Çağın Salgın Hastalığı: Obezite

Dünya Sağlık Örgütü obeziteyi böyle tanımlıyor. Örgüt, 2005 yılında dünyada 400 milyon yetişkinin obez olduğunu hatırlatıyor ve 2015 yılında tahminen 700 milyon yetişkinin obez olacağını öngörüyor.

Obezite, vücuttaki yağ oranının sağlığı tehdit edecek düzeyde artışı olarak tanımlanıyor. Aslında yetişkinlerin obez olup olmadığı basit bir hesapla anlaşılabilmekte. Bunun için “Beden Kitle İndeksi” (BKI) denen bir formül kullanılıyor. Bu hesaplama şöyle yapılıyor; kilonuzu boyunuzun karesine bölüyorsunuz (kg/ m²). Çıkan sonucu ise aşağıdaki tablodan değerlendirebilirsiniz. Örneğin; kilosu 75 kg ve boyu 160 cm olan bir kişi için;

75÷(1.60)²= 29.3 (Tabloya göre hafif obez)

Obezite Türkiye’de De Artıyor

Tüm dünyadaki obezite artışıyla birlikte ne yazık ki ülkemizde de durum pek farklı değil. Türkiye’de yapılan önemli çalışmalardan biri olan TURDEP (Türkiye Diyabet, Obezite, Hipertansiyon ve Epidemiyoloji) çalışmasında, 2002 yılında Türkiye’de obezitenin görülme sıklığı ortalama yüzde 22 olarak tespit edildi. Kuşkusuz korkutucu olan sadece obezitenin artışı değil; aynı zamanda yanında eşlik eden diğer hastalıklarda da artış olması. Özellikle diyabet, hipertansiyon ve kalp damar hastalıkları obeziteye bağlı gelişebiliyor. Bu durumda obezite, buzdağının sadece görünen kısmı oluyor. İşte bu durum son yıllarda “metabolik sendrom” adlı bir hastalıkla ifade ediliyor. Eğer şişmansanız ve insülin direnci, karın bölgesi yağlanması, hipertansiyon ve kolesterol yüksekliği gibi sağlık problemleriniz varsa metabolik sendrom olup olmadığınızı anlamak için bir hekime danışabilirsiniz.

Yaşam Tarzınızı Değiştirin

Metabolik sendromla mücadele ederken en etkili tedavi yöntemi yaşam tarzı değişiklikleriyle kilo vermektir. Yaşam tarzı değişiklikleri, düzenli egzersiz ve beslenmenin düzenlenmesini içerir. Çok katı diyetler uygulamak yerine beslenmede yapılacak doğru değişikliklerle 6-12 ay arasında kilonuzun yüzde 5-10’unu vermek sağlık sorunlarınızı azaltabilir. Özellikle çok katı yapılan ve bilimsel olmayan diyetlerle kısa sürede sonuç alınabiliyor ancak beslenme tarzı değiştirilmediği için uzun süreli etkileri olmuyor. Özellikle popüler olan bazı diyet türleri kısa sürede etki gösterdiği için çok tercih ediliyor. Oysa bu diyetlerin metabolik sendrom tedavisinde yeri yok.

Beslenme Değişiklikleri Nasıl Uygulanabilir?

Aslında beslenmede bazı ufak değişiklikler yaparak basit çözümler elde edilebilir:

  • Günlük aldığınız kaloriyi azaltın. Bunu yapabilmek için üç gün boyunca yediklerinizin ve içtiklerinizin kaydını tutun. Böylece hangi gıdaları daha fazla yediğinizi veya ne miktarlarla yediğinizi görebilirsiniz ve tüketimlerinize sınırlama getirebilirsiniz.
  • Sebze ve meyve tüketiminizi artırın. Tatlıları yemeyi azaltın ve içeceklerinize şeker eklemeyi bırakın. Meyve sularını içmek yerine meyvenin kendisini yemeyi tercih edin.
  • Daha az hayvansal gıda tüketin. Et, tavuk, balık gibi gıdaları küçük porsiyonlarda tüketin ve yağsız pişirmeye özen gösterin. Bunların yerine haftada bir-iki gün kuru fasulye, mercimek ve nohut gibi kurubaklagilleri yemeyi tercih edin.
  • Yağ tüketiminizi sınırlayın. Yemeklerinizi bitkisel yağlarla pişirin ama kullandığınız miktarları gözden geçirin. Çünkü kullandığınız yağ sıvı yağ da olsa kalori değeri yüksektir. Eğer fazla kullanıyorsanız azaltın. Katı yağları beslenme alışkanlıklarınızdan çıkarın.
  • Dışarıda yemek yerken küçük menüleri tercih edin. İçecek olarak şekerli içecekler yerine ayran gibi daha düşük kalorili içecekleri seçin.
  • Düzenli egzersiz yapın.

Herkese Sağlık Dergisi

İlgili Sağlık Konuları