Diyabet Hastalığının Tedavisinde Beslenme Önemlidir!

Halk arasında Şeker Hastalığı olarak bilinen Diabetes Mellitus, bulaşıcı olmayan hastalıkların salgını olarak görülmektedir.

Uzman Diyetisyen M.Turgay Köse
Etik Diyet Kliniği
0212 240 31 64

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 2,5 milyon, dünyada 150 milyon diyabetli nüfus bulunduğu, böyle giderse 2025 yılında bu rakamların 2’ye katlayacağı tahmin edilmektedir.

Diyabet, pankreastan salınan insülin hormonunun mutlak ya da göreli yetersizliği sonucu gelişen rahatsızlıklar dizisidir. Avrupa’da körlük nedenleri arasında 1. sırada yer almaktadır. Koroner kalp hastalığından ölümlerin %75’inin, bacak kesilmelerinin %50’sinin nedeni, böbrek hastalığının en önemli sebebi yine şeker hastalığıdır. Ancak şu gerçeği göz ardı etmemek gerekmektedir. Kontrol altında tutulan diyabet, ortalama yaşam süresini uzatmakta ve yaşam kalitesini artırmaktadır.

Çünkü diyabetlilerin dikkat edeceği 3 - 4 temel konu vardır: Eğitim, diyet tedavisi, egzersiz ve gerekiyorsa ilaç tedavisi. Yurt dışında yayınlanan bir deklarasyonda; diyabette ihmalin bedeli, eğitimin maliyetinden ağırdır şeklinde bir yorum yapılmıştır. Gebelikte ortaya çıkan şeker hastalığı doğum ile birlikte sonlanmaktadır. Ancak ileri yaşlarda annede şeker hastalığının tekrar görülme olasılığı da göz ardı edilmemeli ve aşağıda yer alan beslenme ilkeleri yaşam şekli haline getirilmelidir:

Sık sık, azar azar (3 ana, 2 - 3 ara öğün şeklinde) beslenilmeli ve öğün atlanmamalıdır.

Öğün araları 2,5 – 3 saat kadar olmalıdır. Hep benzer saatlerde beslenmeye özen gösterilmelidir.

Şeker ve şeker içeren, dilde tatlı tadı bırakan (reçel, çikolata, pasta, meşrubat, tatlı gibi) tüm besinlerden kaçınılmalıdır.

Kompleks karbonhidratlara öncelik verilmelidir (Örnek: Kurubaklagiller, kepekli tahıllar).

Mümkün oldukça süt, yoğurt ve peynirin yarım yağlı, hatta yağsız (light) olanları tercih edilmelidir.

Etlerin görünen yağları ile balık, tavuk ve hindinin derisi ayrılmalıdır. Günde 100 gram kadar et, haftada 300 gram kadar balık yenilmelidir.

Et içeren yemeklere ilave olarak yağ eklenmemelidir.

Sebze yemekleri az su ile pişirilmeli, yemeklerin yağlı suları tüketilmemelidir.

Kızartma, kavurma işlemleri yerine; haşlama, ızgara, buğulama, buharda ve fırında pişirme yöntemleri tercih edilmelidir.

Yumurta farklı günlerde olmak koşulu ile haftada en çok 2 adet tüketilebilir. Kıymalı, pastırmalı, sucuklu veya tereyağlı olarak pişirmek yerine; haşlama, menemen, omlet veya çılbır (yağsız) şeklinde hazırlamak çok daha sağlıklı olacaktır.

Doymuş (yani kötü) yağ içeren margarin ve tereyağından uzak durulmalı, doymamış yağ içeren bitkisel sıvıyağlar tercih edilmelidir.

Zeytinyağı ve diğer bitkisel sıvı yağlar kombine bir şekilde kullanılmalıdır. Ancak unutulmamalıdır ki, katı da olsa sıvı da olsa 1 gram yağ 9 kkal enerji içermektedir.

Sofraya tuzluk getirilmemeli, yemeklerin tadına bakmadan tuz eklenmemelidir.

Diyete ilave olarak mutlaka yürüyüş gibi basit egzersizler yapılmalıdır.

Gün içerisinde bol su ve sıvı besin tüketilmelidir.

Lifli (posalı) besinler, midenin boşalma hızını ve ince bağırsaklardan glikoz emilimini yavaşlatarak kan şekerini dengelemektedir. Aynı zamanda kan kolesterolü ve kan basıncını da arzu edilen seviyelerde tutmaya yardımcı olmaktadır. Midede, su ile birlikte şişerek tokluk hissi vermektedir. Dışkılama sayısını ve sıklığını artırarak kabızlıktan ve kalın bağırsak kanserinden koruyucu etkiler de sağlamaktadır.

Beslenme alışkanlıkları kalp - damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, kanser gibi pek çok hastalıkta önemli rol oynamaktadır. Yüksek oranda sebze ve meyve tüketimi birçok kronik hastalıktan korunmada etkili olmaktadır.

Sebze ve meyve tüketimi ile kalp - damar hastalıkları, bazı kanser türleri, inme, diyabet, Alzheimer hastalığı, katarakt ve yaşla ilintili fonksiyonel kayıp riskinin azalması arasında kuvvetli bir ilişki vardır. Bu etkilerin sebze ve meyvelerin içerdiği diyet posası, folat, potasyum ve Beta - karoten, C vitamini, E vitamini gibi antioksidan etkinlik gösteren biyoaktif fitokimyasal bileşenlerden kaynaklandığı vurgulanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü bu nedenle her ana öğünde sebze veya meyve yenilmesini önermektedir.

Gestasyonel diyabeti olanların oruç tutmaları kesinlikle önerilmez.

İlgili Sağlık Konuları