Yaz tatili yaklaşırken öğrenciler ve veliler karne heyecanı yaşıyor. Notları iyi olmayan öğrencilerde ise karne heyecanı, karne stresine dönüşebiliyor. Karnedeki notlar karşısında ailelerin verdiği olumsuz ve abartılı tepkiler de çocukların stresini iyice artırıyor.
Karne; okul tarafından velilere verilen, öğrencinin derslerine ne kadar çalıştığını gösteren bir rehberdir. Bu genel bir başarı belgesi ya da zeka puanı değildir. Her ne kadar üzerinde anne babanın ismi yazmasa da karne; okulun verdiği eğitimin yanında, anne babanın verdiği eğitimin de karnesidir. Bu noktada karneyi yorumlarken ailenin, çocuğun ihtiyaçları yetenekleri doğrultusunda mı bir okul tercihi yaptıklarını, yoksa kendi hırs ve isteklerine yenik düşerek mi okul tercihi yaptıklarını sorgulamaları gerekmektedir. Anne babaların çocuğun değil de kendi ihtiyaçları çerçevesinde tercihler yapması beraberinde başarısızlığı getirebilmektedir. Birinci olarak ebeveynlerin sorması gereken soru okul tercihinin doğru yapılıp yapılmadığı olmalıdır.
AŞAĞILAYICI TEPKİLER ÇOCUĞU OLUMSUZ ETKİLİYOR
Kötü karne karşısındaki aşağılayıcı, sözel şiddetle sergilenen tepkiler ve tutumlar çocuğu olumsuz olarak etkilemektedir. Bu noktada aileler kötü notlara sebep olan sorunu tespit ederek, hangi derslerin üzerine daha fazla gidilmesi gerektiğine karar vermelidir. Çocukla duyguları, ne hissettikleri hakkında konuşarak yeni döneme uygun bir planlama yapmaya başlanmalıdır. Çocuğun çalışma stili yönlendirilebilir, ek ders veya uzman bir rehber öğretmenden destek alınabilir. Çocuğun dikkat problemi varsa öğretmenler eşliğinde tespit edilip, tedavi edilmelidir. Çocuğun okul dışında kaygı problemi, uyum sorunu var mı tespit edilmelidir. Çünkü bunlar da çocuğun okula karşı tutumunu, başarısını, arkadaş ilişkilerini direk olarak etkileyen noktalardır. Öğretmen, ebeveyn ilişkisi ve işbirliği çok önemlidir.
AŞIRI ÖVGÜ DE ÇOCUĞA ZARAR VERİYOR
İyi notlar karşısında ailelerin aşırı övgüleri ve pahalı hediyeler almaları da çocuğun başarı ve sorumluluk bilincini olumsuz etkilemektedir. Çocuk bu çalışma sistemini hayatına genellemeye başlayarak dışarıdan ilgi bekleyen bir profil haline gelmektedir. İş hayatına girdiğinde sürekli bu tavrı bekler ve bu beklenti karşılanmadığı zaman da mutsuz bir birey olmaktadır. Hediye tabi ki alınabilir ancak bir süreklilik haline gelmemelidir.Bu dengenin sağlanabilmesi çok önemlidir.
CEZALANDIRICI TUTUM ÇOCUKTA KAYGIYI BÜYÜTÜYOR
Cezalandırıcı tutum içinde olmak, sözel olarak şiddet uygulamak, çocuğun yetersizlik duygusunu besleyen, özgüvenini ve bununla birlikte özdenetimini olumsuz etkileyen davranış şekilleridir. Cezalandırıcı tutum çocuğa bir şeyler başardığı için sevildiğini düşündürür ve çocuk sürekli kaygı içinde büyür. "Ben, ben olduğum için değerliyim" mesajını çocuğa vermek gerekmektedir. Çocukla birlikte öncelikle ne hissettiği üzerine, neler yapılabilir üzerine konuşulup,ona göreyönlendirilmelidir. Verilen cezanın çocuğa hiçbir faydası olmayacaktır ve ruhsal gelişimi açısından olumsuz yaralar açacaktır.
Başarısızlığın altında yatan birçok sebep olabiliyor
Çocuğun aile ve okul hayatında yaşadığı, başarısını etkileyen bir faktör var mı?
Kendini ifade edebiliyor mu?
Huzurlu bir aile ortamı var mı?
Anne babanın sürekli çatışması, gergin olması çocuğun derslerine ve okul başarısına yansıyabilir. Her çocuğun özel ilgi alanları ve yetenekleri bulunmaktadır. Çocuk çalışmasına rağmen anne ve babanın beklediği başarıyı yakalayamayabilir. Anne baba çok fazla başarı odaklı olduğunda, evde sürekli puanlar konuşulduğunda çocuğun ruhunda, tercihlerinde olumsuz etki oluşturmaktadır. Bazı anne babalar kendi beklentilerini çocuğa yansıtır ve bu da çocukta sınav kaygısına dönüşmektedir. Bu noktada çocuğu iyi tanımak ve gözlemlemek gerekir. Ergenlik döneminde çocukların daha fazla desteğe ihtiyacı olmaktadır. Anne baba aşırı koruyucu bir tutum içerisinde olduğu zaman ergenlik dönemindeki genç daha fazla tepki verebilmektedir. Okul öncesi dönemden itibaren anne ve babayla kurulan iletişim çok önemlidir. Anne baba sürekli yargılayıcı, eleştirel bir tutum içerisindeyse ergenlik döneminde bunu kırabilmek zor olmaktadır. Okul öncesi dönemden itibaren çocuğa gününün nasıl geçtiğini sormak, çocuğu anlayan ve önemseyen bir tutum sergilemek ilerleyen dönemlerde sağlıklı bir iletişimin temelini atmaktadır.
EN GÜZEL HEDİYE BİRLİKTE VAKİT GEÇİRMEK
Çocuğa verilebilecek en güzel hediye birlikte vakit geçirmektir. En azından hafta sonları birlikte kaliteli vakit geçirilebilecek ortamlar oluşturmak, çocuğu iyi tanımak ve gözlemlemek çok önemlidir. Okul öncesi dönemde çocuğa sorumluluk bilincinin mutlaka aşılanması gerekir. Çocuk okul hayatına başladığı zaman, sorumluluklarla karşılaştığında ciddi uyum problemleri yaşayabilmektedir. Ailenin çocukla okul ve notlar dışındaki konularla ilgili konuşması ve destekleyici olması gerekmektedir. Yine ailenin, öğretmenlerle kuracağı iletişim çocuğun başarısını olumlu etkilemektedir.