Prostat kanserinin tedavisinde Amerika ve Avrupa’da yaygın olarak kullanılan brakiterapi, rahim ve rahim ağzı, meme, baş boyun, akciğer ve yemek borusu kanserlerinde klasik ışın tedavisiyle (radyoterapi) birlikte ve bazen tek başına kullanılarak bir çok yarar sağlıyor.
Prostat kanseri tedavisinde Brakiterapi tekniği, prostat dokusuna yerleştirilen ve düşük dozda ışın veren radyoaktif tohumlarla kanserli dokunun ışınlanması esasına dayanıyor. Brakiterapiyle kanserli doku dışardan değil, prostatın içinden ışınlanıyor.
En yeni radyoterapi yöntemlerinden biri olan brakiterapinin kullanım alanı sadece prostat ile sınırlı değil. Bu kanser türü dışında birçok kanserin tedavisinde uygulanan brakiterapiyle ilgili Acıbadem Hastanesi Kozyatağı Radyasyon Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Işık Aslay şunları söylüyor: “Brakiterapinin cerrahi müdahale yerine kullanıldığı ve cerrahiye kıyasla daha iyi kozmetik ve fonksiyonel sonuçların elde edildiği tümör yerleşimleri vardır.
Fakat unutulmaması gereken birinci nokta tümör tedavisine yaklaşımın multidisipliner olduğudur.
Tümör tedavisi kararı cerrah, radyasyon onkoloğu, medikal onkolog, patolog ve konuyla ilgili diğer bıranşların katıldığı ortak toplantılarla verilir ve güncel bilgilere göre hastaya en uygun tedavi seçilir. İkinci nokta ise brakiterapinin tek başına kullanımında çok seçici bir tedavi olduğu ve sıklıkla eksternal radyoterapiyle birlikte kullanıldığıdır. Bazı kanser tip ve yerleşimlerinde ise farklı tedaviler tek başlarına uygulandıkları zaman hastalığı aynı oranda kontrol edebilirler.
Böyle durumlarda ise hastaya tedavi seçenekleri, her tedavinin yan etkileri anlatılır ve bu tedavilerden birisini kendi hayat kalitesi beklentisine göre seçmesi istenir. Buna örnek olarak prostat kanseri , dudak kanseri gösterilebilir.
Hangi Kanser Türlerinde Kullanılıyor?
Brakiterapi ancak belirli kanser çeşitlerinde kullanılabilen bir tedavi yöntemi. Bu kanserlerin başında prostat, rahim kanserleri, meme kanseri, ağız boşluğu – dudak, bronş kanseri ve yemek borusu kanseri geliyor. Prof. Dr. Aslay bu kanserlerin tedavisinde brakiterapinin rolünü şöyle anlatıyor;
Rahim boynu tümörlerinde brakiterapi tedavinin ayrılmaz bir parçasıdır. Rahim gövdesi tümörlerinde ise cerrahi sonrası hastalığın tekrarlama riski var ise tek başına veya dışarıdan ışınlama ile birlikte kullanılır.
Meme tümörlerinde eğer meme koruyucu cerrahi uygulanırsa tüm meme ışınlaması sonrası veya öncesinde tümör yatağına verilecek ek dozu sağlamak amacıyla kullanılır. Dil ve ağız tabanı kanserlerinde tümör kontrolünü arttırabilir. Ayrıca erken evre dudak kanserlerinde cerrahiye eşdeğer sonuçlar vermektedir. Kozmetik ve fonksiyonel sonucu da cerrahiden üstündür.
Bronş tümörlerinde eksternal radyoterapi ile birlikte kullanılır. Yemek borusu tümörlerinde de dışarıdan ışınlama ile birlikte tümörlü alanın dozunu arttırmak amacıyla kullanılabilir.
Nasıl Uygulanıyor?
Brakiterapi uygulamaları doku içine veya vücut boşlukları içine yerleştirilen özel olarak üretilmiş aplikatörler (ışınlamayı yapan radyoaktif kaynakların yerleştirildiği özel aletler), plastik tüpler kullanılarak kendine özgü yöntemlerle uygulanıyor. Prof. Dr. Aslay, “Doku içi uygulamalar anestezi ile, vücut boşlukları uygulamaları ise genellikle sedasyon ile yapılır.” diyerek şöyle devam ediyor: “Doku içi uygulamalar göz tümörlerinde, mesane tümörlerinde, meme ve yumuşak doku sarkomlarında olduğu gibi ameliyat sırasında da yapılabilir.”
Yararları
Bu yöntem tek başına uygulandığı durumlarda cerrahiye eş değer başarı oranı yakalayabiliyor. Prof. Dr. Aslay diğer yararlarını şöyle sıralıyor: “ Dışarıdan ışınlama çok sayıda seanstan oluşur ve seanslar arasında normal dokuya kendini tamir fırsatı verilirken, tümör dokusuna da bir miktar yenilenme olanağı verir.
Ayrıca ışınlanan büyük hacmin her tarafı aynı dozu alır. Bu nedenle verilen doz normal doku toleransı ile sınırlıdır. Brakiterapi sınırlı büyüklükteki alana uygulanır ve kaynaktan uzaklaştıkça doz süratle düştüğü için normal dokuları daha iyi koruma olanağı verir. Brakiterapi ile dışarıdan ışınlamanın uygun biçimde beraberliği daha iyi bir tümör kontrolü ve daha az normal doku yan etkisi sağlar.