Akciğer hastalığı sergi ve tiyatro oyunuyla anlatıldı

Akciğer damarlarının tıkanması ve kan akımını yavaşlatması sonucu oluşan bir hastalık olan kronik tromboembolik pulmoner hipertansiyon (KTEPH) konusunda farkındalık yaratmak için Ankara Cer Modern'de bir dizi etkinlik düzenlendi.

 

Ankara Cer Modern'de, akciğer damarlarının tıkanması ve kan akımının yavaşlaması sonucu ortaya çıkan kronik tromboembolik pulmoner hipertansiyon (KTEPH)  hakkında kamuoyunda farkındalık yaratmak için çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi. 23 Kasım'da gerçekleştirilen etkinlikler ney dinletisi ile başlarken 'KTEPH Aklımda' tiyatro oyunu ve fotoğraf sergisiyle devam ederken hastalık hakkında da katılımcılarla önemli bilgiler paylaşıldı.

3 HASTANIN DRAMATİK HAYATI SAHNEYE TAŞINDI

Tiyatro oyunu ile KTEPH hastalığından muzdarip 3 hastanın hayatından dramatik kesitler sahnelendi. Antik Tiyatro oyuncuları tarafından sahnelenen oyun, Mehmet Yılmazsoy tarafından yönetilirken, fotoğraf sergisi de Fotokolektif fotoğraf atölyesi tarafından düzenlendi.

Hastalığın yaşam kalitesini ciddi anlamda düşüren ciddi bir hastalık olduğunu belirten Ulusal Vasküler ve Endovasküler Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Tankut Akay şunları söyledi: "Kronik tromboembolik pulmoner hipertansiyon (KTEPH), pulmoner tromboemboli'nin (PTE) uzun dönemde yaşam kalitesinde çok ciddi düşüşe hatta yaşam kaybına neden olan ciddi bir komplikasyonudur.  Pulmoner hipertansiyonun alt sınıflarından biri olan pıhtının ya da akciğer damar duvarının yeniden biçimlenmesinin sonucunda akciğer damarlarının tıkanması ve kan akımını yavaşlatması sonucunda oluşan gidişatı kötü bir hastalık olarak tanımlanabilir. KTEPH toplum genelindeki görülme sıklığı çok az olmakla birlikte (yüzde 0,57), akciğer damarında pıhtı atan kişilerde yani pulmoner tromboembolizm geçiren hastalarda bu oran daha fazladır (yüzde 1,5). Hastalığın görülme yaşı 60 yaş ve üzerinde artarken, çocukluk çağında görülmesi nadirdir."

Akciğer damarına pıhtı atan kişilerin dörtte üçünün, bacak toplardamarlarında pıhtı oluşan kişilerin ise yarısının risk altında olduğunu belirten Prof. Dr. Akay "Bu hasta grubuna özellikle dikkat etmek gerekir. Daha önce pulmoner tromboemboli geçirmiş olan ve nefes darlığı şikayeti ile başvuran her hasta KTEPH için potansiyel bir adaydır" dedi.

"YANLIŞ TEDAVİ ALAN BİRÇOK HASTA VAR"

Bu hastalıktan muzdarip olan ve diğer akciğer hastalıkları ile karıştırılıp yanlış tedavi alan, hatta psikiyatrik hastalık teşhisi konulan ve uygun tedavi alamayan birçok hasta olduğunu söyleyen Prof. Dr. Akay, "Solunum sıkıntısı ile başvuran bir hastada yine her zaman söylediğimiz multidisipliner, yani birden fazla branşın teşhis ve tedavi aşamalarına dahil olduğu bir sürecin başlaması gerekiyor. Bu hastalarda, akciğerin normal havalandığı ancak normalden az kanlandığı bir durum söz konusudur. Bu hastalara göğüs hastalıkları, kardiyoloji, kalp ve damar cerrahisi, radyoloji nükleer tıp ve yoğun bakım branşlarının devreye girmesi ve ortak çalışması ile 6 dakika yürüme testi, sintigrafi, ekokardiyografi, akciğer damarlarının görüntülenmesi amacı ile bilgisayarlı tomografi ve anjiyografi uygulanması gerekmektedir. Bu tanıların sonucunda akciğer damarlarındaki basıncın ne kadar yükseldiği ve cerrahi tedaviden ne kadar fayda göreceğini belirlemek için sağ kalp kateterizasyonu dediğimiz özel bir anjiyografi yöntemi uygulanmaktadır" dedi.

"DÜNYADA VE ÜLKEMİZDE FARKINDALIK GİDEREK ARTIYOR"

KTEPH hastalığının kesin ve etkin tedavisinin cerrahi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Akay sözlerine şunları ekledi: "KTEPH tanısı konulan hastalarda küratif tedavi cerrahi operasyondur. Dünyada ve ülkemizde farkındalığın artması ile giderek yaygınlaşmaya başlayan bu ameliyat, görüntüleme ve tanı yöntemlerindeki gelişmeler, kalp damar cerrahisinde kalp koruma tekniklerindeki ilerlemeler, ameliyat sonrası bakımda yardımcı destek sistemlerindeki ilerlemeler sayesinde düşük ölüm oranları ile uygulanabilmektedir. Temel mantık, akciğer damarlarının içerisinde bulunan ve damar içine yapışmış ve artık kronikleşmiş pıhtı materyalinin cerrahi olarak çıkarılmasıdır."

KTEPH hastalığının tedavisinin Türkiye'de hala istenilen düzeyde olmadığını belirten Prof. Dr. Akay, "Bu konu ile ilgilenen ve bünyesinde göğüs hastalıkları, kardiyoloji, radyoloji, nükleer tıp, yoğun bakım ünitesi ve kalp ve damar cerrahisi ekiplerini barındıran yeni merkezlerin olması gerektiğini düşünüyoruz" dedi.

İlgili Sağlık Konuları