Türk Dahili ve Cerrahi Bilimleri Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. Bilgin Cömert, halk arasında "kan zehirlenmesi" olarak bilinen "sepsis" nedeniyle dünya genelinde 8 milyon kişinin hayatını kaybettiğini söyledi.
Prof. Dr. Cömert, 13 Eylül "Dünya Sepsis Günü" dolayısıyla bir otelde düzenlediği basın toplantısında, hayati risk taşıyan ve yoğun bakım ünitelerindeki ölümlerin en önemli sebeplerinden birisinin sepsis olduğunu belirtti.
Sepsisin halk arasında "kan zehirlenmesi" olarak bilindiğini anımsatan Cömert, "Herhangi bir ağır enfeksiyon varlığında, vücudun enfeksiyona verdiği savaş kontrolsüz bir hale gelerek kişinin kendi organlarına hasar verir. Hızlı ve etkin bir şekilde tedavi edilmediği takdirde, çoklu organ yetmezliği ve ölümle sonuçlanan bir klinik tablodur. Günümüzde kalın bağırsak ve meme kanserine bağlı ölümlerin toplamından daha fazla ölüme yol açtığı bilinmektedir." dedi.
Cömert, sepsisin cinsiyet ve sosyo ekonomik durum ayrımı yapmadan her yaş grubunda görülebildiğini ifade ederek, özellikle yenidoğan, gebeler ve ileri yaş grubundaki hastaların daha çok risk altında olduğuna dikkati çekti.
5-6 yaş grubundaki ölümlerin yüzde 60'ının sepsise bağlı olduğunu dile getiren Cömert, anne ölümlerinin de önemli bir nedeninin sepsis olduğunu söyledi.
"Organ yetmezlikleri sonucu ortaya çıkabilir"
Her enfeksiyon hastalığının sepsisle sonuçlanmadığının altını çizen Cömert, "Enfeksiyona bağlı ortaya çıkan ölümlerde hastalar genellikle enfeksiyondan dolayı hayatını kaybetmez. Enfeksiyonla birlikte ortaya çıkan sepsise bağlı gelişen komplikasyonlar vardır. Özellikle organ yetmezlikleri sonucu ortaya çıkabilir. Zatürre, karın içi enfeksiyonlar, idrar yolu enfeksiyonları, menenjit gibi enfeksiyonları da sık bir şekilde görebiliyoruz." dedi.
Prof. Dr. Cömert, her ateş yükselmesinde sepsisten şüphelenilmemesi gerektiğini ifade ederek, "Enfeksiyon hastalıklarının en büyük belirtisi ateş. Ancak bilinç değişikliği hastanın kendisini çok kötü hissetmesi veya genel durumunun bozulması, nefes darlığı, solunum sayısında artış, tansiyon düşüklüğünde artış sepsis açısından değerlendirilmesi lazım. Hastalar kendini böyle hissediyorsa, mutlaka en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır." diye konuştu.
Sespis tanısı konulduğu andan itibaren kişilerin tedavilerine hemen başlanılması gerektiğine işaret eden Cömert, "Sepsis hastalarının ölüm oranlarında belirgin bir artış söz konusu. Sepsis hastalarının organ yetmezliği gelişmeye başladıktan sonra tedavilerini yöneten uzmanlık alanı, yoğun bakım uzmanlık alanıdır. Mutlaka bu hastaların yoğun bakım ortamında tedavileri gerekiyor. İlaç ve sıvı tedavisinin bu hastalara başlanması gerekiyor, ancak bilinçsiz antibiyotik kullanımı sepsis ile mücadeleyi olumsuz etkileyebiliyor." dedi.
Sepsisle mücadelede mutlu son
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Yoğun Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Arzu Topeli İskit ise konuşmasında, acil servisler ve birinci basamak sağlık hizmeti sunucularında sepsisin bilinmesi gerektiğini belirterek, yoğun bakım uzmanlarına bir an önce danışılmasının sepsisin teşhis ve tedavisinde gecikmeleri önleyebileceğine dikkati çekti.
Hacettepe'de yoğun bakım uzmanları olarak, tedavide gecikmeyi önlemek için acil servis başta olmak üzere hastanede yatan hastalara rutin vizit yapma kuralını getirdiklerini ifade eden İskit, bu vizitler sırasında üç ayrı hastane gezen 59 yaşındaki bir hastanın hayatının kurtarıldığını söyledi.