Türkiye'de Diyabet Farkındalık Oranı % 37

Diyabet Cemiyeti, Diyabet Vakfı, tıp fakülteleri ve diğer ilgili derneklerin de katkıları ve fikir alışverişiyle 50. yıla yakışır bir içerik oluşturuldu.

Diyabet ve metabolizma Türkiye'de bilimde branşlaşmanın ilk örneğidir. Diyabet hikayemiz 2. Dünya savaşında Almanya'dan gelen ve Vakıf Gureba çalışmalara başlayan Alman bir hekim ile start aldı.

Türkiye'de diyabet oluşumları, Avrupadaki diyabet birliği ile aynı dönemlere denk gelmekte ve şu an ulusal diyabet kongreleri, Avrupa dahil katılmın en yoğun olduğu kongreler arasında.

Kongreler başından beri hastalar ve hekimler için bilgi kaynağı. 50. yılında kongrede yeni insülin verilme yolları olan solunum ve oral yolla alınan insülinler ve pankreasta insülin hücrelerinin ömrünün uzatılması çalışmaları aktarılacak. Ancak uzmanlar anlatılacak bu bilgilerin hemen çare olarak algılanmamasını tüm gelişmelere temkinli yaklaşılması gerektiğinin altını çiziyorlar.

Örneğin, oral yolla uygulanacak insülinin kesin sonuçlarının şu anda belli olmadığını, o nedenle başarılı insülin tedavisi alan hasta için tavsiye edilmediğini belirtiyorlar.

Yine tip-II diyabeti ortadan kaldırılan ameliyatların sadece morbid obez hastalarda uygulanması gerektiği özellikle vurgulanıyor ve asla diyabeti bitiren bir çare olarak algılanmaması gerektiği ifade ediliyor. Çünkü cerrahi operasyonlarda elde edilen sonuçlar erken evrede, henüz ileri dönem 20-30 yıllık sonuçları bilinmiyor. Ancak bilinen bu operasyonu geçiren hastalarda çok ağır osteoporoz ve böbrek taşı oluştuğu. Dolayısıyla diyabetik cerrahi, sadece VKİ 40'ın üzerinde olan hastalarda bilimsel olarak kabul görüyor.

KÖK HÜCRE VE DİYABET

Kök hücre ve genetik çalışmalar henüz ortalama bir diyabetli hastanın tedavisinde klinik olarak yerini almış değil. Bilindiği gibi diyabet 0-90 yaşlarında ortaya çıkabiliyor, tedavideki temel amaç ise organ hasarı olmaması ve komplikasyonların engellenmesi. Kesin çözüm ise yok. Diyabetin metabolizması oldukça komplike.Şu an kök hücre çalışmalarında laboratuvarda, ana hücreden insülin salgılayan bir hücre yapılmış durumda. Ancak sorun sofistik olarak çözülmüş değil. Yani kan şekeri düşük olsun olmasın insülin sürekli salgılanıyor.

TÜRKİYE'DE DİYABET FARKINDALIK ORANI % 37

Günümüzde bilimin eğilmesi gereken konu diyabet riskinden korunmak olmalı. Sağlık sistemindeki geri ödemenin korunma aşamasında da geçerli olması diyabeti önlemede çok etkin bir yol olacağı düşünülüyor.

Türk toplumunun %70'i şişman ya da fazla kilolu. Bunların da % 53'ü gövdesel yani elma tipi şişman ve bu grubun da büyük kısmını kadınlar oluşturuyor. TURDEP çalışmasında 20 yaş üstü farkındalık oranı % 14, diyabetli olmayanlarda ise % 25. Hızla yayılan bu hastalık, yani insülin direnci şişmanlığın da % 80 nedenini oluşturuyor. Diyabet adayı olan % 50'lik kesimin, sadece %20'sinin hastalık hakkında fikri var.

Diyabet ekip tedavisi ve özellikle 1.basamakta çözülmesi gereken bir konu.

Diyabet tedavisi multidisipliner bir tedavi. Türkiye'de 7 milyon olduğu düşünülen diyabetli grubun farkındalık ve tedavisinde özellikle aile hekimlerinin rolü çok büyük. Aslında özellikle tip II diyabet 1. basamakta çözülebilir. Ekipte diyabet hemşiresi ayrıca önemli rol oynuyor. Diyabet hemşireliği son bir kaç yıldır mesleki olarak tanımlanmış ve diğer hemşireler arasında uzmanlaşmış durumda. Aile hekimlerine düşen her 3000 kişiden en az 200 kişinin diyabetli olduğu düşünülürse aile sağlığı merkezlerine de diyabet hemşiresi zorunlu hale geliyor.

Diğer önemli grup ise diyetisyenler. Örneğin İstanbulda'ki aile sağlığı merkezlerinin sadece 10-15'inde diyetisyen bulunuyor.

Diyabetin multidisipliner olduğunu kanıtı olan diğer veri bir çok hastalığın 1 numaralı nedeni olması; Kardovasküler hastalıklar, miyokard enfarktüs, felç, 20 yaş üstü körlük, trafik kazası dışındaki bacak ampütasyonları, hipertansyon, ağız sağlığı sorunları gibi.