Günümüz modern toplumu varoluşsal bir boşluğa düşmüş, hesapta yüzeye çıkmaya çalışan ama çırpındıkça alabora olmuş/olacak bir gemiyi andırır vaziyete bürünmüş gibi. Her günümüz bir önceki günün neredeyse tıpatıp aynısı, meşguliyetler hat safhaya ulaşmış, herkesin alelacele yetişmesi gereken yerler, yapması gereken ve sonu bitmek bilmeyen işlerinin olduğunu eğer anı fark edersek acı içerisinde gözlemleriz. Kırmızı ışıkta daha saniyeler dolmadan gaza basan, sırada beklememek adına araya adam sokan, ….vb. nice örnekleri sıralayabiliriz. Bunun yanı sıra bir anlık bir bekleyiş ya da soluk alma halinde bile zihnimiz ya dönüşü olmayan geçmişin tecrübelerinden ziyade pişmanlıkları ve kırgınlıklarıyla ya da her şeyi kontrol altına alabilecekmişiz, öyle bir gücümüz varmış gibisinden geleceğin plan ve plancıklarıyla kontenjanlarını doldurarak sanırsın kendi kendini imha etmeye programlı bir yazılım halini almıştır. Yaşadığımız şimdiki anı duyumlarımızla fark ederek yaşamaya, ne vaktimiz ne mecalimiz kalmış, zihnimize zaman zaman yapmak istediğimiz şimdi ki ana dair rezervasyon talepleri zihnimizin geçmiş ve gelecekle ile olan doluluğu sebebiyle maalesef geri çevrilecek bir vaziyet halini almıştır. Dönüp kendimize “günümüzün kaç saatini/dakikasını/yüzde kaçını içinde bulunduğum anı fark ederek geçiriyorum?” sorusunu kendimize sormamız kanımca farkındalık açısından yeterli olacaktır. Durum hayliyle böyle iken aklımıza takılan senfoni orkestrasını aratmayacak şekilde herkesin ahenk içerisinde yaptıkları bu koşuşturmanın ne anlama geldiği ve yapılanların neye hizmet ettiği, bize ne kadar fayda sağladığı! Eğer cevabımız bu soru karşısında refleks olarak “mutlu ve huzurlu” olmak adına diye cevap verdiyse, toplumsal ve bireysel bazda sözde azalması gereken ama gittikçe artan “huzursuzluk ve mutsuzluğun” neden, niçin ve nasıl ortaya çıktığını düşünmek gerekliliği doğmuştur. Ayağımızı gazdan çekmeyip, son vitese takıp yaşadığımız ama yaşarken farkına varmadan bedensel ve ruhsal güvenliğimizi tehlikeye atıp çıktığımız bu yaşam yolculuğunda hızımızı düşürüp, emniyet kemerimizi takıp, ilerlerken değerli olabilecek hayatımızla ilgili nelerden vazgeçtiğimizi, gidişatımızın nereye doğru olduğunu ve ilerlerken hangi manzaralarla karşılaştığımızı ve benzeri sorulara cevap bulmaya her zamankinden daha fazla ihtiyacımızın olduğu bir gerçektir. İşte tam da bu noktada son yıllarda önemi daha da artan “Bilinçli Farkındalık” ya da diğer adıyla “Mindfulness” psikoloji literatüründe son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz ve bu hayat yolculuğumuzda durup nefes alabilmemizi, sağlayabilecek metotlardan bir tanesidir. Yürüme meditasyonu, yoga, oturma meditasyonu, reiki ve islam inancında da bazı dini gereklilikleri (namaz, abdest, inzivaya çekilme ve itikaf gibi) yerine getirirken yapmamız gereken bilinçli farkındalık/Mindfulness yaşantımızla ilgili sıkça karşılaştığımız varoluşsal zorlukların yanı sıra kronik depresyon gibi ciddi psikolojik problemlere de çözümü kolaylaştırabilecek temel bir psikolojik süreçtir (Siegel, Germer ve Olendzki, 2008). Bilinçli farkındalık, şuanın daha iyi farkında olmamızı sağlayıp düşünce, duygu ve hislerimizi, onlara alelacele tepki vermek yerine gözlemlemeyi ve hissetmeyi amaçlamaktadır (Fulwiler ve de Torrijos, 2011). Budist geleneğine göre “Bilinçli Farkındalık”, içinde bulunduğumuz an’a kendi irademizle odaklanma becerisidir (Bishop ve diğerleri, 2004). Bilinçli farkındalık durumunda olan bireyler huzurlu, mutlu ve çevrede olan bitene karşı uyanık olup, içindeki duyguları ve zihinlerinden geçirdiklerini ve bunları nasıl tanımlayacağını ve değerlendireceğini bilirler (Kabat-Zinn ve Hanh, 2009). Bilinçli farkındalığın en yaygın tanımı dikkatli olmak ve şimdiki anda yaşanan olayların farkında olmamızdır (Brown ve Ryan, 2003). Bilinçli Farkındalık ile ilgili batı’daki psikoterapi uygulaması olarak ilk kez 1979 yılında Dr. John Kabat-Zinn tarafından geliştirilmiştir. Bu uygulamada, kronik ağrı hastalarında günlük hayatlarında yaşadığı semptomların ve kronik hastalık kaynaklı stresin azaltılmasına yönelik pratiklere yer verilmiştir (Kınay, 2013). Siew ve Khong (2011)’e göre genellikle psikoloji, insanlara negatif duygularla nasıl baş edilebileceğini ve onlardan nasıl kaçınabileceklerini öğretirken; bilinçli farkındalık odaklı yaklaşım negatif duygulardan kaçınmak yerine, bütün duygulara derin bir saygı geliştirmeyi ve bütün duygulara, olumlu ya da olumsuz olmasına bakılmaksızın büyük bir hoşgörü ile yaklaşılmasına yardımcı olmayı amaçlar (akt. Kınay, 2013). Daha önce yapılan araştırmalar incelendiğinde bilinçli farkındalık yargısız olma, an’a odaklanma, mesafe koyma, serbest bırakma ve kabullenme olmak üzere beş adet beceriden oluşmaktadır. Yargısız olma; kişinin kendisi ve çevresiyle ilgili olup bitenleri yaftalamadan, eleştirmeden ve yargılamalarda bulunmadan yaklaşmasıdır. An’a odaklanma; birey geçmişin geri gelmeyeceğinin ve müdahale edilemeyip, değiştirilemeyeceğinin farkındadır. Gelecek ise henüz yaşanmadığı için nelere gebe olduğu belirsizdir. Bu sebeple bireyin içinde bulunduğu an değerlidir. Mesafe koyma; birey yaşadığı, deneyimlediği duygu ve düşüncelerini öznel olmayıp objektif bir gözle bakabilme becerisi kazanır, bireyler o anki düşüncenin kendisinin bütününü oluşturmayıp ama sadece bir parçası olarak düşüncenin var olduğunu kavrar. Serbest bırakma; birey zihnin ürettiği başta kaygı ve korku gibi olumsuz duygular yoluyla otomatik düşünce örüntüleri oluşturur ve bu olumsuz otomatik düşünceler bir süre sonra bireyi hakimiyeti altına alıp, hayatını zorlaştırır. kişi bu olumsuz duygu ve düşüncelere tepkisel yaklaşmak yerine bunları çürütecek şekilde cevap verir. Kabullenmede; birey onu rahatsız eden duygu ve düşüncelerden kaçmak yerine bu deneyimlere yaklaşır ve yüzleşme yoluna girer (Kara, 2016) Kısacası anı yaşamak demek günümüzü gün etmek, eğlenmeye odaklanmak değil, içinde bulunduğumuz anın değerini hissederek, düşünerek yaşamaktır. 1996’ da yaşama gözlerini kapatan ünlü iş adamı Vehbi Koç’un bir söyleyişi de “Hayatım boyunca sürekli çalıştım ama; hiç hayatımı yaşamadım.” deyişi, ya da belli bir yaştan sonra “hayatımdan hiçbir şey anlamadım nasıl geçti bilmiyorum” diyen büyüklerimizin ağzından çıkan sözler anı yaşamanın ne kadar kıymetli olduğuna en güzel örnektir. Anı yaşamaya dair güzel bir hikaye ile kapatacak olursak “Simyacıda anlatılan hikâyelerden birinde, genç bir adam yaşlı kralın sarayına gider. Kral gencin eline, içinde sıvı yağ bulunan bir kaşık verir ve bu yağı dökmeden sarayını dolaşmasını ister. Genç, yağı dökmeden sarayı dolaşıp gelir. Kral gence; “Salondaki acem halılarımı gördün mü?” diye sorar. Genç görmediğini söyler. Kral, bahçesini görüp görmediğini sorar. Genç görmediğini söyler. Kral, değerli kütüphanesini görüp görmediğini sorar. Genç yine görmediğini söyler. Bunun üzerine kral, gencin sarayı ikinci kez dolaşmasını, ancak bütün bunlara bakmasını söyler. Genç, sarayı dolaşıp gelir. Her şeyi görmüştür ancak kaşıktaki yağı da dökülmüştür. Kral gence “Yaşamın gizi, kaşıktaki birkaç damla yağı dökmeden dünyaya bakabilmektir şeklinde öğüt verir (Nurnet.org). Kaynakça Bishop, S. R., Lau, M., Shapiro, S., Carlson, L., Anderson, N. D., Carmody, J., . . . Velting, D. (2004). Mindfulness: A proposed operational definition. Clinical psychology: Science and practice, 11(3), 230-241. Brown, K. W. ve Ryan, R. M. (2003). The Benefits of Being Present: Mindfulness and Its Role in Psychological Well-Being. Journal of Personality and Social Psychology, 84.4 822-848. Kabat-Zinn, J. (2003). Mindfulness Based Interventions in Context: Past, Present and Future. Clinical Psychology Science Practice, 10, 144-156. Kara, E. 2016, Üniversite Öğrencilerinin Depresyon Düzeylerinin Bağlanma Stilleri ve Bilinçli Farkındalık İle İlişkisi: Öz Kontrolün Aracılık Rolü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir. Kınay, F. 2013, Beş Boyutlu Bilinçli Farkındalık Ölçeği’ni Türkçe’ye Uyarlama, Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması, İstanbul Bilim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Psikoloji Anabilim Dalı Psikoloji Yüksek Lisans Tezi, İstanbul. Siegel, R. D., Germer, C. K. Ve Olendzki, A. (2008). Mindfulness: What Is It? Where Does It Come From? Clinical Handbook of Mindfulness, New York: Springer. http://www.nurnet.org/gunu-degil-ani-yasamak/