Antalya’da düzenlenen 4. Prevantif Onkoloji Sempozyumu’na katılan Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilgün Güvener Demirağ, Diyabet, diyabet tedavisi ve kanser ile ilgili yaptığı değerlendirmede şöyle konu Son yıllarda, diyabet hastalarında kanser görülme sıklığında artış olduğu bilinmektedir. Hem özellikle meme, kolon ve pankreas kanseri riski artıyor, hem de var olan kanserleri olumsuz etkileniyor.
Bunun nedenleri konusunda çok çalışma var, bu hastalarda beraberinde eşlik eden kilo fazlalığı, obezite ve insülin direnci patogenezde bu tablonun ortaya çıkışında en önemli nedenlerden bir tanesi olarak görülüyor. Bazı kanser türlerinde de, kan şekeri regülasyon bozukluğunun etkisi olduğu gösterilmiştir. Bu hastalar bize başka birçok ek hastalıklarla geliyorlar, bu hastalıklarla uğraşırken genetik hastalarda gözden kaçan şeylerden bir tanesi, rutin kanser taramalarında bazı atlamalar, gecikmeler olduğudur. Diyabetik hastalarda, ek komplikasyonların da varlığı nedeniyle, verilen tedavilerin daha komplikasyon yaratma riski var. Sorun yarattığını biliyoruz. Bir de son yıllarda bizim diyabete yönelik bizzat verdiğimiz tedavilerin, bu açıdan sorun yaratıp yaratmayacağına dair dünyada ciddi çalışmalar devam ediyor. Gelinen noktada söyleyebileceğim en önemli sorunun hiperinsülinemi olduğudur, buna insülin direnci neden olmaktadır, dolayısıyla insülin direncini azaltmaya yönelik bu hastalarda kilo kontrolü, sağlıklı beslenme ve egzersiz, hem diyabeti ve diyabete bağlı organ hasarlarının gelişimini önlemede hem de kanseri önlemede en etkin ve en ucuz yöntem olarak görünüyor” diye konuştu.