılan en yaygın gıda boyasıdır. Yellow 5 ve 6 ise peynirlere, pudinglere ve turta malzemelerine ve alkolsüz içeceklere altın parlaklığını veren diğer boyalardır. Ancak, fast-food menülerini incelediğimizde karamel rengin daha yaygın kullanıldığı görülüyor. Ancak karamel rengin ürünün lezzetinde hiçbir etkisi bulunmuyor.
8. Yüksek Fruktozlu Mısır Şurubu:
1957 yılında 2 bilim adamının geliştirdiği yüksek fruktozlu mısır şurubu, konserve yiyeceklerde, kek ve bunun gibi ürünlerde, ketçaplarda (bir yemek kaşığı ketçapta bir çay kaşığı bulunuyor) dondurmalarda, pastillerde, reçellerde ve birçok başka yiyecek maddesinde kullanılırken, diğer benzeri madde ise alkolsüz içeceklerde (kola, soda vb.) bulunuyor.
Üreticiler, 3 adet enzimin de genetiğiyle oynayarak yüksek sıcaklığa dayanıklı hale getiriyorlar. Böylece yediğimiz içtiğimiz her şeye (pastaneden aldığımız baklava ve kola da dâhil) genetiğiyle oynanmış bu sözde şekeri bol bol katıyorlar, çünkü normal şekere göre çok ucuz.
Gıdalarda yoğun olarak kullanılmaya başlandığı 1980′ den itibaren Amerika’da obezlik neredeyse 4′e katlandı. Baskılara boyun eğmeyen pek çok bilim adamı bu yükselen obezliğin en büyük suçlusu olarak bu maddeyi gösteriyor.
10. Sitrik Asit:
Tuz yüzyıllardır etleri ve balıkları korumak için kullanılıyor. Gıda uzmanları ve üreticiler diğer kimyasalların da koruyucu olduklarını keşfettiler. Limon, greyfurt gibi birçok meyvede doğal olarak bulunan sitrik asit, bunlardan biri. Gıdaların ve çeşitli organik maddelerin dayanıklılığını arttırmak için ve bazı alkolsüz içeceklere tat vermek için kullanılan sitrik asitten, şekerleme ve ilaç yapımında da yararlanılıyor. Sonuç olarak, sitrik asit nüfusun yüzde 99,9′unda herhangi bir yan etkisi bulunmuyor.
Hazır Gıdalarda Kullanılan Kimyasallar Vücudu Nasıl Etkiliyor?
Çeşni Artırıcılar:
En çok kullanılan çeşni verici madde monosodyum glutamat (MSG) tır. Tat reseptör fizyolojisi ile ilgili çalışmalar 5. temel tadın varlığını ortaya koymuştur. Bu MSG tarafından oluşturulan ve 'umami' denen tattır.
MSG- Monosodyum glutamat (E621) özellikle uzak doğu (Çin, Japon) ve Türk mutfağında kullanılır. Bununla oluşan reaksiyona "Çin Restoranı Sendromu" da denir. Birçok imalathane ve restoranda da değişik gıdalarda lezzet arttırıcı olarak kullanılır.
MSG ile Oluşan Reaksiyonlar Şöyledir:
Baş ağrısı, bulantı, ishal, terleme, göğüste sıkışma, boyun arkasında yanma. Bu tür reaksiyonlar fazla miktarda MSG alınması sonrası oluşur. Bu maddeyi tüketen astımlı hastalarda ağır astım atakları oluşabilmektedir. MSG ile oluşan astmatik reaksiyonlar gerçekten az görülür.
Tat alma duyumuz diğerleri gibi bir uyarıcı ile sinirlerde oluşan sinyallerin beyne ulaşması şeklinde çalışır.
Fakat beyindeki ilgili bölge ilk uyarıdan sonra tadı oluşturan madde ağzımızda olduğu sürece (-ki yuttuktan sonrada tat ağzımızda kalır) sinyallerin seviyesine karşı duyarlılığını hızla düşürmeye başlar. Bu sebeple bazen çok tatlı bir yiyecekten sonra alınan gıda (Örneğin: Şekerli Çay) bize şekersizmiş gelir. Çoğu kez farkında olmasak bile yemek yerken de aynı olay gerçekleşir. Aynı yiyeceğin ilk lokması ile son lokması arasında tat azalması mevcuttur. Aroma arttırıcı ihtiva eden gıdalarda ise böyle bir durum yoktur.
Bu tip gıdalar tat alma hasiyetini arttırarak devamlı olarak tüketilmeyi sağlar ve tokluk merkezini uyarmaz. Bu tip gıdaların yoğun tüketilmesinden sonra diğer doğal ve kimyasal içermeyen gıdalardan tat almamız azalır. Hazır çorba ile başlanan yemeklerde bu açıkça gözlenebilmektedir.