Özet Son yıllarda başta psikolojik, biyolojik ve sosyal etkenlerin yol açtığı bazı alt dalları için "modern çağın hastalıkları" şeklinde de adlandırılan "Beslenme ve Yeme Bozuklukları" kategorisinde değerlendirilecek kişi sayısının artmasıyla beraber bu alan, ruh sağlığı alanında çalışan profesyonellerin dikkatini üzerine çekmiştir. Bu sebeple üzerinde bilimsel çalışmaların yapıldığı, tedavisine yönelik yaklaşımların geliştirilmeye çalışıldığı bu alanda psikoterapi'nin tedavinin çok önemli bir tamamlayıcısı olarak görülmüştür. İşte bu noktada psikoterapi ekollerinden biri olan Bilişsel Davranışçı Terapinin birçok ruhsal rahatsızlığın tedavisinde olduğu gibi Beslenme ve yeme bozukluklarının tedavisinde de çok etkili olduğu yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır. (Agras, Rossitter ve Arnow, 1992; Fairburn ve ark., 1991; Garner ve ark., 1993; Williamson, Muller, Reas ve Thaw, 1999) Bilişsel Davranışçı Terapi yöntemi, kişinin yaşamış olduğu bir durumu değerlendirme anlayışına bağlı olarak farklı duygular ve davranışlar yaşayabileceği kuramına dayanmaktadır. (Maner ve Aydın, 2007) Davranışları ve uyumsuz düşünce kalıplarını değiştirmeyi amaçlayan Bilişsel Davranışçı Terapinin Beslenme ve Yeme Bozukluklarında kullandığı tedavi yöntemlerine ve bu yöntemlerin etkinliğine değinilecektir. Giriş Yemek yemenin hayatımızın en temel ihtiyacı olmasıyla beraber, kişilerin sosyalleşmesi ve anlaşabilmeleri açısından da önemli olabilmektedir. Ayrıca yemek yeme davranışının bazen de kişinin yaşadığı sıkıntılarının ipuçlarını taşıyabildiği bilinmektedir. Duygusal boşluktan kurtulma ya da duyguları doyurma amaçlı bir savunma mekanizması haline gelen yemek yeme davranışı başta Anoreksiya ve Bulimia olmak üzere bir çok yeme bozukluğu davranışına yol açabilmektedir. Bu bozukluklar en son güncellenen DSM-V tanı ölçütleri kitabında Beslenme ve Yeme Bozuklukları başlığı altında sırasıyla Pika, Anoreksiya Nervoza, Kaçıngan/Kısıtlı Yiyecek Alımı Bozukluğu, Bulimiya Nevroza, Geri Çıkarma(Geviş Getirme) Bozukluğu, Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu, Tanımlanmış Diğer Bir Beslenme ve Yeme Bozukluğu, Tanımlanmamış Beslenme ve Yeme Bozukluğu olarak sınıflandırılmıştır. (DSM-5,2014) Bilişsel Model İnsanlar yaşadıkları süre içerisinde iç ve dış çevrelerindeki olayları sürekli olarak zihinlerinin süzgecinden geçirir ve de bunlara duygusal tepki verirler. Bu olaylar, zorluk yaşadıkları birtakım durumlar, başkalarından aldıkları dönütler, geçmişte yaşanılan birtakım olaylarla ilgili anılar, yapacakları işler ya da bedensel duyumları olabilir. (Köroğlu, 2012) Epiktetos, Çiçero, Seneka gibi Yüzyıllar önceki düşünürlerin bakış açısının süzgecinden geçen bilişsel modelin başlıca dayandığı iki ilkenin birincisi: bilişlerimizin, duygularımızı ve davranışlarımızı belirlediği, ikinci olarak da: davranış şeklimizin düşüncelerimiz ve duygularımız üzerinde güçlü birtakım etkiler bıraktığıdır. Bu düşünürlerden biri olan Epiktetos ise; "İnsanlar, olan olaylardan değil, ancak bu olaylara ilişkin görüşlerinden etkilenirler" demiştir. (Köroğlu, 2012) Bilişsel modelin önceki düşünürlerin sunmuş olduğu katkıyı da yadsımadan günümüzde önemli noktaya gelmesinin temellerini atanlardan biri olan Aaron Beck'e göre bilişsel model "Kişinin duygulanım ve davranışlarının büyük oranda dünya bakışı ile belirlendiği teorik varsayıma dayanmaktadır". (Kaplan ve Sadock, 2005) Bilinen bilişsel terapistlerden bir diğeri olan Albert Ellis'te uyumsuz duygu ve davranışlara mantık dışı (irrasyonel) inançların neden olduğunu savunmuştur. (Davison ve Neale, 2004) Buna göre, yaşanan olayların ne olduğundan ziyade; olayların birey tarafından nasıl algılandığı, yorumlandığı ve değerlendirildiği önem kazanmaktadır. Yaşantıları yorumlama ve gelecekte olacaklar için öngörme tarzı, bireyin duyguları ve davranışları üzerinde önemli etkiye sahiptir. (Türkçapar, 2015) Yeme bozukluklarında Bilişsel-Davranışçı Tedavi Bilişsel terapi, danışanla iyi bir işbirliğinin kurulduğu ve danışanın sürece etkin katılımının sağlandığı, sorun odaklı ve amaca yönelik bir terapi biçimidir. Bilişsel terapi, danışanın kendi kendisinin terapisti olmasını öğretmeyi temel amaç olarak hedefler. (Köroğlu, 2012) Terapinin bilişsel yaklaşımı: otomatik düşünceleri ortaya çıkarma, otomatik düşünceleri test etme, altta yatan uyumsuz varsayımları tanımlama ve uyumsuz varsayımların geçerliliğini test eden dört süreci içerir. (Kaplan ve Sadock, 2005) Yeme bozukluğunun tedavisinin ilk aşaması (toplamda 3 aşamadan oluşmaktadır) olan ve yaklaşık 8 haftadan oluşan (Köroğlu, 2012) hasta/danışan ile aradaki terapötik ilişkiyi sağladıktan sonra hastalığa bağlı oluşan fizyolojik problemler varsa, ilk yapılması gereken bu problemlerin çözüme kavuşturulması yönünde hastaya cesaret vermek. (Kabakçı ve Demir, 2001) Terapistin sonrasında danışanına anlaşıldığını hissettirmek, tedavi seyrini anlatmak ve psikoeğitim bazında Albert Ellis'in ABC modeli olarak da bilinen durum-düşünce-duygu-davranış arasındaki ilişkiyi anlattıktan sonra otomatik düşünceleri oluşturan ana düşünceler ve ara düşünceler ve bunla ilişkili olan bilişsel çarpıtmalardan (en sık yapılan ve özellikle açıklanması gereken bilişsel çarpıtmalar: Ya hep ya hiç, abartma, kendisine odaklı kişiselleştirme, korkunçlaştırma, seçici algılama, aşırı genelleme ve büyüsel düşünmedir) söz etmelidir. (Köroğlu, 2012) bilişsel anlamda bu hedefler yerine getirildikten sonra davranışsal anlamda da bazı sorumluluklar verilmelidir. Bunlardan bazıları; • Haftada bir olarak hastanın kendisini tartması, bedeniyle meşgul olmak yerine hoşuna gidebilecek bir etkinlik edinmesi, aynaya bakmaktan kaçınması (kişinin dikkatini bir nebzede olsa bedeninden uzaklaştırmak amaçlanmaktadır) • Düzenli, yapılandırılmış ve belirli bir çizelgeye uymasının sağlanması ve yeme davranışıyla ilgili bazı düşüncelerin ve ritüellerin kâğıda dökülmesi • Takip ettiği ve düşüncelerini etkilediği düşünülen moda dergileri, tv programlarının yanı sıra katıldığı sosyal etkinliklerden uzak durmasının sağlanması • Dürtülerine karşı koyabilmek amacıyla yiyecek tüketmeyle çıkartma arasında geçen süreyi uzatmak için bir takım geciktirme yöntemleri kullanılması (Bulimia hastaları için) • Yemek yerken yemek dışında başka bir şeyle meşgul olmamak (Köroğlu, 2012) Yeme bozukluğunun ilk aşamasından sonra yaklaşık görüşme süren ikinci aşamasına geçilmektedir. İlk aşamada edinilen bilgilerin daha da kalıcı hale getirilmesi ve baş etme becerilerinin geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Bu aşamada bu amaçla verilen sorumluluklardan bazıları şunlardır; • En az korku uyandıran ve kaçınılan eylemlerden/yiyeceklerden en çok zorlanılan ve kaçınılan eylemlere/yiyeceklere doğru bir sıralama yapılıp, bunların aşama aşama üzerine gidilmesinin ve sağlanması • Kişinin kendisini rahatsız eden düşüncelerden kurtulmak adına yapıp sonrasında kısa süreli rahatladığı ve durumunun aslında daha da kötüye yol açmasına yol açan düşünceleri ve eylemleri arasında ki süreyi uzatabilmesinin sağlanması İkinci aşamada davranışsal anlamda hedeflenen amaçların yanı sıra bu amaçların yerine getirilmesi amacıyla kişinin bilişsel anlamda da başa çıkma becerilerinin güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu amaçla; • Kişiye işlevsel anlamda faydasının dokunmadığı ve kendisine kaygı veren düşüncelerin üzerinde durulması ve bu düşüncelerin doğruluk payının ve daha sonra yanlışlığının tartışılarak kişiye farkındalık kazandırılıp daha sonrasında rasyonel olmayan düşüncelerin yerini alternatif düşüncelerle değiştirmek • Danışanın "Dur", "Korkulan durumun imgeleştirilmesi" gibi yöntemlerle sorun çözme becerisinin artırılmasını sağlamak (Köroğlu, 2012) Üçüncü ve terapinin son aşaması olan evrede; danışanla birlikte daha önce yapılan görüşmelerin hatırlanarak, hastaya aştığı zorlukların nasıl aşıldığının ve bu süreçte hangi tekniklerin kullanıldığının hatırlatılıp iyileşmenin pekiştirilmesi ve hastayı terapinin bitişine hazırlamak esastır. Bu amaçla • Kişinin ilerde tekrardan yaşayabileceği ihtimal olan zorlukların neler olabileceğinin ve bu tür durumlarla nasıl baş edebileceğinin konuşulması ve bu baş etme yöntemlerini kâğıda dökmesinin sağlanması ve gerektiğinde tekrardan nasıl yardım alabileceğini öğretmek esastır. (Köroğlu, 2012) Kaynakça: Agras, W., Rossiter, E. M. ve Arnow, B. (1992). Pharmacologic and cognitive-behavioral treatment for bulimia nervosa: A controlled comparision. American Journal of Psychiatry, 149, 82-90. Amerikan Psikiyatri Birliği, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı, Beşinci Baskı(DSM-5), Tanı Ölçütleri Elkitabı'ndan çev. Köroğlu,E, Hekimler Yayın Birliği, Ankara, 2014 Davison, G. C., Neale, J. M. (2004). Anormal psikolojisi. (İ. Dağ, Çev. Ed.). Kabakçı, E., Demir, B. Hacettepe Tıp Dergisi 2001; 32(2): 125 – 131 Kaplan & Sadock. (2005) Klinik Psikiyatri, Çev: Aydın H, Bozkurt A. Güneş Kitabevi, İstanbul. Köroğlu E. Klinik Psikiyatri. Boylam Psikiyatri Enstitüsü. Ankara: HYB Yayıncılık; 2012. Ankara: Türk Psikologlar Derneği Yayınları. Maner, F - A Aydın: Yeme Bozukluklarında Bilişsel Davranışçı Tedavi. Psikiyatride Derlemeler, Olgular ve Varsayımlar (RCHP) 2007; 1(3):23-36. [www.psikiyatridizini.org/ Türkçapar, H.(2015).Bilişsel Terapi HYB Basım Yayın. Ankara.