Jinekolojik Endoskopi Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Fatih Şendağ, Türkiye'de sezaryen dışında kanser tedavisi de dahil tüm jinekolojik ameliyatların kapalı ameliyat yöntemiyle yapılabildiğini belirterek, "Basit bir yumurtalık kisti yüzünden hastaların karnının açılması devri kapanıyor" dedi. Türkiye'de ilk kez gerçekleştirilen "5. Uluslararası AAGL Minimal İnvaziv Jinekoloji Kongresi"nde konuşan Şendağ, Türkiye'de hastaların bilinçlenmesi gerektiğini söyledi.
Şendağ, hastaların kapalı ameliyat olabilecekleri merkezleri araştırıp bulmaları gerektiğini ifade ederek, "Türkiye'de sezaryen dışında kanser tedavisi de dahil tüm jinekolojik ameliyatlar kapalı ameliyat yöntemiyle yapılabiliyor. Basit bir yumurtalık kisti yüzünden hastaların karnının açılması devri kapanıyor" diye konuştu. Kapalı ameliyat tekniklerinin son zamanlarda giderek popüler olmaya başladığını dile getiren Şendağ, şunları kaydetti;
"Bu yöntemin hasta için birçok avantajı var. Hasta, hastanede yatak işgali olmadan ve iş gücü kaybına uğramadan günübirlik taburcu olarak hızla iyileşebilmektedir. Artık doğum yapmamış kadınların basit bir kist nedeniyle açık ameliyat olması ileriye dönük riskler taşıyor. Kapalı ameliyat yöntemi sayesinde kadınların ileride çocuk sahibi olabilmelerinin önündeki riskleri kaldırmak mümkün." Şendağ, bin bilim adamının katıldığı kongreyi, dünyada kapalı ameliyat konusunda otorite sayılan bilim adamlarıyla bu teknikleri konuşmak ve diğer Türk doktorlarla paylaşmak amacıyla düzenlediklerini aktararak, kongrenin ABD başta olmak üzere 7 ülkede canlı olarak yayımlandığını ve dünya üzerinde büyük dikkati çektiğini belirtti.
Acıbadem Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Gürkan Arıkan da her 4 kadından birinde görülen miyomların manyetik rezonans (MR) ve ultrason teknolojisini birleştiren yeni bir cihazla ameliyatsız bir şekilde tedavi edilebildiğini söyledi.
Arıkan, doğurganlık çağındaki kadınların rahminde bulunan ve iyi huylu kitleler olarak tanımlanan miyomların gebeliklerde düşüğe ve erken doğuma neden olduğunu belirterek, "İlla her miyom görülen kadının ameliyatla tedavi edilmesi gerekmiyor. Sık kanamalar, kan bozuklukları, şiddetli kanamalar yapan miyomlar ile anne adayının hamile kalamaması, düşük yapması gibi durumlarda miyomların tedavi edilmesini düşünüyoruz" diye konuştu. Büyük miyomların pek çok rahatsızlığa neden olabileceğini vurgulayan Arıkan, "Miyom, rahim sağlığını tehlikeye sokabilir. İdrar kesesine baskı uygulayarak sık idrara çıkma gibi kronik şikayetlere yol açabilir.
Bağırsaklara baskı yaparak büyük abdestin çıkmasında zorluklar yaratabilir" şeklinde konuştu. Arıkan, akustik cerrahi yönteminin hastalara nasıl uygulandığını da şöyle anlattı: "Cihaz içerisinde yatan hastanın rahmine ses dalgaları bir santimetrekareden daha küçük alanlara fokus edilerek bu alanların ısıtılması sağlanıyor. O alan 50 ile 70 dereceye kadar ısıtıldığı için oradaki miyom içerisinde bulunan hücreler proteinlerini kaybedip denature oluyor ve ölüyorlar. Tedavi bir seanstan oluşuyor ve 2-3 saat sürüyor. Sadece iyi huylu tümörlere uygulanması lazım.
Kötü huylu tümörler için böyle bir yöntem yok. Tedavideki başarı oranı yüzde 90. Bu tedaviyi geçirmiş hastalardan yüzde 10-14'ü 2-3 sene içerisinde yeniden tedavi ihtiyacı görüyor. Dolayısıyla kalanlarda bu tedavinin yeterli olduğunu anlıyoruz." Dr. Stephen Quinn ise ses dalgasıyla miyom kırma tedavisini 2003'ten beri İngiltere'deki hastanelerinde uyguladıklarını belirterek, cerrahinin risklerinden uzak bir teknik olmasının, bu yöntemin en önemli özelliği olduğunu söyledi.
Bütün miyomların bu yöntemle tedavi edilemediğini vurgulayan Quinn, şunları kaydetti: "Çoklu miyomlar veya bazı tip miyomların bununla tedavisi mümkün değil, ancak buna doktorun bakıp karar vermesi gerekiyor. Yeni teknikler her zaman çok önemli. Türkiye'de de özellikle ameliyatı uygulamak istemeyen veya bu tekniğin uygulanması mümkün olmayan hastalarda çok büyük etkileri olacaktır diye düşünüyorum. Burada önemli olan, hastaları düzgün seçip düzgün bir tedavi yapmak. Biz Londra'da bunu uygulayan bir merkeze sahibiz. Bu yöntemi bugüne kadar 500'ün üzerinde hastaya uyguladım ve hepsinde de oldukça başarılı sonuçlar aldık."