"Tükenmişlik sendromu" ruhsal bir bozukluk değildir ancak bazı kişilik yapılarında daha kolay ortaya çıkabilir. Sıklıkla depresyonla karıştırılma riski vardır. Belirtilerdeki benzerlik dikkat çekicidir kişinin depresif duygulanımı da mevcuttur ancak tükenmişlik sendromunda depresyondan farklı olarak, kişi "bu durumu yaşadığı ortamdan uzaklaşıp farklı bir ortama geçtiğinde" duygulanımı değişebilir , sıkıntıya düşen yaşamsal fonksiyonları normale dönebilir.
İnsan ruhu ve bedeninin yalan söylemediği durumlardan biri olarak karşımıza çıkan bu sendrom, "insanoğlu doğasına uygun yaşamayı" reddedip , çok büyük idealler ve hedeflerle temel insani ihtiyaçları arasında sıkışıp kaldığında en çok kendini gösterir.
Tükenmişlik, genel anlamda bir insanın iş yaşamında ihtiyacı olan doyuma sahip olamaması nedeniyle tüm yaşamına yayılabilen bir yaşam enerjisinde tükenme hâli olarak tanımlanabilir .
Tüm yaşam enerjisini iş hayatından karşılayan, başka alanlarda beslenmeyi göz ardı eden, sosyal yaşamı güçlü olmayan, aşırı hırslı ve başarı odaklı kişilerde daha sıklıkla görülebilir. Kişinin iş yaşamında , çalıştığı kuruma verdikleri ve aldıklarının birbiriyle dengeli olmadığı durumlarda, bir süre sonra karşısına bu tükenmişliğe varabilecek zorluklar çıkabilir. Örneğin büyük fedakarlıklarda ve uzun mesailerle çalışan bir kişi, bunun karşılığında çalıştığı kurumdan maddi-manevi bir takdir alamadığında, bir süre sonra tükenmişlik yaşama ihtimali belirtir.
Tükenmişlik sendromundan uzak kalabilmek için, öncelikle yaşama bakışın güçlü ve yaşamdan keyif almanın öncelikli olduğu bir bakış açısı gerekir. Ruhsal ihtiyaçları karşılamayı ihmal etmemek, yaşamla kavga halinde olmamak, sosyal iliskileri canlı tutmak, çevremizdeki kişilerden destek almayı ihmal etmemek bu noktada önemlidir.
Ağırlıklı olarak iş yaşamında sözü edilse de yaşamın tüm düzlemlerinde kendisini gösterebilir.