Hipertansiyon hastalığının çocukluk döneminde ortaya çıkabildiğini belirten Çocuk Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Duygu Övünç Hacıhamdioğlu, "Geceleri uyanıp idrara gitmek, uç organlarda (el, ayak gibi) soğukluk, yürüme sırasında kalça ya da bacaktaki bir ağrıdan dolayı aksama, çarpıntı, terleme, ateş basması hissi gibi belirtiler hipertansiyona bağlı yakınmalar olabilir. 3 yaşını doldurmuş tüm çocuklara sağlık kontrolleri sırasında tansiyon ölçümü de yapılması çok önemlidir" dedi.
Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Çocuk Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Duygu Övünç Hacıhamdioğlu, çocuklarda hipertansiyona sebep olan faktörler ve ailelerin dikkat etmesi gereken konular hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Doç. Dr. Hacıhamdioğlu, fazla kilo ve obezite görülme sıklığındaki artış, beslenme alışkanlıklarının değişmesi, pandemi ve dijitalleşen dünyanın etkisi ile hareketsiz bir yaşamın benimsenmesinin yetişkinleri olduğu kadar çocukları da etkilediğinin altını çizdi. Toplumda geç yetişkin hastalığı olarak bilinen hipertansiyonun sanılanın aksine çok daha erken yaşlarda ortaya çıkabildiğini işaret eden Doç. Dr. Hacıhamdioğlu, "Çocuklarda son yıllarda sıklığı artan hipertansiyon, toplumumuzda önemli bir sağlık sorunu haline gelmeye başladı" diye konuştu.
TOPLUMUMUZDAKİ GENETİK EĞİLİM GÖZ ARDI EDİLMEMELİ
Türkiye'de her 3 kişiden birinin hipertansiyon hastası olduğunu belirten Doç. Dr. Duygu Övünç Hacıhamdioğlu, bu yüksek oranın hastalığın genetik aktarımı konusunda da çok önemli bir faktör olduğunu söyledi. Doç. Dr. Hacıhamdioğlu, "Yüksek tansiyonu olan bir ebeveyn, bir gen yoluyla çocuğuna bu hastalığı geçirebilir ve bu kişinin hipertansiyon geliştirme riskini yükseltebilir. Hipertansiyon doğal bir seçilime uğramadığı için toplumda genetik eğilimli birey sayısının artması olağan fakat önüne geçilmesi gereken bir süreçtir. Dolayısıyla, çocukluk yaş grubunda erken tanı oldukça önemlidir" açıklamasında bulundu.
ÇOCUKLARDA TANSİYON ÖLÇÜMÜNÜ İHMAL ETMEYİN
3 yaşını doldurmuş tüm çocuklara sağlık kontrolleri sırasında tansiyon ölçümü yapılmasının çok önemli olduğunu dile getiren Doç. Dr. Duygu Övünç Hacıhamdioğlu, bunun sebebini şöyle anlattı:
"Özellikle kan bağı olan akrabalarında hipertansiyon, diyabet, kan yağları ile ilgili bir sorun, inme, kalp krizi, damar tıkanıklığı, ailevi böbrek ve hormon hastalıkları olan çocukların yakınma gelişmesini beklemeden basit tansiyon ölçümü ile taranmaları oldukça önemlidir. Çocuklardaki önemli avantaj, hipertansiyonun yaptığı hasar bulgularının kan basıncı normale gelince geri dönebilme şansıdır. Dolayısıyla, çocukluk yaş grubunda erken tanı oldukça önem kazanmaktadır."
Doç. Dr. Hacıhamdioğlu, 3 yaşından önce tansiyon ölçümü önerilen durumlar ile ilgili ise şunları söyledi:
"Çocuk hastanın doğuştan gelen kalp ya da böbrek hastalığı, prematüre doğum, organ transplantasyonu, kanser, kan basıncını yükseltebilen kronik ilaç kullanımı gibi bir durum varsa 3 yaşından önce de rutin kontrollerde tansiyon ölçümü önerilir."
BU BELİRTİLERE DİKKAT
Kronik bir hastalık olan hipertansiyonun belirtilerinin oldukça geniş bir yelpazede olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Duygu Övünç Hacıhamdioğlu, bir kısım yakınmaların aileler tarafından hipertansiyon ile bağdaştırılamayacağına dikkat çekti.
Doç. Dr. Hacıhamdioğlu, hipertansiyon belirtileriyle ilgili şu bilgileri paylaştı:
"Geceleri uyanıp idrara gitmek, uç organlarda (el, ayak gibi) soğukluk, yürüme sırasında kalça ya da bacaktaki bir ağrıdan dolayı aksama, çarpıntı, terleme, ateş basması hissi, solukluk, aniden yüzde kızarıklık, çabuk yorulma, halsizlik, baş ağrısı, burun kanaması, baş dönmesi, görme alan değişikleri, bilinç kaybı, bayılma, ders performansında düşme, derin soluk alıp verme ihtiyacı ya da göğüs ağrısı, hipertansiyona bağlı yakınmalar olabilir."
TUZ TÜKETİMİ EN AZA İNDİRİLMELİ
Korunma amaçlı yapılabileceklere sadece çocukların değil, çocukların da motive olması açısından ailenin de uyum sağlaması gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Hacıhamdioğlu, değiştirilebilecek alışkanlıklar hakkında şunları söyledi:
"Tuz tüketiminin kısıtlanması alınacak en önemli önlemlerin başında gelmektedir. Ekmek, zeytin, peynir, turşu, salça, işlenmiş et ürünleri genel olarak yüksek tuz içeren ürünlerdir. Bunların tuzsuz olanları tercih edilebilir ya da alternatif yiyecekler tüketilmelidir. Vücudumuz tadını tuzlu olarak almadığınız yiyeceklerdeki tuzu bile organizmamıza alma eğilimindedir. Mümkün olduğu kadar hem kendimizin hem çocuklarımızın damak tadını 'fast food' olarak adlandırılan tuz oranı oldukça yüksek olabilen gıdalardan korumamız gerekmektedir."
ALIŞKANLIKLARINIZI DEĞİŞTİRİN
Hipertansiyondan korunmak için yaşam şeklinin, alışkanlıkların çok önemli olduğunu belirten Doç. Dr. Hacıhamdioğlu, "Sebze ve meyve ağırlıklı beslenme düzenine geçmek, kafein, enerji içeceği, gazlı - şekerli içeceklerin kullanımını kısıtlamak, doymuş yağları (hayvansal yağları) azaltmak, hareketli yaşamı benimsemek, fiziksel aktiviteyi artırmak, sigara maruziyetinden uzak kalmak (çocuklar için pasif içici konumunu engellemek), bilgisayar, televizyon karşısındaki zamanı 2 saat ile sınırlamak sağlıklı olma halini ileri taşıyacak faktörlerdir" diyerek sözlerini sonlandırdı.