Mantar Zehirlenmeleri Ölümcül Olabilir
Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’nden Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Meral Sönmezoğlu yaz aylarında açık havada en sık rastlanılan zehirlenmelerden birinin mantar zehirlenmesi olduğunu belirtiyor ve mantar zehirlenmesinin diğer zehirlenmelere kıyasla oldukça tehlikeli olduğuna dikkat çekiyor. “Pek çok zehirlenmede kişiler çok nadiren hayatlarını kaybederken, mantar zehirlenmelerinde hastaların neredeyse tamamı hayatını kaybeder” diyen Dr. Sönmezoğlu, doğal olarak yetişen mantarlarda zehirli ve zehirsizi ayırt etmenin ciddi bir deneyim ve bilgi gerektiğini, dolayısıyla ormanlarda doğal olarak yetişen mantarları değil kültür mantarlarını tüketmek gerektiğini belirtiyor.
“Zehirli mantar yendikten 12 saat sonra şiddetli karın ağrısı, bulantı, kusma, bilinç kaybı ve bayılma ortaya çıkar. Böyle bir durumda hiç vakit kaybetmeden hastaneye başvurmak gereklidir. Ne kadar erken hastaneye gidilirse kurtulma şansı o kadar fazladır. Gecikilirse hastanın hemen hemen kurtulma şansı yoktur. Mantarın zehri doğrudan karaciğeri etkiler ve karaciğerde yetmezlik yapar. Bu nedenle karaciğer nakli yapılan hastalar dahi var” diyen Dr. Sönmezoğlu, mantar zehrinin antidotu olmadığını ve kandan uzaklaştırılması için hastanın kanının yıkanması gerektiğini söylüyor.
Her Kene Isırığı Virüs Bulaştırmaz
Geçtiğimiz yıl gündemi oldukça meşgul eden kene ısırmalarıyla da ilgili faydalı açıklamalarda bulunan Dr. Sönmezoğlu, “Halkın kene korkusuyla açıkhavadan, topraktan ve yeşil alanlardan alıkonulmasına çok karşıyım. Açıkhavadan mahrum kalmadan korunma amaçlı bazı konulara dikkat etmek yeterli” diyor.
“Kene genelde otluk alanlarda bulunur ve yaşamını sürdürebilmek için bir canlının kanını emer. Havanın sıcak olduğu aylarda ortaya çıkar, kışın kış döngüsüne girer” diyen Dr. Sönmezoğlu, deriye yapışan kenenin hissedilmediğini, yapılması gerekenin yeşil alanlarda bulunduktan sonra vücudumuzda kene taraması yapmak olduğunu ifade ediyor. Kenenin çoğunlukla kan damarlarının yüzeye yakın olduğu kulak arkası, ense, kalça, koltuk altlar ve kasıklardaki deriye yapıştığını belirten Dr. Sönmezoğlu, “Kene farkedildiğinde nasıl çıkartılacağı bilinmiyorsa hemen doktora başvurmak gerekir.
Paniğe gerek yoktur. Her kene ısırığı ölüme yol açmaz çünkü her kene Kırım Kongo virüsü taşımaz. Kene ısırıklarının milyonda biri Kırım Kongo virüsü bulaştırır, onların da yüzde 3’ü ölüme sebebiyet verir. Bu oldukça düşük bir oran” diyor.
Kene ısırdıktan sonra 14 gün ateş takibi yapmak gerektiğini ancak bu süreçte de soğukkanlı olunması gerektiğini hatırlatan Dr. Sönmezoğlu, ateş 38’in üzerine çıktığında mutlaka doktora başvurulmasını öneriyor.
Kapalı Alanlarda Mangal Yapmayın
Dr. Sönmezoğlu mangaldan kaynaklı karbonmonoksit zehirlenmelerinin de yine yaz aylarında arttığını belirterek, “Mangalı aktif hava dolaşımının olduğu yerler ve açıkhava dışında başka bir yerde asla yapmamak lazım. İyi yanmamış kömürden çıkan karbonmonoksit insan için oldukça toksik, renksiz ve kokusuz bir gazdır. Soluma yoluyla vücuda girer, akciğerlerden kana karışır ve dokulara ulaşarak zehirlenmeye yol açar. Zehirlenme hızlı olur, ama sessiz bir ölüme sebebiyet verir” açıklamasında bulunuyor.
Karbonmonoksit zehirlenmesinin belirtilerini baş dönmesi, baş ağrısı, mide bulantısı, baygınlık hissi, bilinç bulanması ve en sonunda koma şeklinde sıralayan Dr. Sönmezoğlu, komada ölüm oranının yüzde 30 olduğunu hatırlatıyor.
Mangal yaparken ayrıca odun kömürü kullanılmasını öneren Dr. Sönmezoğlu mangal yaparken dikkat edilmesi gereken diğer hususları şöyle özetliyor;
Kömür kor haline gelinceye kadar beklenmeli ve yiyecekler asla yakılmamalıdır. Dana eti yandığından mangal için hiç uygun değildir. Mangalda tavuk ve balık tercih edilmelidir. Mangal başında duran kişinin astımı, kronik bronşiti varsa ve sigara içicisi ise daha dikkatli olmalıdır, özellikle sigaran içenlerin vücudunda zaten halihazırda bir miktar karbonmonoksit vardır, mangalla birlikte bu oran hızla artar, dolayısyla bu kişilerin mangal yaparken daha dikkatli olmaları gerekir”
Yaz aylarında gıda zehirlenmelerinde de artış olduğuna dikkat çeken Dr. Sönmezoğlu, “Türk halkı yiyecekleri gereğinden fazla saklıyor. Özellikle protein içeren besinlerin dışarıda üç saatten fazla bekletilmemesi, bekletildiği takdirde atılması gerekiyor” diyor. Dr. Sönmezoğlu alışveriş sırasında da özellikle dondurma gibi ambalajlı ürünlerin son kullanma tarihlerine dikkat edilmesi gerektiği konusunda uyarıyor.