Atalarımız İnceydi, Peki Biz Neden Kiloluyuz?

Fazla kilolu insanlar arasında en çok sorulan soru "Biraz daha krema alabilir miyim?" değil, "Neden kilo veremiyorum?"'olur şüphesiz.

Atalarımız, dönem dönem yaşanan kıtlıklarda hayatta kalabilmek için kilo alarak ve depolayarak yaşamlarını sürdürdüler. Bu da bizim vücutlarımıza iradenin tek başına kolay kolay üstesinden gelemeyeceği yağ depolama ve kilo alma yatkınlığını taşıdı.

Vücutlarımızın kaya sertliğinden sünger yumuşaklığına nasıl dönüştüğünü görmek için ilk erkek ve kadınların vücutlarına bakalım. Bildiğimiz süper kahramanlara benziyorlardı; ince, kaslı, tek bir sıçrayışta avını yakalayabilecek kadar atletik.

Şekerlerini meyvelerden karşılıyorlardı ve Yontma Taş Devri tatlılarıyla karşılaştıklarında – bal peteği – yenik düşüyorlardı. Peki, onların düşkünlüğüyle bizimkinin arasındaki fark nedir? Onlar bu tatlı ziyafetleriyle yalnızca nadir olarak karşılaşıyorlardı. Ayrıca, yiyecek bulmak çok çaba gerektiriyordu bu yüzden avcılık ve toplayıcılık aktiviteleri yoluyla doğal yoldan kalorilerinin çoğunu yakıyorlardı.

Tuz ve şeker nadir bulunan elementler olduğundan atalarımız çoğunlukla tahıl, sebze ve onlar için yararlı olan etle besleniyorlardı.

Et, vücutlarının gelişmeleri ve beyinlerinin çalışmaları için gerekli olan protein, vitamin, mineral ve yağ asitlerini sağlarken, diğer yiyecekler de meyvelerde bulunan glikoz ve bitkilerde bulunan kompleks karbonhidratlar gibi büyüyüp gelişmek ve enerji sağlamak için ihtiyaç duydukları besin maddelerini sağlıyordu. Ve tabi ki o zamanlar konserve veya partileriniz ve gece aşermeleriniz için yemekleri koruyacak olan buzdolabı olmadığından yiyecekleri hep tazeydi.

Bir diğer fark ise atalarımızın yediği etle bugün bizim bildiğimiz etin aynı olmaması. Onların yediği etin yağ oranı düşük, protein oranı yüksekti. Bizimkiler ise, daha iri daha büyük ve lezzetli olmalarını sağlamak adına mısırla beslenerek şişirilmiş hayvanlardan elde ediliyor. Vahşi avcılık oyunu %4 yağ içerirken, bugün hazır aldığımız bifteklerin çoğu bu oranın 9 katı yağ içeriyor.

Sonuç: Kabile halinde yaşayan atalarınız ürün topladıkları veya bir şey avladıkları her seferde yiyebiliyordu – ve yine de fazla kilo almıyorlardı.

Çıkarılacak ders: Atalarımız bizim düşündüğümüz gibi bir beslenme programı hiç bir zaman düşünmediler ve vücutları granitin yaklaşık yoğunluğuna sahipti. Bizim mi? Bizim diyet saplantımız ise kırmızı halı gazetecilerinin tasarım kıyafetlere olan saplantısından daha fazla ve vücutlarımız da yoğurdun yoğunluğuna sahip.

Dr. Mehmet Öz

İlgili Sağlık Konuları