Medical Park Fatih Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Uğur Cangel; varisleri ve tedavi yöntemlerini anlattı:
Toplumumuzda yüzde 50 oranında görülen varis; kanı akciğer ve kalbe geri taşıyan toplardamarların ilerleyici bir şekilde genişlemesine verilen isimdir. Yaklaşık 3 bin 500 yıldır bilinen bir hastalık olmasına rağmen, günümüzde tedavi teknikleri çok ilerlemesine karşın, hala varis hastalığının tedavisinde tam şifa mümkün değildir.
Damar duvarının harabiyetine sebep olan etkenlerin sırrı tam çözülmedikçe varis tedavisinde hep yenilikleri göreceğiz fakat sonuçları her zamanki gibi geçici olacaktır.
Bir hastalığın tedavi spektrumu ne kadar genişse, yani ne kadar çok tedavi seçeneği varsa, o hastalıkta tam iyileşmeden o kadar az söz edebiliriz. Varis de çok fazla tedavi yöntemi olan bir hastalıktır ve her yıl yeni bir tedavi şekliyle karşılaşırız.
En sık sebep her hasalıkta olduğu gibi genetiktir. Bunda genetik olarak damar duvarında güçsüzlükle sonuçlanan eser element eksikliği, romatolojik hastalıklar vb. önemlidir. Anne, baba ve diğer birinci derece akrabalarında varisi olan bir kişi eğer uzun süre ayakta kalınan veya devamlı sabit olarak oturulan bir iş yapıyorsa, sigara içiyorsa, kilo alıyorsa, aşırı sıcağa maruz kalıyorsa, kadınlarda hamilelik ve doğum geçirmişse bilmelidir ki varis hastalığı kaçınılmazdır.
Son zamanlarda modern hayatın bir diyeti olarak, yoğun ve uzun çalışma koşulları ve hareketsiz günlük yaşantı sonucu yürüyüşün yerini alan kısa mesafelere bile otomobil ve taşıma araçları ile ulaşan insanlarda, genetik yatkınlık olmasa bile, varis daha sık görülen bir hastalık halini almıştır. Hamilelerde de varis sıktır. Bunun nedeni, erken dönemde değişen hormonal dengedir.
Oluşum mekanizmasında, ana toplardamarların içindeki kapakçık bozukluğu ve basınç yükselmesi ile başlayan varis hastalığının cilt üzerindeki görünümü; kılcal varisler ve ince kıvrımlı mor damarlar şeklinde olup buzdağının görünen kısmı gibidir, yani problemin kaynağı derin toplardamarlardır.
Belirtileri Nelerdir?
Varisin neden olduğu ağrı, kramp, şişlik, ödem ve kötü görüntü, psikolojik olarak da kişiyi rahatsız eder. Bacakta şişlik yapar.
Hastalığı belirtilerine göre sınıflandırırsak:
- Derece O: Görülebilen toplardamar hastalığı yok
- Derece 1: 1-3 mm çapında ince varisler
- Derece 2: Çapı 4 mm üzerinde olan gerçek varisler
- Derece 3: Bacakta şişlik
- Derece 4: Ciltte kahverengi-siyah değişiklikler
- Class 5: Cilt değişiklikleri ve ayak bileği çevresinde iyileşmiş yara
- Class 6: Açık yara olması (hemen daima ayak bileği içi tarafında)
Çapı 1 mm civarında olan genişlemelere kılcal varis denmektedir. Kılcal varisler genelde görüntü bozukluğu dışında bir yakınmaya yol açmazlar. Özellikle çapı 3-4 mm üzerinde olan varislerde ise görüntü bozukluğuna ek olarak belirgin yakınmalar başlar.
Uzun süre ayakta kalma sonrası bacakta ağrı, şişme, hassasiyet ve ağırlık hissi oluşabilir. Hastalar, bacakta sürekli bir sızlama olduğunu ve dinlenseler de kolay kolay geçmediğini fark ederler. Bu yakınmalar günün sonuna doğru çok belirgin hale gelir ve hastalar ayakkabılarının dar geldiğini tanımlar. Kadın hastalarda adet dönemlerinde yakınmalar belirgin olarak artar.