Sosyal medya paranoyak yapıyor

Sosyal medya, yaydığı korku dolu haberler ile paranoyaları tetikliyor.

 Psikiyatrist Dr. Sabri Yurdakul, metropollerde yaşamanın zorluklarını ve paranoyak olmadan bir yaşam sürmenin kurallarını anlattı... 


 Paranoya nedir? Hangi kişilik türlerinde daha sık görülür? 

Paranoya, kişinin sürekli olarak kötülük görme, aldatılma korkusu ile yaşadığı bir hastalıktır. Bu korkuların yersiz olduğu söylense bile kişinin fikri asla değişmez. En sağlam veriler bile onun fikrini değiştirmez. En sık; içine kapanık, kuşkucu, alıngan, kıskanç ve aşırı gururlu insanlarda görülür. 

 Metropollerde paranoyak olmadan yaşamak mümkün mü? 

Metropollerde paranoyak olmadan yaşamak giderek güçleşiyor. Artan suç olayları, her an yerde ortaya çıkabilecek olan kapkaççılar, kandırılan, aldatılan insanların basına yansıyan hikayeleri; normal insanı bile aşırı kuşkucu ve güvensiz hale getirmektedir. Paranoyak olmadan yaşamanın yolu, gerçek tehlikelerle gerçek olmayan tehlikeleri ayırt etmekten geçer. İnsanlara güvenmeli ama tedbir almalıyız. Mümkün olduğu kadar olayların olabileceği yer ve zamanlarda oralarda olmamalı, çok erken ya da geç saatlerde yalnız başımıza ıssız yerlerde olmaktan kaçınmalı ama bütün bunları çok da abartmamalıyız. 

 Taciz, tecavüz, kapkaç, cinayetler, kazalar, patlamalar... Sürekli korku içindeyiz; korkumuzu kontrol altına almayı nasıl öğreneceğiz? Korkumuzu kontrol altına almak için sürekli olarak bu tür haberleri takip etmekten vazgeçmeli, kendi kendimizi korkutmamalıyız. Korku öğrenilen bir duygudur. Sürekli olarak bu tür programları izler, her bir kazayı, kapkaçı, cinayeti takip edersek dünyayı bu şekilde algılarız. Tabii ki dünyada bunlar da var ama hep bunlar var diye algılarsak o zaman sürekli korku içinde yaşarız. Nasıl ki insan sürekli korku filmi izlerse kendi başına bir odada oturamaz olur; sürekli olarak bu haberleri izlemek de aynı etkiyi yapıp dünyayı sadece bunlarla dolu olarak görmemize neden olur. Bu yüzden korkuyu abartmamak gerekir. Her şeye rağmen var olan korkuyu ise zihnimizi başka konularla meşgul ederek, yaşantımızı hareketlendirerek, her şeyden öte kendimizi oyalayacak şeyler bulup sürekli düşünmeyerek atabiliriz. 

ŞİDDET ORTAYA ÇIKAR 

Sosyal medya, paranoyalarımızı tetikliyor mu? 
Sosyal medya, yaydığı korku dolu haberlerle paranoyalarımızı tetikliyor. Özellikle 'metrolar, metrobüsler, alışveriş merkezleri tehlikeli' düşüncesi, ortak korkuları beslediği için insanları paranoyaya sürüklüyor. 

 Paranoya nereden sonra tehlikeli olmaya başlar? 

Paranoya tek tek insanların hayatında etkili olduğu gibi giderek daha çok sayıda insanı etkisine alıp toplumsal olmaya başladığında ve insanların korku duydukları konuların sayısı arttığında, toplu yaşamı tehdit etmeye başladığında tehlikeli olmaya başlar. İnsanlar evlerinden çıkamaz olur, en ufak tehlikede çok büyük tepkiler verirler. Korku öfkeyi getirip toplumsal şiddeti de ortaya çıkarabilir. İnsanların birbirlerine olan güvenin yıkılışı 'Zaten kimse güvenilmez, ben niye onları kandırmayayım' düşüncelerini de getirir. Bunlar toplumsal yaşamı giderek zorlaştırıp insan ilişkilerini zedelemeye başlar. 

BİR KRİZ ANI İLE TOPLUM OLARAK NASIL BAŞA ÇIKABİLİRİZ?

Herhangi bir kriz anında insanlarla ortak hareket etmek, sağduyuyu kaybetmemek, telaş ve panik yapmamak gerekir. Bilinçli yaratılan krizlerin amacı insanların panik olması, korku duyması ve bununla birlikte mantık sınırlarından çıkmalarını sağlamaktır. Bu tür provokatif durumlardan kaçınmak, sonradan pişman olunacak davranışlarda bulunmamak ve sakinleşme çağrılarına uymak gerekir. Kriz anında hareketi önce düşünmeli, ani kararlar vermemeli ve karar vermekte güçlük çektiğimizde sözlerine, kararlarına güvendiğimiz insanlara ulaşıp onlardan akıl alıp onu uygulamalıyız. Bu çoğunlukla eşimiz, annemiz, babamız, sevdiğimiz ve fikirlerine güvendiğimiz bir arkadaşımız olabilir. Onunla ilişki kurmak bizi panikle yanlış yapmaktan koruyacaktır. 

İlgili Sağlık Konuları