Çocuklarda Obezite Tedavisinde Aile Ve Hekime Çok İş Düşüyor

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Çocuk Gastroentroloji, Hepatoloji ve Beslenme Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Mahir Gülcan ve Uzman Diyetisyen Binnur Okan çocuklarda obezite tedavisi konusunda bilgiler verdi.

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi çatısı altında çocuklarda obezite tedavisi alanında bir ekip olarak çalışan Dr. Gülcan ve Dyt. Okan, obezitenin erişkin yaşlarda da kalp damar, karaciğer ve şeker hastalığına yakalanma riskini artırdığının altını çizerek, “Obezite erken tespit edilmeli ve tedavi edilmeli. Hem tespit hem tedavi sürecinde aileler kadar çocuk hekimlerine de çok iş düşüyor” diyor.

Çocuklarda Obezitinin En Önemli Nedeni Hareketsizlik!


Çocuklarda obezitenin en belirgin iki nedeninin besleme bozukluğu ve hareketsizlik olduğunu belirten Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Çocuk Gastroentroloji, Hepatoloji ve Beslenme Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Mahir Gülcan, diğer nedenlere kıyasla daha az da olsa genetik faktörlerin de rol oynadığını belirtiyor.

“Dünyayla birlikte Türkiye’de de özellikle son 10 yılda çocuklarda obezite görülme sıklığı arttı. Beslenme alışkanlıklarındaki ve sosyal yaşamdaki ciddi değişimler bu artışın en önemli nedeni. Annelerin eskiye oranla daha çok çalışıyor olması, evde yemek yeme alışkanlıklarımızın azalmasına ve fast-food tüketiminin artmasına yol açtı” diyen Dr. Gülcan ayrıca çocukların boş zamanlarını artık bilgisayar ya da televizyon başında geçirdiklerini ve hareketsizliğin obeziteyi artıran bir başka unsur olduğunu ifade ediyor.

Obeziteyi Çocuk Hekimleri Tespit Etmeli



Obezitenin tespit edilmesi konusunda çocuk hekimlerine çok görev düştüğünü belirten Dr. Gülcan “Hekimler olarak obeziteyi genelde atlıyoruz. Hasta bize hangi hastalıkla gelirse gelsin, muayene sırasında mutlaka boyuna ve kilosuna bakmalıyız. Eğer obezite söz konusu ise bu konuda aileleri bilgilendirmeliyiz. Hastanın şikayeti dışında da obezitenin taranması hekimin toplumsal görevidir” diye aktarıyor.

Dr. Gülcan obezitenin tetiklediği sağlık problemlerini şöyle sıralıyor: “Obezite ciddi kalp damar hastalıklarına davetiye çıkarır. Diyabete, metabolik sendrom dediğimiz insülin direncine, karaciğer yağlanmasına neden olabilir. Karaciğer yağlanması en ciddi sorunlardan biridir, çünkü hastalık tedavi edilmediğinde siroza dönüşür ve ciddi ölüm riski taşır.”


Söz konusu hastalıklara çocukluk yaşlarında rastlanabildiği gibi eğer obezite devam ederse erişkin yaşlarda da rastlandığına dikkat çeken Dr. Gülcan, “Obezitenin çocuk yaşta farkedilmesi ve tedavi edilmesi sonraki yaşlardaki rahatsızlıkların da önüne geçilmesini sağlar. Doğru beslenme ve düzenli spor konusunda küçük yaşlarda yapılan bilinçlendirme geleceğe yatırımdır” diyor.

Anne Baba Önce Kendi Beslenme Alışkanlıklarını Değiştirmeli

Dr. Gülcan, Yeditepe Üniversitesi Hastanesi çatısı altından çocuklarda obezite tedavisi konusunda izledikleri süreci ise şöyle özetliyor:
“Bize başvuran her çocuk hastamızın vücut kitle endeksine göre obez olup olmadığını belirliyoruz. Eğer böyle bir durum varsa bunu hastada hali hazırda bir bozukluğa neden olup olmadığına bakıyoruz. Eğer bir bozukluk varsa, Uzman Diyetisyen Binnur Okan hastayla ilgili değerlendirmeleri yaparak, gerekli diyet programını uyguluyor. Ben de diyet süresince hastanın kan değerlerinin ve karaciğer yağlanmasının  takibini yapıyorum.”

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’nden Uzman Diyetisyen Binnur Okan tedavi sürecinde yeme alışkanlıkları, uyku düzeni, fiziksel aktiviteler ve boş zamanlarını nasıl değerlendirdiği konularında çocuğun ve ailenin alışkanlıklarını detaylı bir şekilde değerlendirdiklerini ifade ediyor.  “Ne kadar doğru alışkanlık kazandırılmaya çalışılsa da çocuk her konuda anne babayı taklit eder. Ailenin yapacağı en önemli şey çocuğa örnek olmasıdır” diyen Dyt. Okan yaklaşımın da önemli olduğunu söylüyor:

 “Çocukla iletişim kurarken ‘sen hastasın, bu yüzden diyet yapman gerekiyor’ yaklaşımı bizi başarısızlığa hatta telafisi olmayan bozukluklara sürükler. Onun yerine ‘senin şimdiden sağlıklı beslenmeyi öğrenmen gerekiyor ki hayat boyu sağlıklı yaşayabilesin’ yaklaşımını benimsemek gerekiyor. Çocuğun üzerinde beslenme baskısı kurmak iyi sonuç getirmez. Hiçbir şeyi yasaklamamalı ama çocuğu ona zararlı olan yiyeceklerin tatlarından uzaklaştırmalı, tüketmesi ertelenmeli. Birden fazla sağlıklı alternatif sunarak seçim yapma şansı vermeli. Bu kolay ve kısa bir süreç değil. Bunu kısa süreli bir diyet olarak değil, yaşam boyu sürecek bir sağlıklı beslenme alışkanlığı görmeli.”

Sınav Kötü Beslenmeye Bahane Olmasın


Beslenme bozukluklar ile sınav stresi arasında ilişki olduğunun da altını çizen Dyt. Okan, “Sınav stresi çok erken yaşlara indi. Çocuklar streste oldukları için doğru beslenmeyi sınavdan sonrasına erteliyor, sürekli ders çalışma zorunluluğundan ötürü eve hapsoluyor, dışarı çıkıp fiziksel aktivitelerde bulunmak vakit kaybı olarak görülüyor. Oysa fiziksel aktivite ve sağlıklı beslenme zihinsel aktiviteyi besler.” diyor.





 

İlgili Sağlık Konuları