Maviş, "ABD'de yapılan bir araştırmaya göre çiftlerin sorunlarının çözümünde tekil hareket etmeleri sorunların büyümesine yol açıyor. Evlilikte bir tarafın sorunların kaynağı olarak görülmesi diğerinin ise mağdur pozisyonu içerisinde olmasından öte yolunda gitmeyen durumların tespit edilmesi önceliklidir. Her iki tarafında da önce sorunun varlığını kabul etmesi gerekiyor.
Bu duruma nasıl gelindiği noktasına birbirini suçlamadan, sorumluluktan kaçmadan çözüm seçeneklerinde de birlikte hareket etmenin evliliklerini kurtaracağını bilmesi birlikteliği kurtaracak ana etmendir. Yıllar içerisinde yaptığım terapiler sonucunda evlilikte yapılan yanlışları 5 günah olarak özetledim. Yapılan 5 yanlış sonucunda birçok evlilik bitme noktasına geliyor ya da bitiyor" dedi.
Adil Maviş, evliliklerde küçük sorunların zaman içerisinde kartopu gibi büyüyebileceğine dikkat çekerek, aileleri uyarıyor. Maviş, "Sorunları sürekli ertelemek zaman içerisinde çiftlerin birbirlerine karşı bakış açılarını değiştirebiliyor. Daha sonra iletişim kopuyor ve karşısındaki kişide hata bulmalar başlıyor" diye konuşarak evliliklerde küçük sorunları göz ardı etmemek gerektiğinin altını çiziyor.
Evlilikte sorunlara nasıl yaklaşmalıyız?
En başta evliliğin yapısına bakmamız daha doğru olur. Evlilik dediğimiz kavram/kurum iki insanın ortak bir yaşam kurmasıdır. Bu kavram içerisinde bir aile olmaya başlamak demek her koşulda ortak bir yaşam sürmeyi kabul etmek demektir. Evlilik içerisinde bir zaman gelecek ve sorunların çıkması kaçınılmaz olacak bu durumda iki tarafın birbirini suçlaması "sorunları sorun haline getirmenin" temel nedenini oluşturuyor. Peki, bu durumda ne yapmalı, nasıl yaklaşmalıyız?
Konuşmalar kısa süre içinde tartışmaya döner ve müzakere tekniklerini bilmeyen çiftler sağlıklı iletişimi ve sonra da ilişkiyi kaybeder. Bu nedenle önce susmasını ve dinlemesini bilmek önemlidir. Öfkeyle hareket etmek yerine çatışmaları tavra dönüştürmeden konuşarak halletmeliyiz. Gözlemlerim doğrultusunda çoğu çift suçlayıcı bir dil kullanıyor ve bunu konuşmak olarak adlandırıyor. En çok yapılan biz dilini kullanmamaktadır. Evlilikte her şey ortak olduğuna göre o yapı içerisinde yaşanan sorunlar da ortaktır.
İşte Bedeli Evliliklerin Bitmesiyle Ödenen İlişkilerdeki 5 Günah
Türkiye'de uzun yıllardır evlilik terapistliği yapmakta olan Adil Maviş, kendisinden terapi alan birçok çifti aynı zamanda inceleyip gözlemleme fırsatı bulduğunun altını çiziyor. Evliliği bitiren faktörün sorunların olmadığını daha çok sorunları sorun haline getirilerek çıkmaza girildiğini tespit etmiş ve sorunların içerisinde kaybolan ve evlilik içerisinde problemlerin daha da büyümesine sebep olan başlıca 5 günahı tespit ettiğini belirtiyor. Buradaki günah kavramını dini anlamda kullanılmıyor.
5 Günah Kavramı Nedir?
Yapılmaması gereken ve yapıldığında da bedeli evliliğin bitmesi ile sonuçlanan sorunları 5 ayrı bölümde inceleyebiliriz. Bu beş bölüm çiftlerin birbirlerine karşı yaptığı yanlış tutum ve davranışları içeriyor. Çiftlerin birbirlerine karşı yaptıkları ilk yanlış, yargılayıcı üslup ve eleştiri; sürekli olarak hatayı karşı tarafta aramak ve bunun sonucunda sürekli olarak eleştirilerde bulunmak. Çiftlerin burada yaptığı eleştirinin bir başka boyutu ise bir davranış üzerinden genelleme yapmaktır. Örneğin, "İlişkimiz boyunca sen beni hiç anlamadın, sen hep kendini düşünürsün, sorumluluk bilincin yok" ve benzeri bu örnekleri devam ettirebiliriz.
Bir taraf bu şekilde eleştirel davranıyorsa diğer taraf nasıl yaklaşmalı?
Bu noktada çiftler suçlayıcı davranmak yerine şu şekilde hareket edebilirler, "Bana vermiş olduğun sözü tutmadın ve bir açıklama da getirmedin bu davranışın sana güvenebilmemle ilgili sorun oluşturmaması için tatmin edici bir açıklamayı hak ediyorum" gibi. Bu sorunların büyümesini engelleyerek daha sakin bir ortam yaratacaktır. Sonucunda daha rahat bir ortamda problemlerin konuşulmasını sağlayacak bir adım atılmış olacak.
Kavram beş bölümden oluşuyor demiştiniz. Diğer bölümlere de kısaca değinebilir misiniz?
İkincisi "ben" yerine "sen" dilini kullanmaktır. Örneğin "böyle davrandığın için üzüldüm" yerine "senin(annen, bencilliğin, ihmalkarlığın vb) yüzünden hep beni üzüyorsun" diyerek. Davranışların sizin üzerinizde bıraktığı etkiyi yorumlamak yerine kişiliği/değerleri hedef alan yaklaşımlarla savunma yapmak. Üçüncüsü gurur kırıcı ve aşağılama veya hor görme üslubunu kullanmak.
Bu noktada evli çiftler kızgınlık ile birbirlerine karşı iğneleyici, alay edici konuşmak ve kendini eşinden daha üstün görmek gibi davranışların içerisine giriyorlar. İlişkileri yıkan en temel yanlışlardan birisi de bu davranış biçimidir. Örneğin, "Sen bir işi bile beceremezsin, sen aptalsın, sana söylemiştim" gibi ifadeler karşısındaki bireyi aşağılamaya ve küçük düşürmeye yönelik ifadelerdir.
Bunlardan mutlak surette kaçınmamız gerekir. Dördüncü olarak, en az konuşulan ancak belki de en tehlikeli olanlarından duvar örmek. Kişinin psikolojik olarak kendisini dış dünyaya kapatması ve karşısındaki kişi ile iletişimini kesmesi olarak adlandırdığımız duvar örme davranışı, karşı tarafa "senin ne söylediğin umurumda bile değil, sen değersizsin" mesajı vermektedir. Bu sebeple ilişkiyi derinden sarsan ve karşı tarafı önemsizmiş gibi gösteren bu davranış biçimlerinden kaçınmak gerekir.
Beşinci olarak eleştirilmeye karşı sürekli savunma halinde olmaktır. Bu durumda iki taraf sürekli olarak sorun ne olursa olsun nefsini korumak amacıyla karşısındaki kişiyi suçlamaya başlar. "Bu senin hatan, bu konuda sorumluluk sana aitti ve sen sorumluluğunu yerine getirmedin" gibi cümlelerle karşısındaki kişiyi sürekli yargılar ve bunun sonucunda sürekli suçlanan kişi ilişkiden uzaklaşmaya başlar. Tabi bu çatışmadan iki taraftan biri haklı olsa bile ikili ilişkinin zarar görmesi ve belki de takım çalışmasının bitmesine yani evliliğin iflasına gitmesine neden olur.
Çiftler sorunları sorun haline getirmeye başladıysa bundan kurtulmak için nasıl bir yol izleyebilirler?
Sorunların yaratıldığı algıyı değiştirmeden sorunları çözemezsiniz. Başka bir ifadeyle kendi bilincinizin yarattığı ve sürekli savunma (haklı çıkma) içinde olan bir davranış modeliyle sonuçta haklı bile olsanız mutlu bir çift olmanız mümkün değil. Üstelik aynı davranışları tekrar ederek sadece bu sorunların daha da pekişmesine sebep olursunuz. Bir ilişki terapisti olarak kişilik farklılıklarını çok kısa süre içinde değerlendirip bu durumu niçin yaşadıkları ve çözümü için ne yapmaları gerektiği konusunda değerlendirmelerde bulunulması gerekiyor.Bu da iki tarafın aynı samimiyetle çözüm arayışını sürdürmeleriyle mümkün olur. Kişisel çabalarının artık sonuç vermediği durumda profesyonel bir bakışa ihtiyaç duyarlar. Bazen de bitmiş bir ilişkinin gerçekten bittiğini tescil ettirmek için bir tür profesyonel bir şahitlik yapılması istenir.
Çiftler evlilik terapistine genelde hangi aşamada başvuruyor? Sorunların başlangıcında mı yoksa çok ileri seviyelerde mi?
Çoğunlukla bitme noktasına gelen ve son aşamada bir tarafın teklifi diğer tarafın kabulüyle bir aile terapistinden yardım isteyebilmektedirler. Evliliği bitiren 5 günah içinde genellikle bu sorunlar bir süre sonra yüzeye çıkmakta ve genellikle ciddi uyum problemleri (cinsel, sosyal, kültürel), aldatma, iş stresinin aile birliğini olumsuz etkilemesi, maddi sorunlar, alkol-madde-kumar bağımlılıkları, bireysel psikolojik sorunlar, ebeveynlerin aile içindeki etkilerini sürdürmeleri şeklinde özetlenebilir.