Çamlıca Medipol Üniversitesi Hastanesi Gastroenteroloji Bölümünden Doç. Dr. Bülent Yaşar, genellikle sinsi seyreden safra kesesi taşına ilişkin uyarılarda bulundu. Doç. Dr. Yaşar, "Safra sıvısı, karaciğer hücreleri tarafından üretilir ve safra kesesinde depolanır. Yemek sonrası ana safra kanalı yoluyla ince bağırsaklara dökülür ve besinlerle aldığımız yağların vücuda emilmesini sağlar. Safranın kese içerisindeki bileşiminde ve safra kesesi hareketlerindeki bozukluklar, safra sıvısının bağırsaktan geri emilimini etkileyecek hastalık veya ameliyatlar safra taşlarının oluşmasına neden olur. En sık görülen kolesterol taşlarıdır" diye konuştu.
KADINLAR DAHA ÇOK RİSK ALTINDA
Safra kesesi taşı görülme sıklığının yaşla birlikte arttığına dikkati çeken Doç. Dr. Yaşar, şöyle devam etti: "Östrojen hormonu safraya kolesterol atılımını arttırdığından kadınlarda daha sık görülür. Yüksek kolesterol içerikli beslenme, obezite, gebelik, doğum kontrol hapı kullanımı, hızlı kilo verme, özellikle obezite cerrahisinden sonra, bazı bağırsak hastalıkları ile ameliyatları ve metabolik sendrom safra taşı oluşma riskini artıran faktörlerdendir. Aile öyküsünde safra kesesi taşı olanlarda da daha sık görülür. Doymamış yağ asidinden zengin beslenme, kahve ve fiziksel aktivite ise koruyucu faktörlerdir. Safra kesesi taşı genellikle belirti vermez. Safra kesesi taşı olan hastaların yaklaşık yüzde 80'i başka problemler nedeniyle yapılan tetkiklerde tanı alır. Çünkü safra kesesi taşının pek semptomu bulunmuyor. Bu hastaların her yıl sadece yüzde 1 ile 4'ünde şikayet oluşuyor."
İLTİHAP HALİNDE BU BELİRTİLERE DİKKAT
Doç. Dr. Yaşar, en sık karşılaşılan şikayetin ağrı olduğunu belirterek, "Hastalarımız çoğunlukla ağrıyı 'mide ağrısı' olarak ifade ediyor. Karnın üst orta ve sağ tarafında yemek sonrası başlayan, sırta ve sağ omuza vurabilen, şiddetli hatta kıvrandırıcı, birkaç saat süren ağrılardır. Çoğunlukla aralıklıdır yani ağrı atakları arasında şikayet oluşmayan uzun zaman dilimleri olabilir. Safra kesesi iltihabı oluşmuşsa ateş, bulantı, kusma eşlik edebilir. Küçük safra taşlarının safra kanalına düşmesi sonucu sarılık, safra yolu ve pankreas iltihabı oluşabilir. Ultrasonografi ile çoğu hastada tanı konulabilir. Standart tedavisi kapalı dediğimiz laparoskopik cerrahidir. Şikayet oluşturmayan safra kesesi taşlarında, koruyucu olarak cerrahi önerilmez. Hastaların takip edilmesi halen kabul gören yaklaşımdır. Ancak genç ve çok sayıda küçük taşı olan hastalar daha risklidir. Tedavi hasta özelinde değerlendirilmelidir. Taş ile birlikte safra kesesinde polip varlığı, ailede safra kesesi kanseri öyküsü, porselen kese (ultrasonografi bulgusu) ve 3 cm üzeri taş varlığında şikayet olmasa dahi cerrahi önerilir" dedi.