Dr. Hastane.Com.Tr Doktoru Hastane.com.tr
Bu yaşadıklarınız gayet normal bir durumdur.
Cinselliğimiz bedenimizden çok zihnimizdedir. Cinsel roller, cinsel kişilikler, salt genetik açıdan belirlenmez. Gebelik gibi önemli bir istisna dışında, kimlikleriniz, zihninizle ilgili bir durumdur.
Giysileri ele alalım. Tüm kültürlerde erkeklerde kadınların ne giyeceğine ilişkin beklentiler vardır. Cinsel rolümüz ve kimliğimiz, giysilerimize de fazlasıyla yansımıştır. İster on sekizinci yüzyıl Avrupa’sında olduğu gibi fallus ya da kadın göğüsleri aşırı biçimde serpilsin, ister Arap giysilerinde olduğu kadar gözlerden gizli tutulsun, bütün giyim tarzları kendimizi ve de karşı cinsi algılama biçiminizi etkiler. Belirli bir kültürün öğütlediği ilkelere uyarak, tüm erkekler ve kadınlar, cinselliklerine uygun belirli seks standardına özgü bir biçimde giyinirler, yürürler, konuşurlar, sigaralarını tutarlar, bacak üstüne atarlar. Aynı şey tüm alt kültürler içinde geçerlidir.
Sonuç, tek düze bir toplumdur. Bizler de, kadınlı erkekli cinsel rollerimizi harfi harfine belirlenmiş giysiler gibi kuşanırız. Gerek kendi rolümüzü gerekse başkalarının rollerini ezbere biliyoruz. Ne yapacağımızı ve ne beklediğimizi biliyoruz.
İlk “rolümüz”, daha doğrusu yaşamımızda giydiğimiz ilk üniforma, cinsel kimliğimizin üniformasıdır. Birçok toplumda bebekler hemen giysilerinin rengiyle birbirinden ayrılırlar.(kızlar pembe, oğlanlar mavi) Neden? Yetişkinler oğlana erkek, kıza da dişi gibi davranır. Sadece bir bebek gibi davranmaz.
Davranışçı bakış açısından ele alırsak cinsel rolümüz en çok koşullandırıldığımız roldür. Gerek başkaları, gerek kendimiz tarafından en çok takviye edilen roldür. Psikologlar sağlıklı bir cinsel kimliğin önemini vurguluyorlar. Başka bir deyişle, bir erkek, tüm davranışlar, kişilik özellikleri ve fiziki özellikleri ile ilintili olarak bir erkek gibi düşünmeli, dişi de dişi gibi. Aralarındaki farklılık geceyle gündüz kadar açık seçik olmalı. Cinsel kimliğin totaliter özelliği çoğumuzun psikolojik sorunları olmasına yol açıyor. Sorunun kaynağı, totaliter standartlara uymamız, benimsenmiş kimlik üniforması giymemiz yolunda bizden beklenen sözde uyum çabası oluşturur. Kurulu düzeni memnun etme çabası yani olmak istediğimizle, kendimizi nasıl gösterdiğimiz arasında bir çelişki var. Bu bağlamda, kurulu düzenin temsilcileri ikili bir rol oynar: sevilirler, istenirler ama aynı zamanda da korku verirler. Cinsel kimliğimize dayanarak biz de insanları yargılar, cezalandırır ve dışlarız.
Kullandığımız dil de cinsel kimliğin totalitarizmini açığa vurur. Kötüleme anlamında kullanılan efemine, tekerlek, zürafa vb. sözcüklerin varlığı ve standart seks modelinden sapmayı ima eden daha yüzlerce sözcük buna örnek olarak gösterilebilir. Kurulu düzen temsilcileri öğretmenlere verilen tüzükte yazılı olmayan talimatların bir tanesi de, öğrenciler için “sağlıklı bir seks modeli” oluşturmaktır. Düzenin herhangi bir sapması onların düşüşü ile sonuçlanır(Saptadığı modelden). Cinsel kimliğin baskı gücü en çok kasaba ve köy gibi küçük topluluklarda hissedilir.
Bir erkeğin erkek gibi, bir dişinin de dişi gibi davranması her iki cinsi de tek yönlü, tek düze standartlara mahkum eder ki rollerin türlerin devamında özel bir biyolojik fonksiyonu yoktur. Cinsel kimlik modelleri, toplumdaki egemen güçler tarafından imal edilen ve amaçlarına hizmet ettiği sürece korunan yapay şeylerdir. Cinsel standartlar ancak bireysel olarak baskıya tabidir. Yazılı olmayan cinsel standartlara karşı çıkmak bir insanın hainlerle ilişkisi olduğundan kuşkulanmak kadar kritik bir durum yaratır. Cinsellikle bağıntılı roller, giyim-kuşam ve ahlak kuralları, standartlar iktidarın ana kaynaklarından birini, herhangi bir rejimin başlıca meşrulaştırma araçlarından birini oluşturulur.
Seksten yoksun bir toplum aslında iki karşı cinse dayanan bir toplumdan daha da totaliter ve tek düze. Seksten yoksun bir toplumda ürkünç bir tehdit ortaya çıkınca, özgürlük de cinsel farklılığı korumak anlamına geliyor artık; erkek ya da dişi şovenistleri içerse bile. Cinsel kimliğe ilişkin özgürlük ve kurtuluş hiçbir kimlik; model ve imaja uymamakla gerçekleştirilebilir; ancak “Model “ içimizdedir ve ne kadar insan varsa, o kadar da model vardır.
İşte, aslında tüm bunlar “ cinsel kimlik“ , “senin cinsiyetin ne? ” , “erkek misin yoksa kız mı?” “aaa... Ne olduğu belli değil!” gibi sorular gelişmiş ya da gelişmemiş tüm toplumlarda varlığını korur, çünkü bütün bu soruları toplum kendi kendine oluşturur...
Bu durumda bir psikologdan yardım alabilirsiniz.