Psikolojik nedenlerin ya da yanlış beslenme alışkanlıklarının sonucu olarak gelişebilen hazımsızlık diyabet, tiroid hastalığı, safra kesesi taşı, bağırsak hastalıkları ve kanserlerinin de habercisi olabiliyor.
Modern yaşam biçiminin getirdiği aşırı stres, düzensiz yemek yeme alışkanlığı, çay, kahve ve asitli içeceklerin fazla tüketilmesi hazımsızlık ya da tıbbi adıyla dispepsi sorununun görülme sıklığını artırıyor. Genellikle basit bir sorun olarak görülen hazımsızlık sorunu diyabet, ülser, yemek borusu iltihabı, gastrit, safra kesesi taşı, bağırsak hastalıkları ve kanserlerinin de belirtisi olabileceğini unutmamak gerekiyor. Acıbadem Hastanesi Bakırköy Gastroenteroloji ve Hepatoloji uzmanı Prof. Dr. Nadir Kaya, hazımsızlığın genellikle iyi tarif edilemeyen karında rahatsızlık hissi, hazımsızlık, şişkinlik, gaz, karın ağrısı, erken doyma, bulantı, kusma ve göğüs kemiği arkasında yanma gibi yakınmalar biçiminde ortaya çıktığını belirtiyor. Hazımsızlık nedeni ile başvuran hastaların yaklaşık yarısında herhangi bir organik veya sistemik neden bulunamadığına dikkat çeken Prof. Dr. Nadir Kaya, “Bu durum ise fonksiyonel hazımsızlık olarak adlandırılır” diyor ve ekliyor; Fonksiyonel hazımsızlıkta, en az bir aydan daha uzun süreli tekrarlayan karın ağrısı ve karnın üst kısmında rahatsızlık hissi söz konusudur.Bu belirtileri açıklayacak hiçbir klinik, laboratuvar, endoskopik veya ultrasonografik bulgu yoktur. Fonksiyonel hazımsızlıkta düşünülen hastadan ayrıntılı bir hikaye alınmalı, organik ve sistemik hastalıklar araştırılmalıdır. Hazımsızlığa neden olabilecek sistemik hastalıklar diyabet, tiroid, paratiroid hastalıkları, kronik böbrek yetmezliği ve kollagen doku hastalığıdır. Gebelikte de hazımsızlık görülebilir. Sindirim sistemini ilgilendiren organik hastalıklar ise ülser, yemek borusu iltihabı, ilaca bağlı gastrit, safra kesesi taşı, pankreas iltihapları, parazitler, kötü emilim durumları, iltihabı, bağırsak hastalıkları ve kanserler sayılabilir.” Hazımsızlık problemi olan hastalarda sorunun kaynağının kesin olarak ortaya konması için ayrıntılı olarak inceleme yapılması büyük önem taşıyor. Kilo kaybı, yutma güçlüğü, kansızlık, kanama, sarılık, kusma, ailede kanser öyküsü bulunması gibi belirtilerin alarm belirtileri olarak görüldüğünü belirten Prof. Dr. Nadir Kaya, “Bu belirtileri olan hastalarda mutlaka endoskopik inceleme yapılmalıdır” diyor. Fonksiyonel dispepsili hastalarda, hastalığa neden olabilecek psikolojik bozukluklar olabileceğine de işaret eden Prof. Dr. Nadir Kaya, şunları öneriyor: Gastroenterologun yanında psikiyatrik yaklaşım da gerekebilir. Tetiği çeken olay ya da olaylar, sorunlar çözülmeden bu tür hastalıklarda sadece sindirim sistemini yönelik tedavi yetersiz kalabilir. Dispeptik hastalarda tedavi nedene yönelik olmalıdır. Asit giderici ilaçlar, bağırsak hareketlerini düzenleyen ilaçları kullanılabilir. Sigara, alkol, aspirin ve benzeri ağrı kesicilerden kaçınılmalıdır. Kahve, çikolata, asidik meyve suları, biber tüketilmemelidir. Sık ve az yenilmeli, yemekten hemen sonra yatılmamalı, en az 2-3 saat sonra yatılmalıdır. Dar, kan basıncını artıran giysilerden kaçınılmalıdır. Özel bir diyet olmamakla birlikte hastayı rahatsız eden, dokunan yiyecek ve içecekleri almaması söylenebilir.