Hiç Bir Şeyden Mutlu Olmuyorum, Ne Yapmalıyım?

Sebepsiz yere canım sıkılıyor. Yemek yiyorum ama aç değilim, inanılmaz derecede kilo almaya başladım ama canım diyet yapmak istemiyor. Sabahları uyanamıyorum çok mutsuz ve yorgun kalkıyorum. Resmen kabuğuma çekildim kimseyle konuşmuyorum ve her şeye alınıyorum. Çok mutsuz ve çirkin hissediyorum.15 gün önce nişanlandım ama mutlu değilim, mutlu hissedemiyorum. Beni hiç bir şeye mutlu etmiyor.

Dr. Hastane.Com.Tr Doktoru Hastane.com.tr

Kendini karanlık bir buluta girmiş gibi hissediyor, içinden hiç bir şey yapmak gelmiyordu. Sanki beynindeki saat durmuş, akıp giden zamanın dışında kalmış, unutulmuştu. Geceleri yatağa girdikten donra saatlerce dönüp duruyor, arada uykuya dalsa bile genellikle gün ışımadan uyanıyor, bir daha da gözüne uyku girmiyordu. Birisiyle konuşurken dalıp gidiyor, dikkatini konuşulan konuya veremiyordu. Son günlerde olur olmaz şeyler için ağlamaya başlamıştı. İçinde hiç geçmeyen bir mahsunluk, bir terk edilmişlik duygusu vardı. Geçmişini gözden geçirdiğinde pişmanlık duyuyor, gelecek için umut besleyemiyordu. Ölüm bir kurtuluş gibi görünüyor, ancak çocukları aklına geliyor ve düşündüklerinden korkuya kapılıyordu.

Sonunda, eşinin baskısıyla bir psikiyatriste gitmeyi kabul etti. Görüşme sırasında oldukça sakindi. Yalnızca bir kez, intihar planlarından ve çocuklarının annesiz kalmalarından duyduğu korkudan söz ederken ağladı. Depresyon tanısını yadırgamadı. İlaç kullanması ve görüşmelere gelmesi gerekiyordu.

İki hafta sonra, kendisini çok daha iyi hissediyordu. Ancak, tam olarak iyileşmesi bir ayı buldu. Bu arada, aslında yıllardır ılımlı bir depresyon içinde yaşamakta olduğunun farkına vardı. Gençlik yıllarındaki heveslerini ve heyecanlarını yitirmesinin aradan geçen yılların doğal bir sonucu olmadığını, otuz beş yaşında da geleceğe yönelik umutlar beslenebileceğini gördü.

Depresyon En Sık Rastlanan Ruhsal Bozukluk

Yukarıdaki öykünün kişisel bazı bölümleri var. Herkesin depresyonu aynı özellikleri göstermiyor. Kiminde karamsarlık ve umutsuzluk, kimindeyse genel bir ilgisizlik ve yaşamdan zevk alamama ön plana geçiyor. Bazıları uykusuzluk ve iştahsızlıktan yakınırken, bazen tam tersine aşırı bir uyku ve tıkınırcasına yemek yeme davranışı görülüyor.

Ancak, şu ya da bu biçimde, depresyon toplumda en sık rastlanan ruhsal bozukluk. Her on erkekten birisi ve her beş kadından birisi yaşamı boyunca bir kez depresyon geçiriyor. Bu yüksek oranlar nedeniyle, depresyon psikiyatrinin soğuk algınlığı olarak biliniyor.
Depresyon her yaşta görülebiliyor. Kadınlarda en sık 35- 45 yaşları arasında, erkeklerde ise 45-65 yaşları arasında ortaya çıkıyor. Depresyon riskinin en düşük olduğu grup evli erkekler. İkinci sırada evli kadınlar geliyor. Bir başka deyişle, evlilik depresyona karşı koruyucu bir rol oynuyor. En riskli grup ise ayrılmış ya da boşanmış kadınlar.

İstatistiklerdeki en çarpıcı sonuçsa, kuşkusuz, depresyon oranlarının yıllar içinde gösterdiği büyük artış. Son yirmi beş yılda toplumda depresyon görülme sıklığının on ile yirmi kat arasında arttığı bildiriliyor. Depresyon özellikle gençler arasında giderek yaygınlaşıyor. Bu nedenle, bazı araştırmacılar, dünyanın melankoli çağına girmekte olduğunu ileri sürüyorlar.

Depresyon ve İntihar

Depresyonun en dramatik sonuçlarından birisi intihardır. Depresyon geçiren kişilerin yüzde on beşi yaşamlarını intiharla noktalıyorlar. Bu oran genel toplum ortalamasının yaklaşık otuz katı. Dolayısıyla, depresyonda intihar girişimlerine yönelik önlemler yaşamsal bir önem taşıyor. Gelişmiş ülkelerde bu amaçla kurulmuş intihar önleme merkezleri var. Söz konusu merkezler ülkemizde de bazı büyük kentlerde kurulma aşamasında. Alınan diğer önlemler arasında, basındaki intiharı kışkırtıcı yayınların denetlenmesi, büyük köprüler gibi intihar için sık tercih edilen yerlerde önlem alınması, ateşli silah bulundurulması konusunda bazı kısıtlamaların uygulanması sayılabilir.

Depresyonun Nedenleri

Kişiyi depresyona sürükleyen nedir? Neden, yaşam insanın gözüne çekilmez bir yük gibi görünmeye başlar? Çoğu zaman, kişinin başından bazı olumsuz olaylar geçmiştir. Bir yakınının ölümü, ağır bir hastalık, evlilikle ilgili sorunlar, ayrılık, işsizlik gibi birçok neden saptanabilir. Ancak bunların varlığı soruyu tam olarak yanıtlamıyor. Çünkü birçok kişi bu tür sorunlarla karşılaşırken, yalnızca bazıları depresyon geçiriyor? Dolayısıyla, bazı kişilerde depresyona bir yatkınlık söz konusudur.

Bugünkü bilgimize göre, depresyondaki en önemli yatkınlık etkeni kalıtım. Yapılan araştırmalar, depresyon geçiren kişilerin akrabalarında da depresyonun sık görüldüğünü gösteriyor.

Öte yandan, depresyona yatkın kişilerde bazı kişilik özellikleri dikkat çekiyor. Kimseyi incitmemeye, herkesi hoşnut etmeye çalışıyorlar. Bunlar genellikle aşırı duyarlı, titiz, sorumluluk duygusu yüksek kişiler. Sürekli mükemmeli arıyor, ulaştıkları başarıları yetersiz görüyorlar. Onurlarına fazla düşkünler. Öfkelerini genellikle belli etmiyor, sıkıntılarını içlerine atıyorlar.

Ayrıca, depresyon ilaçlara ya da bedensel hastalıklara bağlı olarak da ortaya çıkabiliyor. Tansiyon ilaçları, tüberküloz tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar ve steroidler söz konusu ilaçlar arasında sayılabilir. Beyin kanamaları ve beyindeki damar tıkanıklıklarından sonra da sıklıkla depresyon ortaya çıkıyor. Depresyona yol açabilen diğer hastalıklar kanser, şeker hastalığı, kalp hastalıkları, ağır kansızlık ve tiroid bezi hastalıkları. Böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize giren hastalarda da depresyon sık görülüyor.

Cinsiyete Özgü Farklar

Yapılan araştırmalar kadınların depresyon konusunda erkeklere göre daha açık sözlü olduklarını gösteriyor. Kadınlar genellikle duygularını kolay açığa vuruyor, yaşadıkları sıkıntıyı dile getirip yardım talebinde bulunuyorlar. Erkeklerse, 'erkek adam ağlamaz' deyişini haklı çıkaracak şekilde davranıyor, depresif duygularını ve umutsuzluklarını gizlemeye, güçlü erkek imajından taviz vermemeye çalışıyorlar.

Beyinde Neler Oluyor

Depresyon, hangi nedene bağlı olursa olsun bir beyin hastalığı. Depresyon geçirmekte olan kişiler üzerinde yapılan incelemeler, bu kişilerin beyinlerinde depresyon sırasında bazı değişiklikler olduğunu gösteriyor. En sık rastlanan bulgu, sinir hücreleri arasındaki iletişimi sağlayan kavşaklardaki tıkanıklık. Geçişten sorumlu maddelerin üretimindeki ya da karşı tarafa iletilmesindeki bir bozukluğun depresyona yol açabileceği ileri sürülüyor.

Tedavi

Depresyon ilaç tedavisine iyi yanıt veren bir bozukluktur. Hastaların büyük bölümünde iki üç hafta içinde belirgin bir iyileşme görülüyor. Eğer uygun dozda ve yeterli süre ilaç kullanımına rağmen istenen düzelme sağlanamazsa bazı ek ilaçlar ve son çare olarak da elektroşok tedavisi deneniyor.

Psikoterapi, daha çok hafif depresyonlarda tercih edilen bir yöntem. Hastalığın şiddetli döneminde genellikle pek yarar sağlamıyor. Ancak, ilaçlarla belirli bir yatışma sağlandıktan sonra tedaviye eklenmesi, kişinin kendisini ve depresyona zemin hazırlayan kişilik özelliklerini daha iyi tanıması yönünden önem taşıyor.

İlgili Soru Kategorileri

Sağlık Soruları Kategorileri