Şeker hastalığı günümüzde sıklığı hızla artmakta olan önemli bir hastalıktır. Son yapılan çalışmada ülkemizde her 9 kişiden birinde bu hastalık bulunmakta ve önümüzdeki 25 sene içerisinde bu hastalığın her 4 kişiden birinde görüleceği tahmin edilmektedir.
Şeker hastalığının tedavisinde en önemli unsur diyettir. Yaşam biçiminin düzenlenmesi ve günlük kalori alımının kısıtlanması tedavinin esasını ve başarısını oluşturmaktadır. Diyet içeriği kişiden kişiye göre değişmekte, temel olan alınan kalorinin harcanan kaloriden az olmasıdır.
Düşük karbonhidratlı diyetler, yağdan fakir diyetlere göre kısa dönemde daha fazla kilo kaybına neden olmakta, kan şekeri ve kan yağları seviyelerinde azalma göstermektedir. Fakat uzun dönemde bakıldığında piyasada önerilen diyetlerin hiçbirisinin birbirinden anlamlı olarak bir farkının olmadığı anlaşılmıştır.
Günlük gıda alımında yukarıda belirtilen diyetlerdeki kesin sınırlamalar (bir gıda maddesi grubunun kesinlikle tüketiminin yasaklanması) bir süre sonra hastaların diyete uyumunu zorlaştırmaktadır. Diyete ilk başlayan hastalarda yüksek motivasyon ile kısa süreli kilo kaybı gözlenmekte fakat motivasyonun azalması ile birlikte verilen kilolar geri alınmaktadır. Bu tarz diyetlere “yoyo” diyetleri adı verilmektedir.
Toplumda yanlış bilinen bol şekerli tatlılar ve çikolatanın tüketilmesi şeker hastalığına yol açar inanışı son yapılan araştırmalar ile çürütülmüştür. Özellikle çikolata antioksidan maddeler içermesi nedeniyle artık şeker hastalarının kesinlikle yenmesi yasak listesinde değildir. Aksine vücuttaki oksitlenmeyi önleyen epicatechin adlı madde çikolatada bulunmaktadır.
Yapılan bir çalışma, günde 100gr bitter çikolata verilen sağlıklı kişilerde verilmeyen gruba göre damar genişlemesinden sorumlu nitrik oksit salınımının daha fazla arttığını göstermiştir. Bu kişilerin ayni zamanda kolesterol düzeylerinde iyileşme ve insülin direncinde kırılma gözlemlenmiştir.
Hangi “Çikolata” tüketilmeli?