Yaz Mevsiminin Korkulu Rüyası: Kırım Kongo Kanamalı Ateşi

Yaz mevsiminin gelmesi ve havaların ısınması ile birlikte yine bir korkulu rüya gerçek olmaya başladı. Memorial Hastanesi Klinik Laboratuvarlar Koordinatörü Doç. Dr. Kenan Keskin , Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hakkında bilgi verdi.

KKKA Hastalığının Temel Bulaşma Yolları

1-Virüsü taşıyan kenelerin ısırması ile: Kırsal kesimde yaşayan ve gerek evcil, gerekse vahşi hayvanlarla ilişkisi olan kimselere, ev hayvanları ve sokak hayvanları ile ilişkisi olanlara ve kırsal kesimde özellikle çalılıklar ve otların olduğu yerlerde piknik, av veya çeşitli amaçlarla bulunanlara bu yolla bulaşma olabilmektedir.

2-Enfekte hayvanların kan ve vücut sıvıları ile temas sonucu: Veterinerler, avcılar, kasaplar ve çiftçilerde, meslek hastalığı olarak görülebilir. Ayrıca bu hayvanların etlerinin hazırlanması sırasında ev hanımlarına ve bu işle uğraşanlara bulaşma olabilir.

3-Hasta kişilerin kan ve vücut sıvıları ile temas sonucu: Doktor, hemşire ve sağlık memuru ve laborantlar gibi sağlık görevlileri ile evde hasta bakan hasta yakınlarına bu yolla bulaşma olmaktadır.

Hastalığın bugün için hava yolu ile ya da hastalıklı hayvanların sütleri ile geçtiğine dair bir bilgi bulunmamaktadır.

Kuluçka süresi: Bir kenenin insandan kan emmesi ile hastalık belirtilerinin ortaya çıkması arasında ortalam 2 (1-3) günlük bir zaman geçmektedir.

Yakınmalar: iştahsızlık, baş ağrısı, yüksek ateş, yaygın kas ağrıları, mide ağrısı, kusma ve bazen de ishal şikayetleri ile ani olarak başlar.

Belirtiler: birkaç gün içinde gözlerde ve yüzde kızarıklık, göğüste noktasal kanamalar, vücutta yaygın cilt altı kanamaları, burun kanaması, dışkıda ve idrarda kan bulunması gibi ciddi kanama bozukluğu bulguları görülebilir. Hepatit (Karaciğer tutulması) gelişimine bağlı olarak ciltte sarılık ve idrarda koyulaşma saptanabilir.

Ağır vakalarda, hastalığın beşinci gününden sonra karaciğer ve böbrek yetmezliği ile akciğer yetmezliği ve santral sinir sistemi bozuklukları gelişebilir. Hastalar genellikle hastalığın 2. haftasında karaciğer, akciğer veya böbrek yetmezliği tablosu ya da DIC (yaygın damar içi pıhtılaşma bozukluğu) nedeni ile kaybedilirler

Mortalite: Hastalığa ait belgelenmiş salgınlar incelendiğinde, hastanede yatan hastalar arasında ölüm oranının %9 ile %50 arasında değiştiği görülmüştür. Bu oran kimi araştırmalarda % 80'lere kadar yükselebilmektedir. Sağlık Bakanlığının verilerine göre ülkemizde görülen, kayıtlı vakalar arasında mortalite oranı % 5,3'tür.

İyileşme, genellikle 10. günden sonra başlar, bazı vakalarda dört haftaya kadar uzayabilmektedir. Ölüm, genellikle hastalığı ağır seyreden hastalarda, hastalığın 2. haftasında gerçekleşmektedir.

Laboratuvar tanısı (hastalığa özgül olmayan testler); Kan tablosunda bozulma, karaciğer fonksiyonlarında bozulma, pıhtılaşma testlerinde bozulma ile yapılır.

Hastalığa özgül olan testlerle laboratuvar tanısı; Virüsün kandan ve vücut sıvılarından elde edilmesi, virüse ait antijenlerin deteksiyonu, spesifik antikorların deteksiyonu (ELİSA), Virus genomunun deteksiyonu (PCR) ile yapılır.

KKKA hastalığı açısından risk grupları olarak şunları söyleyebiliriz: Tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar, veterinerler, kasap ve mezbahada çalışanlar, sağlık personelleri, endemik bölgelerde kamp ve piknik yapanlar.

Şüpheli temas öyküsü olan kişilerin 14 gün süresince hastalığa ait bulgular ve ateş yönünden takip edilmeleri gerekmektedir.

Tedavi: Bu hastalarda esas olarak destekleyici tedavi yapılmaktadır. Bu tedavinin amacı organizma hastalığı atlatana kadar bozulan fizyolojik dengeyi korumak ve hastanın ihtiyacı olan desteği sağlamaktır. Bu amaçla yapılacak tedavi girişimleri arasında; sıvı ve elektrolit dengesinin korunması, pıhtılaşma bozukluğu gelişenlere taze kan ve pıhtılaşma faktörü verilmesi, ağızdan beslenemeyen hastaların uygun yöntemlerle beslenmelerinin sağlanması, yüksek olan ateşin kontrol altına alınması ve şikayetlerin giderilmesi için gereken tedavilerin yapılması sayılabilir.

Korunma: Keneler, 5mm-1.2 cm boyunda, yassı-oval şekilli, 5-6 adet bacağı bulunan, kırmızı-kahverengi, uçamayan ve sıçrayamayan parazitlerdir. Daha çok sık otların ve çalıların bulunduğu yerlerde ve hayvan barınma alanlarında görülürler.

Kırım-kongo Kanamalı Ateşinden korunmak öncelikle hastalığa neden olan virüsü taşıyan kenelerden uzak durmak ile mümkündür. Kene yönünden şüpheli ve tehlikeli olan bölgelerden uzak durulmalıdır. Hayvanlarla gereksiz temaslardan kaçınılmalıdır.


Hayvan barınakları veya kenelerin yaşayabileceği alanlarda, çıplak ayakla dolaşılmamalı, kısa giysiler giyilmemeli, mümkünse açık renkli (kenelerin kolaylıkla fark edilebilmeleri açısından), uzun kollu ve uzun paçalı giysiler giyilmelidir.


Vücut belirli aralıklarla kene yönünden muayene edilmeli, vücuda yapışan keneler kesinlikle ezilmeden ve kenenin ağız kısmı koparılmadan (bir pensle sağa sola oynatarak, çivi çıkarır gibi) alınmalıdır.


Kenelerin üstüne kimyasal dökülmesi, kibrit ile yakılması gibi işlemler kenelerin hastalık etkenlerini aktarma riskini artırabilir. Bu tarz uygulamalardan kaçınılmalıdır.


Ormanlarda çalışan işçilerin ve ava çıkanların lastik çizme giymeleri veya pantolonlarının paçalarını çorap içine sokmaları kenelerden koruyucu olabilmektedir.


Gerek insanları gerekse hayvanları kenelerden korumak için repellent olarak bilinen böcek kaçıran ilaçlar dikkatli bir şekilde kullanılabilir. Repellentler sıvı, losyon, krem, katı yağ veya aerosol şeklinde hazırlanan maddeler olup, cilde sürülerek veya elbiselere emdirilerek uygulanabilmektedir. Aynı maddeler hayvanların baş veya bacaklarına da uygulanabilmektedir.


Hayvan sahipleri hayvanlarını kenelere karşı uygun akarisitlerle ilâçlamalı,


Hayvan barınakları kenelerin yaşamasına imkân vermeyecek şekilde yapılmalı, çatlaklar ve yarıklar tamir edilerek badana yapılmalıdır.


Kene bulunan hayvan barınakları uygun akarisitlerle usulüne göre ilâçlanmalıdır..

İlgili Sağlık Konuları