Sağlık Bilimleri Üniversitesi Dr. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Salim Erkaya, son zamanlarda yapılan araştırmaların sezaryenle doğan bebeklerde bağışıklık sisteminin daha zayıf olduğunu ve solunum sistemi hastalıklarının daha sık görüldüğünü ortaya koyduğunu belirtti.
7. Ulusal Üreme Ondokrinoloji ve İnfertilife Kongresine katılmak üzere Belek'e gelen Erkaya, hastanenin doğum salonu eğitim sorumlusu Doç. Dr. Özlem Moraloğlu Tekin ile basın toplantısı düzenledi.
Doç. Dr. Erkaya, sezaryenin anne ve bebek hayatı için riskler oluştuğu için zor şartlarda başvurulan bir ameliyat olduğuna işaret ederek, sezaryende cerrahi ve anestezi komplikasyonları gelişebileceğini söyledi.
Sezaryenle doğumun anne sağlığı kadar bebeğin sağlığını da etkileyen bir işlem olduğunu dile getiren Erkaya, "Son zamanlarda yapılan araştırmalara göre, sezaryenle doğan bebeklerde bağışıklık sistemi daha zayıf olduğu ve solunum sistemi hastalıklarının daha fazla olduğu yönünde bilimsel veriler var. Yine ameliyata bağlı olarak annenin geç hareket etmesi, bacaklarda pıhtı oluşumu ve bazen de akciğere pıhtı atması dolayısıyla annenin hayatında ölüme kadar götürebilecek risklere yol açılabilecek bir cerrahi yöntem olduğunu hiçbir zaman unutmamak gerekir." diye konuştu.
Anne adayının, zorunluluklar hariç, normal doğumu tercih etmesi gerektiğini belirten Erkaya, sosyal medya ve çevreden alınan yanlış bilgilerin annelerde doğum korkusuna yol açtığını ifade etti. Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde annelerin bu korkularını gidermek ve normal doğuma özendirmek amacıyla gebe sınıflarının ve gebe okullarının hizmete girdiğini hatırlatan Erkaya, doğum sancısının baş edilmeyecek bir ağrı olmadığını kaydetti.
Türkiye'de 100 doğumdan en az 50'sinin sezaryenle gerçekleşmesini kabul edilebilir bulmadığını dile getiren Erkaya, uzun vadede bu oranların yüzde 15'lere çekilmesi gerektiğini belirtti.
"Doğum şekli değil, bir ameliyat"
Doç. Dr. Tekin ise sezaryenin dünyada en sık uygulanan operasyon haline geldiğine dikkati çekerek, "Ne yazık ki dünyada gelişmiş ülkelerde sezaryen oranını düşürmek için eylem planları yapılmakta. Gerçekte baktığımızda sezaryen anne ve bebeğin hayati tehlikeye girdiğinde ya da riskler oluştuğunda gerçekten hayat kurtarıcı bir tarz. Gerçekten ihtiyaç olduğunda doğru endikasyon ve doğru bir kesime hitap etmesi gereken bir operasyon. Aslında bir doğum şekli değil, bir ameliyat. Dolayısıyla bir ameliyatta olabilecek her türlü komplikasyonları da beraberinde barındırıyor." dedi.
Tekin, kadın doğum uzmanlarına ve Sağlık Bakanlığına düşen en önemli görevin anne adaylarını bu konuyla ilgili doğru bilgilendirebilmek olduğunu vurguladı.
Anne ölümlerinde Türkiye'de son 10 yılda ciddi bir azalma olduğunu belirten Tekin, bunda Sağlık Bakanlığı, kadın doğum uzmanları ve ebelerin büyük payı bulunduğunu söyledi. Tekin, "Yaklaşık 100 binde 15'lere kadar düşürüldüğünü görüyoruz. Ülkemizde amacımız bu oranı daha da aşağılara, gelişmiş ülkeler seviyesine çekebilmek. Bunun için de bu tür ameliyatlarda olabilecek komplikasyonlar konusunda halkı bilinçlendirmek çok önemli." diye konuştu.