Tüp Bebekte Kullanılan Kanıta Dayalı Olmayan Tedaviler

Tüp bebek uygulamalarında, tüp bebek tedavi aşamaları olsun, tüp bebek ilaç kullanımlarında olsun, laboratuvar uygulamalarında sonra yıllarda ilerleyen gelişmelerle başarı oranları git gide artmaktadır.

 Tüp bebek uygulamalarında, tüp bebek tedavi aşamaları olsun, tüp bebek ilaç kullanımlarında olsun, laboratuvar uygulamalarında sonra yıllarda ilerleyen gelişmelerle başarı oranları git gide artmaktadır. Fakat buna rağmen, tüp bebek uygulamalarındaki bütün ilerlemeler ve gelişmelere karşın, başarı oranı halen %100 olamamaktadır. Kısır adayların bazıları tüp bebek uygulamalarıyla bebek sahibi olmayı halen başaramamaktadır. Bu nedenle tüp bebek uygulamasının başarıya ulaştırma şanslarını yükseltmek adına yardımcı birçok ilaç ve tedavi yöntemi uygulanmaktadır.


Bu konuyla ilgili olarak bir çok araştırma ve çalışma yapılmasına rağmen, bu uygulama ve ilaçların büyük bir kısmının faydası konusunda kesin bulgular bulunmamaktadır. Fakat üreme sağlığı konusunda bilinenlerin bilinmeyenlerden çok daha azdır. Fakat bu deneysel olması gereken uygulamaların tedavide gerekli bilgileri elde etmeden kullanılmasına neden olmaktadır. Bir çok tüp bebek tedavi merkezinde yapılan bu kanıta dayalı olmayan tedavilerden bazıları şunlardır:



Kan pıhtılaşmasını azaltan, heparin, aspirin gibi ilaçlar
 Embryo Glue (embryo yapıştırıcısı),
Antioksidan kullanımı
Embryo transferi ardında destekleyici tedavi zamanlaması,
Viagra,
 Magnetik sperm seçimi (sperm mıknatısı),
Ko-Kültür (yapay rahim),
Lenfosit aşısı,
DHEA.


Aspirin ve Heparin Kullanımı
Tüp bebek uygulaması sırasında aspirin tüp bebek merkezleri tarafından çok sık şekilde uygulanan bir ilaçtır. Fakat etkinliği ve hangi durumlarda etkili olduğu hakkında çok fazla bilgi yoktur. Aspirin ilacı tıpta uzun yıllardan beri kullanılmaktadır. Aspirinin ağrı kesici ve ateş düşürücü etkisinin yanı sıra, çok başka faydalı etkilerinin de olduğu kanıtlanmıştır. Kanın pıhtılaşmasını önleyen bir ilaç olması dolayısıyla son yıllarda bu alanda da özellikle kardiyolojide uygulanmaktadır.


Yapılan çalışmalarla, tekrarlayan bebek kayıplarının en önemli etkenlerinden birisinin “anti fosfolipid sendrom” olduğu kanıtlanmıştır. Bu sendromda, pıhtılaşma mekanizması bozularak kılcak damarlar içerisinde mikroskobik pıhtılar, oluşup gelişmekte olan fetusa giden kan akımını azaltarak ölümüne yol açmaktadır. Anti fosfolipid sendromunda küçük doz aspirin ya da heparin kullanımının faydalı neticeler verdiği ve canlı doğum oranını yükselttiği belirtilmiştir.



Öteki taraftan tüp bebek tedavisinde tekrarlayan başarısızlıklarda aspirin ve heparinin olumlu etkisinin olduğunu gösteren çalışmalar olsa da bunun aksini gösteren araştırmalar da yapılmaktadır. Bu konuda yapılan çalışmaların şimdiye kadar yapılan kısmına bakıldığı takdirde düşük doz aspirin kullanımının tüp bebek ve mikroenjeksiyon durumlarında klinik hamilelik oranlarını yükseltmediği, hatta düşük ve dış gebelik oranlarını da değiştirmediği belirtilmiştir.



Bu nedenle tüp bebek ve mikroenjeksiyon tedavilerinde düşük doz aspirin uygulaması canlı doğum için olumlu bir etkene sahip olmamaktadır ve bu durumlarda standart olarak kullanımı tavsiye edilmemektedir. Bu bilimsel veriler neticesinde başarılı olmayan tüp bebek tedavileri ardında pıhtılaşma faktörleri ile ilgili sorun var ise, aspirin ve heparin tedavisinin yararlı olabileceği ve hamilelik şanslarını artıracağı söylenebilir. Fakat günümüzde böyle bir sorun olsa da olmasa da tüp bebek hamileliklerinde aspirin sık bir şekilde uygulanmaktadır. Bu konuda gerçekleştirilen geniş kapsamlı araştırmaların birçoğunda tüp bebek ardından oluşan hamileliklerin seyrinde artı bir etkisi olmadığı çıkarımı yapılmıştır. Kısaca, tüp bebek tedavisinde spirin ya da heparin uygulamasının etkin bir faydası bulunmamaktadır, denilebilir.



Embryo Glue (Embryo yapıştırıcısı)
Embryo glue, embryoların aktarımı sırasında uygulanılan bir kültür ortamıdır. İçerisinde Hyaluronan ismi verilen bir madde bulunmaktadır. Hyaluronan’un embryonun rahime yerleşme ihtimalini yükselttiği iddia edilmektedir. Hyaluronanın embriyo ve rahim iç dokusu arasındaki ilişkide nasıl bir etkisi olduğu çok belirgin değildir. Fakat hyaluronanın hücreler arası bağlantıyı sağlamlaştırdığı, yeni damar oluşumunu sağladığı ve de kültür sıvısının akışkanlığını düşürme etkisi oluşturduğu da zannedilmektedir. Embryo glue’nun uygulamasının, tüp bebek tedavilerinde gebelik ihtimalini artırdığını gösteren yeterli sayıda bilimsel kanıt bulunmamaktadır. Tüp bebek tedavisiyle ilgilenen neredeyse tüm bilim insanlarının düşüncesi, embryonun yerleşme oranını yükseltmenin en etkili koşulu kaliteli embriyo elde etmektir. Yerleşme ihtimali bulunmayan bir embriyonun herhangi bir madde ile rahim içine yerleşmesini gerçekleştirmek, sağlanabilir değildir.



Antioksidan Kullanımı
Vücut içi gelişime göre , embriyo gelişimi laboratuvar koşullarında daha yavaş olur. Bunun nedeninin okside edici stressten kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu okside edici stress kaynakları, yüksek oksijen basıncı, ışık ve kültür ortamında kullanılan maddelerdir. Dolayısıyla bilinen antioksidan maddelerin embriyoların laboratuvar koşullarında gelişimine etkilerinin araştırılması açısından bir çok çalışma yapılmıştır. Fakat bu konularda bir fikir birliğine varılamamıştır. Antioksidan tedavisinin erkek kısırlığında etkili olabileceğini bildiren görüşler bulunmaktadır.


Özellikle sigara kullanan erkeklerde C vitamimininin ek olarak uygulanması sperm kalitesini yükselttiği belirtilmiştir.A ve E vitaminleri üzerinde de bir çok çalışma mevcuttur. Fakat antioksidan tedavisi güvenli dozların aşılması halinde tam tersine zararlı olabilmektedir. A vitamininin fazla oranlarda kullanılması bebekte ürogenital ve kas sistemiyle ilgili sakatlıklara neden olabilir. Aynı şekilde yüksek dozda C vitamini kullanımı anne adaylarında yumurtlamayı engelleyebilmektedir.Antioksidanların kullanımının hamilelik neticeleri ve kısırlık üzerindeki etkileri henüz  net ve kesin biçimde belirtilemememiş, ortaya konulamamıştır.



Embryo Transferi Ardında Destekleyici Tedavi Zamanlaması
Tüp bebek uygulamalarında yumurtaların vücut dışına alınma uygulamasının yumurtalıklarda yol açtığı hasar ve kullanılan ilaçların beyin-yumurtalık arasındaki ilişkiyi bozması dolayısıyla gebelik için gerekli olan progesteron hormonu yeteri miktarda salgılanamaz. Bu sebeple bu hormon enjeksiyon, vajinal ya da ağız yoluyla kullanılır. Tedaviye başlama ve bitirme zamanı hakkında, tedavinin yöntemi ve alınacak miktar konularında bir görüş birliğine varılamamıştır. Hamileliğin gerçekleşmesi durumunda tedavinin ne kadar süreyle devam ettirileceği konusunda da görüş birliği yoktur.
Bu tedavinin gebelik olduğu anlaşıldıktan sonra devam edilmesinin düşük oranlarının azalttığına dair herhangi bir kanıt yoktur. Fakat bir çok tüp bebek merkezi bu uygulamayı plasentanın oluşumuna kadar, yani 12. Haftaya kadar devam ettirmektedir.Tedavinin uygulanım şekli üzerinde yapılan çalışmalar en işe yarar yöntemin enjeksiyon yardımıyla uygulanan tedaviler olduğunu gösterse bile bu tedavi yöntemin uygulanımındaki güçlükler sebebiyle bir çok tüp bebek merkezi vajinal uygulamaları kullanmayı doğru bulmaktadır. Son zamanlarda yapılan bir çok araştırmada ilacın vajinal yoldan kullanılmasının, enjeksiyonla verilmesi kadar etkili olduğu da belirtilmektedir.



Viagra
Rahim içi dokusunun (endometrium) kalınlaşmasının rahime gelen kan akımına bağlıdır. Bu durumun tüp bebek uygulamasındaki başarısı üzerindeki etkisi kesin olarak bilinmektedir. Viagra, vücuttaki damarların genişlemesini sağlayan nitrik oksitin etki zamanını uzatır. Bu sebeple Viagra’nın rahim içi kalınlaşmasının yeterli olmadığı hallerde kullanımının başarı ihtimalini yükseltebileceği bildirilmektedir. Öbür taraftan rahim içi kalınlaşmasını engelleyen en önemli etkenin rahim içindeki geçirilmiş müdahale ya da enfeksiyonlar yüzünden meydana gelen rahim içi yapışıklıkları olduğunu da akıldan çıkarmamak gerekmektedir. Bu sebeple Viagra kullanmadan önce rahim içinde yapışıklık olmadığı histeroskopi yardımıyla gösterilmelidir. Bu konuda yapılan uygulamalar henüz yeterli değildir ancak rahim içi dokunun kalınlaşmadığı durumlarda Viagra kullanımının yararlı olduğunu söylenebilir.



Magnetik Sperm Seçimi (sperm mıknatısı)
Sperm sayısının yeterli olmaması (oligospermi), hareket kapasitelerinin az olması (astenospermi) ve morfolojik bozukluklar (teratospermi) erkek kısırlığına yol açan önemli etkenlerdir. Son zamanlarda yapılan çalışmalar bu spermlerde normal mikroskoplarla tespit edilemeyen başka bozuklukların da olabileceğini kanıtlamıştır.Sperm sebebi olan durumlarda bu nedenlerle gebelik ihtimallerinin düştüğü iddia edilmektedir. Bu spermlerde apoptozis (hücrenin programlı ölümü) miktarlarının yükseldiği belirtilmiştir. Sperm parametrelerini bozan genetik, ısı, kimyasal maddeler gibi sebepler, apoptozis miktarını da yükseltmektedir. Apoptotik sperm hücrelerini mikroenjeksiyonda kullanmamak adına Magnetic Activated Cell Sorter (MACS) isminde bir yöntem uygulanmaktadır. Bu yöntem mikroenjeksiyon uygulanacak erkek kısırlığı durumlarında ümit vericidir. Ancak bu konuda da kesin görüşler ve görüş birlikleri bulunmamaktadır.



 Yapay rahim
Kültür ortamında insan embriyoların gelişimini desteklemek üzere besleyici hücrelerin kullanımı tüp bebek tedavisinde uygulanan tartışmalı tekniklerden birisidir.Teoride, bu besleyici katmanlar, kültür ortamını farklı bileşenler ekleyerek ya da içerisinden alarak desteklemektedirler. Bu bileşenler tam olarak tanımlanmamıştır. Embriyo gelişimi için etkili olan artıklar ya da besinler bulundurabilir. Kullanılan “besleyici hücrelerin” normal hızda sayıca artmasına izin verilmez. Bunun sebebi bu durumda içinde bulundukları ortamın besinini tüketmeleri ya da ortamı asitleştirmelerine yol açabilmeleridir. Dolayısıyla, uygun hücre sayısına eriştiklerinde radyasyon ya da benzeri tekniklerle üremeleri kontrol altında engellenir.


Kullanılan hücrelerin çeşitleri laboratuvardan, laboratuvara değişir. Yapay rahim literatüründe çok farklı türde hayvan ve doku türleri ciddi bir başarıyla uygulanmıştır. Farklı türlerden hücreler kullanılmış olup, bazı tüp bebek merkezleri, farklı hücrelerin ortama zararlı virüsler veya zehirler bulaştırabileceği görüşü ile sadece embriyonun biyolojik ebeveynlerinden birisine ait hücreleri kullanmaktadırlar. Belirli taze insan hücrelerinin kullanılabilmesi adına tüp bebek merkezinde hücre kültürü konusunda uzmanlığa sahip bir biyoloğun bulunması gerekli bir koşuldur.


Ko-kültürlerin (besleyici hücrelerin) uygulanımı ile embriyo kalitesinin yükseldiği bazı yayınlarda belgelenmiştir. Bununla çelişen bilgiler ise embriyo kalitesinde ya da gebelik oranlarında herhangi bir artış olmadığıdır. Genellikle Ko-kültür kullanımının IVF başarı miktarlarını arttığına dair bir ifade henüz kanıtlanmış değildir. Bu sebeple bu yöntem uzun yıllardır biliniyor olmasına karşın Dünya üstünde çok ender klinikler tarafından uygulanmaktadır. Türkiye’de ise ko-kültür yöntemi “yapay rahim” gibi aldatıcı bir isimle daha çok ticari amaçla kullanıldığı bilinmektedir. Bilimsel açıdan yararı kanıtlanmamış bu teknik daha önce başarılı olmayan denemeler yaşamış adaylara mucize ve çok ileri bir teknik olarak gösterilmektedir. Bu sebeple çoğunlukla; hali hazırda çok başarılı olan tüp bebek laboratuvarlarının başarısının bu yöntemden etkilenmediği ama koşulları yetersiz laboratuvarlar için bu uygulamanın kültür şartlarını geliştirebileceği bu konuyla ilgili söylenebilecek en kesin şeydir.



Lenfosit Aşısı
Bu uygulamada baba adayından elde edilen kan içinden ayrılan lenfosit hücreleri anne adayına cilt altına verilerek bağışıklık sistemi değiştirilmeye çalışılmaktadır. Tekrarlayan bebek kayıpları olan adaylara tavsiye edilmiş fakat bu grupta dahi etkinliği kanıtlanmamış bir tedavi yöntemidir. Tüp bebek yönteminde başarı elde edememiş olan adaylarla ilgili tek bir çalışma yayınlanmıştır. Bu çalışmada neticelerin aşılamayı takip eden ilk 6 ay içinde tüp bebek yaptıran olgularda arttığı gösterilmiştir . Fakat bu tedavinin de diğer tedaviler gibi etkinliği iyi planlanmış çalışmalarda gösterilememiştir. Lenfosit aşısı, kişiye maddi sorumluluk getirmesinin yanı sıra hiçbir yararı bulunmadığı için önerilmez.



DHEA (Dehidroepiandrosteron)
DHEA böbrek üstü bezinden salgılanan bir hormondur. Vücutta testosteron ve östrojene dönüşen bu hormon, yumurtalıklar üzerindeki etkisi tam olarak bilinmemektedir. DHEA’nın yumurtalık cevabı zayıf anne adaylarında uygulanmasının bu kadınlarda tüp bebek tedavisi başarısını yükselttiğini gösteren bazı araştırmalar mevcuttur. Fakat bu olumlu neticeler yalnızca 3 bilim insanında ve iyi yapılmamış klinik çalışmalardan gelmektedir. Bu sebeple bu konuda görüş bildirmek için yeterli çalışma mevcut değildir.



İlgili Sağlık Konuları