Çocuğunuzun Ergenlik Dönemine Hazır mısınız?

Ergenlik çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemidir. Bu dönemde fiziksel, zihinsel ruhsal ve sosyal gelişim çok hızlıdır. Ergen kendinde gelişen tüm bu değişikliklere uyum sağlamaya çalışırken hem kendisi, hem de ailesi sıkıntılı bir süreç geçirecektir. Her ne kadar ergenlik dönemi her genç için çok fırtınalı geçmese de, sorunsuz sayılabilecek bir ergenlik geçiren genç sayısı oldukça azdır. Ergenlik döneminde yaşananları, ergenin neler hissettiğini ve ne gibi zorluklar yaşadığını ne kadar iyi anlayabilirsek, ergenliğe hazırlanmak da hem çocuk, hem de ebeveyn için o kadar az kaygı verici olacaktır.

Ergenlik Döneminde Yaşanan Değişiklikler

Ergenlik dönemini temel olarak üçe ayırabiliriz. Birinci dönem puberte ile başlayan ve hızlı bir fiziksel gelişimin görüldüğü zaman dilimidir. Erkeklerde puberte (cinsel olgunlaşma) 11-12 yaşlarında başlarken, kızlarda 9-10 yaşlarında başlamaktadır. Cinsel bölge ve koltuk altlarında kıllanma, cinsel organlarda büyüme, adet görme, göğüslerde büyüme, erkekte semen oluşumu bu dönemde görülür.

Cinsiyet hormonlarının fizyolojik olarak olgunlaşmasıyla birlikte tüm dürtülerde bir artış görülür. Özellikle cinsellikle ilgili dürtüler çok belirgindir. Düşünmeden hareket etme eğilimi ve hata yapma olasılığı artar. Kızlarda ve erkeklerde karşı cinsin ilgisini çekmeye yönelik davranışlar belirginleşir.

Dışardan nasıl göründüğü, boyu, kilosu, saç rengi vs. gibi bedensel görünüşle ilgili uğraşlar çok artar. Kendini her yönüyle diğer akranlarıyla kıyaslamaya başlar . Arkadaş ilişkileri giderek ebeveyn ile ilişkilerin önüne geçmeye başlar. Genç artık eskiye göre daha gergin, çabuk sinirlenen bir yapıya bürünmüştür.

Tüm budeğişiklikler ergende kaygı yaratır, ancak ergen bunu yansıtmamak için çaba gösterir. Ruh hali değişkendir. Bazen genç kendisi bile neden bu kadar değişken olduğu konusunda kafa yorar. Hızlı gelişimin ön planda olduğu bu dönemde ergen sıklıkla, yorgun, dağınık ve sakar bir görüntü sergiler. Ebeveyn ile çatışmalar ve artan sorumlulukların yarattığı baskı hissi artmıştır.

Puberteden yaklaşık iki sene kadar sonra ergenliğin ikinci dönemi olarak adlandırabileceğimiz süreç başlar. Bu dönemde artık bedensel hızlı gelişim ve buna bağlı olarak yaşanan sıkıntılar azalmış ve uyum sağlanmıştır. Bundan sonra soyut düşüncenin gelişmesi, kimlik gelişimi ve zihinsel olgunlaşmayla ilgili değişimler başlamıştır.

Ergen artık eskiye göre olayları çok daha fazla yönüyle ele almaya başlamıştır. Dil kullanımı çok daha karmaşıktır, kelime haznesi giderek artmaktadır. Bu dönemde ergenin din, felsefe, siyaset konularına ilgisinin arttığı , bu konuda çevresindekilerle görüşlerini paylaştığı , tartışmaya girmeye başladığı göze çarpar. Artık ergen giderek dış dünyaya daha fazla açılmaya, ebeveynlerinden uzaklaşmaya başlar.

Anne- babasının görüşleri bundan sonra onun için eskisinden daha az ilgi çekicidir. Onları eleştirmeye, onların etkisinden kurtulmaya çalışır, onlara karşı fevri tavırlar sergilemekten kaçınmaz. Genç bir insan olarak kendi varlığını ortaya koyma, bir birey olarak varolma , kendini ispat etme ve özgürleşme çabası vermektedir.

Sosyal çevre tarafından kabul görme arzusu çok belirgindir. Tüm bunlar yaşanırken ve ergen bağımsızlığını hissetmeye çalışırken bir yandan da aslında sandığından daha zayıf ve ebeveynlerine bağımlı olduğu gerçeğiyle yüzleşir. Bu durum bir yandan ergende öfke ve çaresizlik duygularını pekiştirirken, diğer yandan da olgunlaşmasına yönelik itici bir güç de oluşturarak güçlenmesini sağlayacaktır. Gençlerde bu dönemde kimlik gelişim süreci içerisinde, özdeşim kurabileceği bir model arayışı ve buna bağlı olarak çeşitli gruplar içine kayma eğilimi sık görülmektedir.


Ergenliğin üçüncü ve son döneminde soyut düşünme iyice yerleşir, gelecek, evlilik, meslek seçimi gündeme gelir. Artık bunlarla baş edebilecek olgunluğa ulaşmıştır. Bağımsızlık duygusu gelişir. Kendi kararlarını vermeyle ilişkili çelişkiler azalır. Daha gerçekçi çözümler üretilmeye başlanır.


Cinsel çatışmalar azalmış, toplumsal konulara ilgi daha da artmıştır. Derinliği olmayan, anlık zevler veren ilşikilerden uzaklaşıp, özel ve derin ilişkiler kurmaya yönelmiştir. Gencin kimlik duygusunun gelişimi ve kendiyle ilgili imajı netleştikçe sorunlar giderek çözümlenir.


Ergen ve Ebeveyn İlişkisi Nasıl Olmalıdır?


Ergeni anlamanın, ergenle ebeveyn ilişkisinin sağlıklı olması açısından en önemli basamak olduğunu söylemiştik. Ama ergenlik döneminde yaşananlar ergen için ne kadar zorsa ne yazık ki ebeveyn için de zordur. Anne- baba için de artık bazı şeyler değiştirmiştir. Küçük çocukları artık büyümüş ve kendi başına ayakları üzerinde durabilme, evden ayrılma ve kendi yuvasını ve hayatını kurma yolunda büyük adımlar atmaya başlamıştır.

Bundan sonra çocuklarıyla ilişkilerinde eski yöntemler işe yaramayacaktır ve bir şeylerin değişme zamanı gelmiştir. Ergenlerin bu olgunlaşma dönemini sağlıklı bir şekilde karşılamalı ve farkında olmadan da olsa onların büyümesi ve gelişimini engelleyecek, kendilerine bağımlı hale getirecek veya uzaklaşmasına neden olacak tutumlar içerisine girmemelidirler.


Sağlıklı iletişim kurmada dikkat edilecek hususlar


Ebeynin model olması: Anne baba ilişkisi hangi yaşta olursa olsun çocuklar için model teşkil etmektedir. Sevgi ve saygıya dayalı bir ilişki içerisinde olan ebeveynlerin çocukları da sağlıklı ilişkiler kurmayı öğrenecektir.

Ergeni dinlemek ve kendini ifade etmesine izin vermek: Ergeni dinlemiyorsanız ve saygı göstermiyorsanız, ergen de sizi dinlemeyecektir. Anne-babaların sıklıkla yaptıkları, dinlemekten ve çocuğun ne demeye çalıştığını anlamaktan ziyade, kendi bildikleri doğruları onlara anlatmaya ve yönlendirmeye çalışmaktadır.

Bu şekilde bir yaklaşım ergende anlaşılmadığı duygusunu yaratacak ve karşısındaki ne kadar doğru söylerse söylesin dinlememesine ve tepki vermesine, veya bundan sonra ebeveyleriyle bir şeyini paylaşmamasına neden olacaktır. Tam tersine önce onu anlamaya çalışmak, yaptığı bir hata varsa bu noktaya nasıl gelindiğine yönelik kendini ifade etmesini sağlayacak bir konuşma ortamı yaratılmalıdır.

Sevginin gösterilmesi: Çocuklar ister 1yaşında, ister 20 yaşında olsun sevginin hissettirilmesine ihtiyaç duyar. Anne-babasından beklediği sevgiyi ve saygıyı görmediğine inanan genç, arayış içine girer. Sevgiyi ve saygıyı başka yerlerde aramaya başlar. Genç, yanlış arkadaş grupları veya topluluklara dahil olarak kendini kabul ettirmeye çalışır ve kendisiyle uyuşmayan görüş veya davranışları benimseyebilir. Kötü Madde kullanımına yönelebilir.

Bu dönemde gençler sorunlarının çözümünün bir önderle bütünleşmek geçtiğine inanır ve onu ararlar, onun yol göstermesiyle kendini tekrar baştan yaratabileceğini düşünür. Ve bu şekilde çoğu zaman aile farkına bile varmadan onlardan uzaklaşır, ulaşılmaz bir noktaya kayabilir.

Dürüstlüğün önemi: Ergenler samimiyet ve dürüstlük konusunda çok hassastır. Hiçbir ergen samimi bulmadığı bir kişiye kendisini açmayacaktır

Ebeveyn olmak ve sınır koymanın önemi: Ergenlerle iletişimde arkadaşça yaklaşmak önemlidir. Ancak bu ergenin “arkadaşı olmak” anlamına gelmez. “Ebeveyn olmak” ve “arkadaş olmak” farklı kavramlardır. Ve birbirlerine karıştığında disiplin sorunlarına neden olmaktadır.

Sürekli eleştiren, sınır koyan bir iletişim şekli ne kadar yanlışsa, aşırılı hoşgörülü ve isteklerin sınırsızca karşılandığı bir yaklaşım şekli de o kadar yanlıştır. Özellikle boşanmış anne-babaların veya sorumluluğun tek ebeveyne yüklendiği ailelerde disiplin sorunlarıyla fazlaca karşılaşılmakta ve bazen ciddi tahammülsüzlüklere neden olabilmektedir. Sağlıklı bir disiplin için, mantıklı, net ve amaca yönelik ve bazen esneyebilen kurallar koymak önemlidir.

Gizlilik ve özerklik: Ergenler için gizlilik son derece önemlidir. Odaları onlar için son derece önemlidir. Kapılarını kapatmayı, arkadaşlarıyla özel konuşmalar yapmayı çok önemserler. Buna saygı gösterilmemesi, odasının kapısı çalınmadan içeri girilmesi, günlüklerinin okunması , cep telefonlarının karıştırılması onlar için son derece kırıcı ve öfke uyandırıcıdır. Tüm bunlara saygı gösterilmesi ergenle ebeveyn arasında güven duygusunu pekiştirecek, içlerine kapanmak yerine daha dürüst ve açık olmaları yönünde zemin hazırlayacaktır.

Normal ile normal olmayanı ayırt edebilmek: Ergenlik döneminin karmaşıklığı ve zorluğu gençten gence farklılık göstermektedir. Bu durumda hangi durum normal, hangi durum sağlıksız olduğu ayırt edilebilmeli ve önlem almada ve sorunu çözmede geç kalınmamalıdır.

Eğer bir ergen, okul veya günlük hayatıyla ilgi hiçbir sorumluluğunu yerine getirmiyorsa, aileden tamamen kopmuş veya tam tersi aşırı bağımlıysa, yaptığı hatalardan ders almıyor ve tekrarlıyorsa, pişmanlık duymuyor ve yaptıklarının sorumluluklarını başkasına yüklüyorsa, aşırı kontrollü ve duygu ifadesi azsa, kendine güveni azsa ve yaşına uygun kararları tek başına verme cesaretini gösteremiyorsa, kendi cinsiyeti ile değil karşı cinsle özdeşim kurduysa, hiç arkadaşı yoksa veya arkadaşlarıyla ilişkili hiçbirşey paylaşmıyorsa, kuralları hiçe sayıyor ve kendine ve çevresine zarar verici davranışlar sergiliyorsa, aşırı mutsuz ve karamsarsa normalin dışında işleyen bir süreçten bahsedilebilir ve gerekli önlemlerin alınmasında gecikmemek gerekir.

Unutulmamalıdır ki gençlerle iyi iletişim kuramayan, onların önlerine ulaşılamaz hedefler koyan ailelerin çocukları, ergenlik döneminde öç alıcı bir şekilde ters kimlik seçerek toplumsal beklentilerin tam karşıtı bir kimlik edinebilirler.

Ebeveynlere düşen görev gençlerin yaşadıkların normal gelişim süreçlerinin bir parçası olduğunu görmek ve soğukkanlı yaklaşmaktır. Bu süreç geçicidir ve tüm anne babalar ve ergenler için sancılı olması beklenen ve doğal bir durumdur.


Uzm. Dr.Gökçe KÜÇÜKYAZICI

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi

www.cocukvegenc.com

 

İlgili Sağlık Konuları