Türkiye ’de kadına şiddetin bir türlü önüne geçilemiyor. Ne çıkarılan yeni yasalar kâr ediyor, ne de şiddet karşıtı kampanyalar. Kadına şiddet, bazen fiziksel, bazen psikolojik, bazen de cinsel boyutta kendini gösteriyor; gençyaşlı, zengin-fakir ya da ünlüünsüz dinlemiyor. Geçtiğimiz hafta 3 ünlü kadın, şiddete maruz kaldıkları için gündemdeydi. İlk olarak ünlü kabadayı Dündar Kılıç’ın torunu Onur Özbizerdik’in, manken sevgilisi Melis Çakır’ı 3 saat dövdüğü haberi geldi. Daha sonra sunucu Ece Erken mahkemeye başvurdu ve eşi Serkan Uçar’a karşı polisin kendisini korumasını istedi. Son olarak da daha önce eşine açtığı boşanma davasından feragat eden oyuncu Bade İşcil, “hem bebeğinin hem kendisinin can güvenliğinin olmadığını” belirterek adliyenin yolunu tuttu. Eşi Malkoç Süalp’in şiddetine maruz kaldığını öne süren İşcil, mahkemeye “sığınacak bir yeri olmadığını” da söyledi. Mahkeme Bade İşcil’e barınma ve ekonomik destek sağlanmasına karar vererek, eşine de 2 ay süreyle İşcil’e yaklaşmama tedbiri getirdi. İşcil, koruma kararının ardından eşine ikinci kez boşanma davası açtı. Ancak ünlü bile olsa, şiddet gören pek çok kadın, eşlerine ya da sevgililerine açtıkları davalardan bir süre sonra feragat ediyor. Peki neden? Bu ‘şiddete tahammül’ psikolojisini uzmanlara sorduk.
"ÖLÜM KORKUSU CAYDIRIYOR"
Psikiyatr Tanju Sürmeli: “Çiftler bu gibi durumlarda ya ölüm korkusuyla ya da karşısındakine ikinci bir şans vererek şikâyetini geri çekebiliyor. Ama bilimsel çalışmalar, ilişkilere ikinci bir şans verildiğinde şiddetin daha da arttığını gösteriyor. Korkarak ya da anlaşarak şikâyetinizi geri alsanız da karşınızdaki kişi şiddeti tekrarlıyor. Güvenlik güçlerinin tarafları barıştırdığı vakalarda da tekrarlanan şiddet çok fazla. Evlilik, aşk gibi ilişkilerde beynimizde irademiz dışında hareket eden bir bölge var. Orası bizim dışımızda ya da bizden önce karar veriyor. Bir de şiddet mağduru kadın özellikle çocuk nedeniyle göz yumabiliyor yaşadıklarına. Oysa şiddet ortamında yaşayan çocuğu daha kötü bir hayat bekler.”
MOBBİNGE MARUZ KALIYORUZ"
Psikolog Kerem Doksat: “Boşanma davası açtıktan sonra feragat eden ünlüler, aslında bir tür mobbinge maruz kalıyor. Konuşmalarına izin verilmiyor, hakları yeniyor, özgürce kendilerini ifade edemiyorlar. Medyada sürekli görünen bu insanlar, bir şekilde meşhur olmanın faturasını ödüyor. Büyük şöhretlerin faturası da ağır oluyor.”
"BAZEN İFTİRALAR OLABİLİYOR"
Ceza Hukukçusu Yılmaz Yazıcıoğlu: “Her şeyden önce bu 3 ismin yaptıkları şikâyetin doğru olup olmadığına bakmak gerek. Eğer gerçekten şiddete uğruyorlarsa, devlet şikâyetlerini geri çekmelerine bakmadan onları korumalı. Ancak Türkiye’de bazen bu konu kötüye kullanılabiliyor, sansasyonel niyetlere ve iftiralara alet edilebiliyor. Savcılığın bunu araştırıp tespit etmesi gerek. Resmi makamları yanıltmak söz konusu ise bu da cezai işlem içerir. Ama şiddet gerçekse, şikâyet olmasa bile, devlet boşanma davasına kadar götürmeli işi.”
"BASKI YAPAN İÇİN TEHDİT SUÇU DOĞAR"
Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Köksal Bayraktar: “Burada, şikâyetin geri alınması konusunda baskı yapan kişi için de tehdit suçu doğar. Bazı suçların takibi şikâyete bağlıdır. Şikâyetin geri alınması halinde bu suçlar soruşturulmaz. Mesela hafif nitelikte, basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek yaralamalar. Şiddet manevi ise yine şikâyete bağlı olmayan soruşturma için mağdurun ruhsal çöküntüsünün büyük olması gerekiyor.